Basın İlan Kurumu’ndan (BİK) özetle şu yanıt geldi:
“Bu yazının tarafı olmamıza rağmen kurumumuz aranarak bilgi talep edilmemiş, kamuoyu eksik bilgilendirilmiştir. BİK teşkiline dair 195 sayılı kanunun 49. maddesinde Basın Ahlak Esasları yer almaktadır. Bu esaslar, güncel gelişmelere göre 18 Kasım 1994 tarihinde 129 numaralı Genel Kurul kararıyla yeniden düzenlenmiştir.
BİK, 1961 yılından bu yana Türkiye’de basın ahlak esaslarıyla ilgili inceleme yapma ve müeyyide uygulama yetkisi bulunan tek kurumdur. Yargı yolunun da açık olduğu basın ahlak esaslarıyla ilgili uygulamalarımız, sokaktaki vatandaştan üst düzey devlet görevlilerine kadar herkesin başvurusuna açıktır. Türkiye ve dünyadaki gazetecilik meslek etik kuralları ile evrensel hukukun ilkeleri gözetilerek, titizlikle yürütülen uygulama sayesinde bugüne kadar birçok kişi, kurum ve kuruluşun mağduriyeti giderilmiştir.
Haklarında suçlamalarda bulunulan birçok yayın ve gazeteci de haklılığını kanıtlama imkânı bulmuştur. BİK’e Türkiye genelinden yapılan başvuruların içeriği incelendiğinde, Kurumumuzun önemli bir kamu görevini yerine getirdiği daha iyi anlaşılacaktır.
BİK, yasayla verilen bu görevi yerine getirmezse; toplum basın ahlak esaslarını hiçe sayarak yayın yapan sorumsuz gazetecilik örnekleri karşısında savunmasız kalacaktır. Temennimiz, köklü bir geçmişe sahip Türkiye medyasının, ‘bağımsız, sektörün içinden ve yasal dayanağı olmayan’ bir özdenetim mekanizması’ kurmasıdır.”
İlk cümledeki itirazı gerçekten anlayamadım; BİK’ten Hürriyet’e gönderilmiş bir yazıyla ilgili olarak yine kendilerine görüş sormam niye gerekli olsun? Zaten resmi yazıdan alıntı yaparak görüşlerini aktardım. Eksik de bilgilendirmedim; yasa maddesine değinmiştim yazımda. Galiba bu gözden kaçmış.
Dikkat çekmek istediğim meseleyi tekrarlayayım; kuruluş yasasında asli görevi, “Resmi ilanların mevkutelerde yayınlanmasında aracı olmak” biçiminde tanımlanan bir kuruluşun gazetelere “içerik denetimi” yapmasının yanlış olacağına inanıyorum. Neden? Para musluğunu elinde tutan ve yönetimini siyasi iktidarın belirlediği bir kuruluş, basın etiği (ya da basın ahlakı) konusunda karar verirse resmi ilanlar silah haline gelebilir. O zaman da Demokrat Parti dönemindeki “besleme basın” tartışmalarına geri döneriz. Basın İlan’ın içeriği boş bir yasa maddesini işler hale getirme çabasına itirazımın temel nedeni bu.
Paralar küçük harfle
SON zamanlarda para birimlerinin yazılışında bir karışıklık yaşanıyor. Kimisi büyük harfle başlatıyor para birimlerinin adlarını, kimi küçük harfle. Hürriyet’te de yaşanıyor bu karışıklık, sık kullanılan Avrupa ve ABD paralarının adları bazı sayfalarda büyük harfle, bazılarında ise küçük harfle başlıyor.
Türk Dil Kurumu’nun web sayfasına baktım, oradaki yazım kurallarında “Para birimleri büyük harfle başlamaz: dinar, dolar, lira, kuruş, liret vb.” uyarısı yer alıyor. Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel ile de konuştum, o da aynı görüşte. Paraların küçük harfle başlaması gerektiğini dile getirdi Özel. “Eskiden hep küçük harfle yazılırdı; ama son zamanlarda Türkçede her şey birbirine karıştığı gibi bu konuda da bir curcunadır gidiyor” dedi.
Görüldüğü gibi, Türkçe uzmanları arasında bu konuda bir anlaşmazlık yok. Türkçeyi kurallarına göre yazmak isteyenlerin dikkatine. Euro, dolar gibi para birimlerinin büyük değil, küçük harfle başlaması gerekiyor.
Okurdan kısa kısa
Suat Öztürk/İ. Öztuncer/G. Kutluk/N. Özden/G. Dişli/A.Eti: ABD’deki okul katliamı haberine “silah düşkünü annenin otistik katil oğlu” başlığı atılmış. Katliamı yapan gencin otistik olduğu gerçeği yansıtmıyor. İletişim sorunları nedeniyle kardeşinin “otistik galiba” demesini bilimsel bir tanı olmaksızın okuyucuya aktarmanızı gazetenizin saygınlığına yakıştıramadım. Bu haber başlığı toplumda ilgi ve kabullenilmek açısından büyük sorun yasayan otistik gençlerin saldırgan, tehlikeli ve sosyopat gibi olumsuz niteliklerle algılanmasına yol açacaktır. Bu yanlışın düzeltilmesini talep ediyorum.
Tamer Bülent Karali: Bir jinekolog olarak hafiften de kadından yana olabilirim. 15 Aralık’ta taşra baskısında 18. sayfada Fransa Meclisi’ndeki 1915 olaylarıyla ilgili yasa tasarısına dair haberin “Yine o kadın” başlığıyla verilmesi beni rahatsız etti. Tasarıyı veren bir erkek parlamenter olsaydı acaba başlık “Yine o erkek” olur muydu? Parlamenterin cinsiyetinin öne çıkarılması yanlış.
Barış Hitay: Aile olarak çok eski Hürriyet okuruyuz. 14 Aralık’ta Kelebek ekinde Erkan Petekkaya’nın bir düğüne 10 çelenk gönderdiğini yazmışsınız. Ertesi gün de Kelebek’te iki yazar düğünlerden bahsedip, çelenkleri anlatmışlar. Cenazelere çelenk, düğünlere çiçek gönderilir. Bu ayırımın bilinmesini bekleriz.
Prof. Dr. Orhan Kural: 20 Aralık’ta, Hürriyet’te Donald Trump ile ilgili haberi okuyunca şaşkına döndüm. Hürriyet’in bu yanlışı yayınlaması bir bilimadamı olarak beni çok üzdü. Bildiğiniz gibi Brezilya’nın başkenti Rio de Janeiro değil yepyeni ve özel tasarlanmış bir şehir olan Brasilia’dır.
Ali Eser: Size bugün (17 Aralık) “Süperspor” 40. sayfada okuduğum bir haberde yapılmış, bana göre ciddi bir hatayı hatırlatmak isterim. Sayın Derviş Eroğlu için “Başbakan” sıfatı kullanılmıştı fotoğraf altında. Daha dikkatli olunması gerekli. KKTC’nin dünyadaki yalnızlığı düşünülürse!