Yazın keyfini sonbaharda sürün
Antalya’ya gitmek için onlarca sebep var; en önemlisi de upuzun kıyı şeridi: En batıdaki Kaş’tan en doğudaki Gazipaşa’ya kadar, girintisiyle çıkıntısıyla tam 640 km… Bu kıyılarda sayısız doğal plaj mevcut. Akdeniz’in incisi konumundaki şehir, ince kumlu ve mavi bayraklı kıyılarıyla bir tatil cenneti. “Deniz mevsimini kaçırdık” diyip üzülüyor ve sonbahar aylarında tatil kaçamağı yapmanın hayalleri kuruyorsanız, bu kent sizin için biçilmiş kaftan. Deniz suyu sıcaklığı ve iklimi sayesinde burada yaz turizmi kışa kadar uzanıyor: Düşünün bir, Aralık ayına kadar denize girebiliyorsunuz. İncekum, Patara, Beldibi, Phaselis, Lara, Adrasan ve Sorgun kumsalları kentte deniz ve güneşin keyfini sürebileceğiniz en güzel yerlerden. Antalya’nın 2013 yılında mavi bayrak ödülü alan plajlarını merak ediyorsanız Keykubat, Damlataş, Kleopatra, Karpuzkaldıran, Kalkan, Kumburnu ve Belceğiz plajlarına gidebilirsiniz.
Tek alternatifiniz güneş değil; gölgesi de bol Antalya’nın. Kentin sonbaharda bile sıcak olan havasından biraz uzaklaşmak isterseniz, öğleden sonralarınızı şelale kenarında geçirebilirsiniz. 50 metre yükseklikteki falezden, denize dökülen Düden Şelalesi görkemiyle sizi etkileyecek. Kurşunlu Şelalesi ise yürüyüş için ideal: Şelaleden akan suyu takip edebileceğiniz gezinti yolunda doğayla baş başa bir gün geçirebilirsiniz. Her mevsim gürleyen Manavgat Çayı’nın yüksek debisiyle beslenen Manavgat Şelalesi, şehrin açık ara gözdesi. Yer yer küçük anaforları izleyebileceğiniz şelalenin çevresindeki lokantalarsa leziz bir akşam yemeği için ideal. Yöreye özgü yemekleri tatmadan Antalya’dan ayrılmak istemiyorsanız borani, labada aşı ve kölle mezelerini mutlaka tadın. Tatlıya düşkünseniz, bergamot reçeli ve arapkadayıfını da deneyin.
Antalya’nın kalbine nereden gidilir?
Oralara gitmişken şehrin tarihine nüfuz etmeden dönmeyin. Toroslar ve Antalya Körfezi’nin arasına kurulmuş kent, Türkiye’nin bugün Akdeniz’deki en büyük yerleşim merkezi. Geçmişte sözlük anlamı ‘Attalos Yurdu’ olan şehir, sınırları içinde sayısız antik kent barındırıyor. Binlerce kaya mezarı ve Artemis Tapınağı’yla ‘Termessos’, güneşin üstüne battığı Apollon Tapınağı’yla ‘Side Antik Kenti’ bunlar arasında öne çıkanlardan. Geçmiş medeniyetlerin koridorlarında gezinmek ilginizi çekiyorsa, buralara uğramadan dönmeyin.
Kaleiçi bölgesi, nam-ı diğer ‘tarihi çekirdek kent’, yat limanını kuşatan sokaklarıyla şehrin kalbi. Antalya’nın ruhunu yakalamak istiyorsanız, Kaleiçi’nin daracık sokaklarını arşınlayın: Kale Kapısı Meydanı’nda bir akşam kahvesi içip, Üçkapılar’da tarihin tozlu sayfalarını çevirin. Kaleiçi’ndeki Kesik Minare’yi görmüşken, yolunuzu biraz uzatıp Cumhuriyet Caddesi’ndeki kentin sembolü Yivli Minare’yi de rotanıza katın. Tarih ve mimariye halen doymadıysanız, Antalya Müzesi’ne uğrayabilirsiniz. Antik kent zengini Akdeniz Bölgesi’nin, en etkileyici eserlerini burada bulacaksınız.