Vatan kendisine sahip çıkacak evlatlarını kaybediyor

1dk okuma

1997’nin ekim ayında evlendi Ceylan Ertürk ve Sait Ertürk. İki gün sonra o tarihte görevli olduğu Kandıra’ya döndüler. Bir gün sonra da bir hafta sürecek atışlara gitti.

Haberin Devamı

Eve döndüğünde eşi Ceylan Hanım’a, “Ceylan biliyorsun akademi sınavlarına hazırlanıyorum. Bu ciddi bir çalışma süreci gerektiriyor” diyerek onunla nasıl bir yol izleyeceğinin de sinyalini verdi. Ve o akademiyi dereceyle kazandı Sait Ertürk. Sonra Amerika’da sivil-asker ilişkileri üzerine yüksek lisans yaptı.

20 yıllık eşi Ceylan Ertürk, 15 Temmuz’dan önce onların da şehit haberlerine herkes gibi yaklaştığını söylüyor: “Her haberde çok üzülür, ağlardık. Bir süre olayın etkisini yaşar, sonra kendi hayatımıza geri dönerdik. Oysa şimdi durum çok farklı. Sait gideli bir yıl oldu. O günden beri aldığımız her şehit haberinde kendimizi o ailenin yerine koyuyoruz. Analar anaların halini, eşler eşlerin, evlatlar evlatların halini anlıyor. Dahası yüzde yüz biliyor.”

Müdahale etmeselerdi Türkiye’nin başına neler gelecekti?
“Önceliği ülkesine hizmet olan bu insanları kaybettiğinizde biliyorsunuz ki, sadece bir eş, bir baba, bir evlat, bir kardeş kaybetmiyorsunuz. Vatana daha nice faydalı hizmet yapabilecekken, şehadet şerbetini içen insanları kaybediyorsunuz. Yani ‘vatan’ kendisine iyi bakacak, sahip çıkacak ‘öz evlatlarını’ kaybediyor. Sait gittiğinde bize acı veren duygulardan biri buydu. Sait o gece, tamamen kendi kararıyla, iyi ve öngörüsü yüksek her askerin yapacağı gibi inisiyatif alarak, bir an dahi düşünmeden kendini, yedi kurşunla ölümden dönen Gazi Davut Ala Albay’la beraber o ateşin içine attı. Oradaki durumun vahametini, büyüklüğünü, Sait ve Davut Albay oraya müdahale etmeye gitmeselerdi İstanbul’un ve dolayısıyla Türkiye’nin başına gelebilecekleri anlatmayacağım. Zaman içinde bütün bunlar ortaya çıkacak ve bu insanları tarih zaten yazacak.”

Hepimizin geleceği için şartları zorladılar, inisiyatif aldılar
“Bir de bilinmesi gereken ama ne yazık ki çok az dillendirilen bir konu var: Askerin o gece kışlalarda, gemilerde, hava üslerinde verdiği mücadele. Sait ve Davut Albay o gece önemi ve büyüklüğü gelecekte daha iyi anlaşılacak bir olaya kanlarıyla imza attılar. Şartları zorlayarak, inisiyatif alarak, İstanbul için hayati önem taşıyan 66. Mekanize Piyade Tugay’a gitmek hepimizin geleceğini belirleyen önemli bir karardı. Sait şehadet şerbetini içti.”

En büyük beklentimiz, kimin parmağı varsa hesap vermesi
“Şimdi en büyük beklentimiz suçlunun, masumun ayırt edilip, bu işte gerçekten kimlerin parmağı varsa hesap vermeleri. Bilinmelidir ki, şanlı Türk ordusu, bu dünyanın en disiplinli, en çalışkan, milli ve manevi değerlerine en bağlı olan ordusudur. İçine yerleşen, yerleştirilen üç-beş akılsız hain zaten şanlı ordumuzun ferdi değildir, hiç olmamıştır. Sebep oldukları bu durumun, yitip giden onca canın hesabını nasıl verecekler bilmiyorum. Bu vatan var olduğu günden beri, vatan için çalışan, bayrağın dalgalandığı her yerde vatanı bekleyen ve yine bu vatan uğruna can veren tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.”