Herkesin derdine koşardı

1dk okuma

Recep Gündüz, darbe girişimini haber aldığında Beylerbeyi tarafında bir inşaatta çalışıyordu. Arkadaşlarıyla paydos etmiş, biraz hava almak için dışarı çıkmıştı.

Haberin Devamı

Darbe girişimi haberini alır almaz, tereddüt etmeden köprüye koştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısından çok daha önce... Amcası Dursun Gündüz, “Amacı darbeyi durdurmaktı; siyasetle zaten ilgisi yoktu Recep’in” diyor.

Dışarı çıkmadan evvel Erzincan’daki annesini aramıştı; ondan babasının dışarı çıkmamasını istedi. Gölcük’teki abisini de aynı şekilde aradı. Ama kendisi en ön saflardaydı.

Köprüde, üzerine açılan ateşle hemen vuruldu. Bir bacağı paramparça olmuştu. Ateş altında kaldığını gören bir polis onu korumak için üzerine siper olmuş, ancak o da vücuduna isabet eden dört kurşun neticesinde hayatını kaybetmişti.

Recep Gündüz, gözlerini onu hastaneye götürmek için zorlukla buldukları ve apar topar bindirdikleri bir otomobilde açtı. Konuşmaya çalıştı, zar zor çıkıyordu sesi. Kalan azıcık gücünü, polisin akıbetini sormak için harcadı ve onun şehit olduğunu öğrendi.

Bunun üzerine o da “Ya Rabbim çok şükür” dedi, salavat getirdi ve son nefesini verdi. Daha hastaneye varamamışlardı.


İş kurmak için para biriktiriyordu

Erzincan Tercanlı, sekiz çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuydu Recep. İnşaatlarda çalışıyordu. Elektrik, su, tesisat; elinden her iş geliyordu. Ancak aklı başka bir işteydi. Memlekete dönüp hayvancılıkla uğraşmak için para biriktiriyordu. Yıllarca çalıştıktan sonra önünü görebilmeye başlamış; belli bir miktar biriktirmiş, kalanı için sabırla çalışıyordu.

Onun üzerinde büyük emeği olan amcası Dursun Gündüz, artık evlenmesi gerektiğini düşünüyordu. “Abisi yeni sözlenmişti; artık Recep’in de yaşı geliyordu; 26-27 yaşında işte... Ben de şaka yollu takıldım. ‘Hadi oğlum sen de evlen de bizim çocuklara sıra gelsin’ dedim. ‘Amca’ diye cevap verdi; ‘Ben hurilerle evleneceğim.’ Ayan olmuştu sanki. Zaten hemen sonra da bu darbe girişimi yaşandı.”

Dursun Gündüz, yeğenini çok inançlı ve yardımsever biri olarak tarif ediyor. “Beş vakit namazına başlamıştı. Bu konulara çok ilgiliydi. İnsanlara da anlatmaya çalışırdı. Çok da yardım ederdi herkese. Birisinin tesisatında sorun mu var, hemen koşardı. Çok uğraşırdı konu komşu için, arkadaşları için... Bir yandan seviniyoruz, istediği makama erişti. Ama çok da üzülüyoruz tabii; gencecikti Recep. Şimdi biz de ona karşı görevlerimizi yerine getirmeye çalışıyoruz; Kuran okutuyoruz, adına hayır yapmaya çalışıyoruz, onun iyiliklerini anlatıyoruz.”