Amerika’nın iç çamaşırları

BİR yemekte, bir davette, randevulu bir görüşmede, ayak üstü bir sohbette, özel görüşme adına ne varsa, orada geçen görüşmeler kriptoya, yani gizli yazıya dönüşüyor. Bunlar iç yazışmalar.

İç yazışmalardaki bilgilere dayanarak, dış politika oluşuyor. Bu yöntemi tüm ülkeler kullanıyor, en çok Amerikalılar.

Sitesi WikiLeaks gazetecilik açısından akıl almaz bir olay yaratıyor. Amerikan diplomasisinin iç yazışmalarını yayınlıyor. Kim, kimin için ne diyor, ne düşünüyor?

Çeşitli başkentlerden Washington’a gönderilen kriptolar, Amerika’nın iç çamaşırlarını pazara çıkartıyor. Diplomatik tavır ve sözler dışında, Amerika’nın karşıdaki ülke ve insanlar için gerçek düşüncesi açığa çıkıyor.

Çarpıcı olan Beyaz Saray, “diplomatlar politikamız için bilgi toplar”, diyerek yazıları doğruluyor.

BAŞINA DERT AÇAR

Bu olay hem Amerika’nın, hem de yazılarda adı geçen ülkelerin başına dert açar.
1- Bundan böyle diplomatlara, özellikle Amerikalı diplomatlara güvenmek zor, çünkü onlar görüştükleri insanları satıyor.
2- Bundan böyle Amerikalı diplomatlar zor istihbarat toplar, çünkü herkes o diplomata ajan gözüyle bakar.
3- Yazıların çok başka bir zararı daha var. Dünyanın her yerinde sohbet edilen insanları güç durumda bırakıyor. Kim, kim için ne diyor, isim isim bunlar var.
Örneğin, bizde bir bakan Ahmet Davutoğlu aleyhinde konuşuyor. O bakan şimdi Davutoğlu ve Başbakan karşısında zor durumda. Ya da Almanya Başbakanı Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy için Alman ve Fransız politikacılar ne demiş, bunlar yazılıyor.

TÜRKİYE’NİN YERİ

Türkiye için yazılarda doğal olarak en çok iktidar var.

AKP, Başbakan Erdoğan, bazı bakanların söz ve tavırları, AKP’lilerin cemaatlerle ilişkisi Washington’a sık sık bildiriliyor. Orada yazılanların belgesi yok, ama kağıda da dökülmüş.

Türk-ABD ilişkileri açısından en güven sarsıcı olay, Amerika’nın PKK’ya yardım ettiği iddiası.

90’lı yıllarda, Çekiç Güç döneminde bu iddia sık sık gündeme geliyor. Şimdi bu iddia iç çamaşırlarda yer alıyor.

Bakalım Ankara bu iddiayı resmiyete dökecek mi? Dökse bir türlü, dökmese bir türlü. Ya da Davutoğlu kendisi hakkında varılan yargıyı muhatabına soracak mı? Bir bütün olarak ilişkilerin güven kaybına uğrayacağını söylemek yanlış olmaz.

Yazılanlar resmi politika değil, eğilimleri yansıtıyor, o eğilimlerden resmi politika oluşuyor. İki kişi arasında konuşulurken, üçüncü kişi için, “o şöyledir, o böyledir” diye hakkında dedikodu yapılıyor, bu kriptolara dökülüyor.

Kriptolar resmi politikaya temel hazırlıyor.

Amerika tel tel dökülüyor. Genel olarak Obama Yönetimi Amerika ve Avrupa’da sorgulanırken, başına bir de bu hazin öykü geliyor.

Amerikan iç çamaşırları dünyada Amerika’ya olan güveni, ne kadar varsa, iyice sarsacak gibi.

Haydarpaşa’da ‘sabotaj yok’ ama

BEŞ milyar dolarlık proje.

Haydarpaşa Garı ve çevresiyle ilgili. Üç yıl önceki projeye göre, gar ve çevresinin New York misali yerli Manhattan’e dönüşmesi planlanıyor.

Tepkiler üzerine, plana Venedik kanalları ekleniyor. Otel, yat limanı, alış veriş merkezi, fuar ve marina eşliğinde. Buna mimar ve inşaatla ilgili meslek odaları, sivil toplum örgütleri itiraz ediyor, TCDD ise, koruma kurullarından gerekli izni aldığını açıklıyor.

Dönüştürülmek istenen Haydarpaşa Garı ile ilgili bu projenin ihaleye çıkma hazırlıkları yapılırken, garda yangın çıkıyor.

Resmi açıklamalara göre, “yangında sabotaj yok” ama, benim midem yine de bulanıyor.

Çünkü, yangında ihmal var. İhmalin nedenini merak ediyorum.

Filozof gibi kaleci

MAÇTAN sonra bir oyuncunun ilk kez farklı bir açıklamasını görüyorum.

Beşiktaş kalecisi Cenk Galatasaray maçında yediği golle ilgili soruya, “Nietzsche’nin çok sevdiğim bir sözü vardır, unutan iyileşir. Ben de öyle yapıyorum” karşılığını veriyor.

Oyuncusuyla, hatta teknik direktörü ve hatta bazı kulüp yöneticisi ile maçlardan sonra sorulara alınan klişe yanıtlara hepimiz çoktan alışığız. Bu bıktırıcı alışkanlık içinde Cenk gibi genç bir kalecinin Alman filozufuna gönderme yapması, onu klasik kategorinin dışına çıkartıyor.

Bu sözlerin onun eğitimi ve kişiliğini yansıtıyor olmasını umuyor ve diliyorum.

Cenk, bana satranç oynayan Macar futbolcuları hatırlatıyor.
Yazarın Tüm Yazıları