‘Altın gol’ işte bu

“İRAN’la değerli taş alışverişi yok”. Bu kadar basit ve yalın. Bu basit ve yalın emri Amerika müttefik olduğu bütün ülkelere duyuruyor. Değerli taş deyince, Amerika özellikle altından söz ediyor. Genel anlamda değerli taş, özellikle altın alış verişini yasaklama istiyor.

Haberin Devamı

Amerika’nın bu uyarısına, müttefik ülke olarak, Türkiye de dahil. Durup dururken, ne alaka şimdi. Amerika bu kararı Türkiye nedeniyle alıyor.
Türkiye İran’dan doğalgaz satın alıyor. Bunun karşılığında kamu bankalarına Türk Lirası yatırıyor. Geçenlerde burada garip bir işlem gözlerden kaçıyor:
İran bu parayı çekerken Türkiye’de altına dönüştürüyor. Türkiye’den İran’a döviz yerine altın gidiyor. Yurtdışına döviz çıkacak iken, altın çıkması dış ticaret kalemlerinde altın ihracatı olarak görünüyor.
Böyle bir işleme neden gerek duyuluyor? Bunun yanıtını CHP’de ekonomik işlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak veriyor:
“Bu yılın ilk dokuz ayındaki cari açıktaki 21.2 milyar dolarlık iyileşmenin yüzde kırkı İran’dan alınan doğalgaz bedelinin altına dönüştürülerek yurt dışına çıkması ile sağlandı”.

Haberin Devamı

CARİ AÇIK KAYGISI

Neden? Bizim ekonomideki önemli sorunlarımızın başında cari açık geliyor. Dış ticaretteki dengesizlik, ithalat ile ihracat arasındaki fark.
Hem işin içinde olanlar, hem hükümet cari açık konusunda kaygılı. Ekonomiyi yönetenler bu açığın azaltılması için çaba harcıyor. Ancak, bu pek mümkün olamıyor. Mümkün kılmak için, bulunan formüllerden biri, İran’la altın takası.
Aslında bu işlemle cari açık fiilen azalmıyor. Azalmış gibi görünüyor. Yine de, kağıt üstünde azaldığı için, ekonomiyi yönetenler göğüslerini gere gere, “cari açık düşüyor” demek hakkını kendilerinde görüyor.

ALTININ KAYNAĞI

Burada iki soru var.
1- İran, Türkiye içinde Türk Lirasını altına çevirirken altını nereden buluyor?
2- Türkiye altına çevirme işleminde İran’a nasıl yardım ediyor?
Bu soruların yanıtları ortada yok. Bununla birlikte, böyle bir işleme taa Amerika’dan tepki geliyor.
İran’la her türlü ticari ilişkiyi kesen Amerika, şimdi ticaret yasağını değerli taşları (altını) kapsayacak biçimde genişletmek istiyor. Türkiye’nin altın oyununu bozmaya çalışıyor.
Amerikan Basınına göre, kendisiyle birlikte davranan müttefik ülkelerine, bu arada Türkiye’ye de, Obama’nın bir mesaj göndermesi söz konusu. Gönderir, göndermez bilinmez, ancak bu işleme tepkisi ortada.
Dünya, teknolojik olarak hiç bir şeyin saklanamayacağı ölçüde küçük. Buradaki bir işlem Amerika tarafından anında izleniyor ve kısa sürede siyasal tepkiye dönüşüyor.
 Ya bizim cari açık? Gerçekte, aslanlar gibi yerli yerinde duruyor. “Altın gol” dedikleri bu olsa gerek. Bu seferki gol cari açığı kapatmak uğruna.

Haberin Devamı

11 ve 12 Nisan 2012

DARBELERİ Araştırma Komisyonu 11 Nisan 2012 günü kuruluyor. Kurulması için Meclis’teki dört parti de önerge veriyor, önergeler birleştiriliyor. Komisyon kurulmasını AKP yönetiyor ve iyi bir iş yapıyor.
12 Nisan 2012 günü ise, komisyonun kurulmasının ertesi günü, 28 Şubat Darbesi nedeniyle dönemin sorumluları gözaltına alınıyor, ardından tutuklanıyor.
Bu ölçülmüş, biçilmiş tesadüf topluma verilen siyasal mesaj açısından başarılı olabilir. Ancak, hukuki açıdan sakat. Anayasanın 138. maddesi şöyle:
“Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz”.
28 Şubat ve 12 Eylül için dava açılıyor, oysa aynı takvim içinde Meclis’te darbeleri araştırmak için komisyon kuruluyor. Anayasa “Meclis’te görüşme yapılamaz” diyor, hangi yapılamaz, görüşmek için komisyon kuruluyor.
Bu itirazım elbette, darbeler araştırılmasın, anlamı taşımıyor. Ama bir de, yeri gelince herkese lazım olabilecek hukuk var. O kimsenin umurunda değil.
İki gündür Ertuğrul Özkök başka yönden yazıyor, ben rakamları veriyorum:
27 Mayıs ve 12 Mart darbeleri için komisyon 19 kişiyi dinliyor, 12 Eylül için 29 kişi dinleniyor, 28 şubat için 108 kişi dinleniyor.
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül dünyaya örnek, taş gibi darbeler, buraya ilgi yok, varsa yoksa, 28 Şubat. Oysa, 28 Şubat’ta ne Meclis feshedilmiş, ne partiler kapatılmış, ne binlerce insan işkence, sürgün ve hapisten geçmiş.
Yok, yine de 28 Şubat. O bizim için iyi malzeme kaynağı.

Yazarın Tüm Yazıları