Ali Babacan aranıyor (!)

Economist’in Yunanistan’daki konferansında bütün gün Türkiye konuşuldu. En çok sorulan soruların başında da; 1. Güneydoğu’da ne oluyor? 2. Erdoğan, AB ile ilgili heyecanını kayıp mı etti?

Haberin Devamı

Geçen hafta Atina’daydım. İngiliz Economist Unit’in, yıllık ve artık gelenekselleşmişkonferansına katıldım. Konuşmacı olarak davetliydim. Konum “Türkiye’de ne oluyor?”  idi.

 

Bu, dört günlük bir konferans. Hergün başka konuya ayrılıyor, bir tam gün de Türkiye-AB-Yunanistan-Kıbrıs ilişkileri tartışılıyor. Katılım, genelde üst düzey Avrupalı bürokratlar, iş adamları ve Yunan iş ve siyaset çevrelerinden oluyor.

 

Bu yıl, geleceklerini bildirmelerine rağmen son dakikada vazgeçen TUSİAD başkanı Ömer Sabancı veBaşmüzakereci Ali Babacan , Türk katılımını cılızlaştırdı. Kürşad Tüzmen vardı, ancak tek başına kaldı.

 

Haberin Devamı

Sadece bu konferans çerçevesinde değil, Brüksel bürokrasisinden tutun, Ankara kordiplomatiği ve üye ülke başkentlerinden en çok karşı karşıya kaldığım soru “Ali Babacan nerede?” oluyor.

 

Başmüzakereci atandığı ilk aylarda çok daha farklı idi. Sonrakayboldu. Sanki bu işi sevmemiş gibi bir hali var. Belki yanlış; ancak genel izlenim bu şekilde. Ne Brüksel’e gidiyor, ne üye ülkelerle teması var. AB Komisyonu ile temasındaki bir iki görüşmenin ötesine geçememiş birkaç konuşma, bir kaç AB konulu açılışın dışında, Babacan namevcut (!)

 

Benden söylemesi. Babacan’ın başarılı olmasını en çok isteyenlerin başında geldiğim için, bu uyarıyı yapmak istiyorum.

 

Şikayetler giderek artıyor.

 

Herhalde bir bildiği vardır. Ancak, Babacan’ın bildiği ne ise, şimdiye kadar hiçbir Başmüzakereci’nin uygulamadığı bir metod kullanıyor.

 

Konferanstatemel iki konu üzerinde duruldu.

 

GÜNEYDOĞU’DA NE OLUYOR?

 

Haberin Devamı

İlk soru dizisi, Güneydoğu’daki yeni ayaklanma ile ilgili. Böyle bir durumdan Yunanistan’da da, Avrupa’da da çok memnun olanlar var tabii. Bu  kesimin dışında kalanlar en çok “neden şimdi”sorusunu soruyorlar.

 

PKK bir zamanlar Avrupa Birliğini avantaj olarak görürdü. AB sayesinde demokratik haklarınadaha geniş şekilde ve daha çabuk kavuşacağına inanırdı. Son aylarda bu yaklaşımın değişmeye başladığı gözleniyor.PKK’nın, AB nedeniyle bölgedekihayatın kenditahminlerinden de hızla normalleştiğini görünce giderek marjinalleştiği ve engellemek için de harekete geçtiğine dikkat çekiliyor. Bunda gerçekpayı var.

 

AB HEYECANI BİTTİ Mİ?

 

Konferansta muhatap olduğum ikinci soru da, AK Parti hükümetinin AB ilişkilerine soğuk yaklaşımıylailgiliydi. Elde somut bir veri olmamasına rağmen, AB’ye yönelik eski heyecanın kalmadığı, Babacan’ın bir türlü kolları sıvamadığı, yeni hiçbir reformun gerçekleştirilemediği, IMF’ten eleştirilerin arttığı gibi gerekçeler gösterilip “Erdoğan hükümeti yön mü değiştiriyor? Seçim öncesi farklı bir yaklaşım mı benimsiyor?” soruları soruluyor.

 

Haberin Devamı

Eğer bu sorular soruluyorsa, Erdoğan hükümeti böyle bir izlenim veriyor demektir. “Bu adamlar bizi anlamıyor” diye görmezden gelinmemeli. Nedenleri araştırılmalı ve yanlış ise, bu izlenimi değiştirmenin yolları aranmalı. Eğer izlenimler doğru ise,tabii yapılacak bir şey yok, demektir.

 

ATİNA, KRİZ YARATMAK İSTEMİYOR

 

Atina’da ilginç bir hava esiyor.

 

Eski alışkanlıkla “Türkiye Ege hava sahasını ihlal ediyor... Patrikhaneye kötü muamele ediyor... Kıbrıs’tasözünde durmuyor” diye kriz havası yaratmak isteyenler de var, Finansbank-NBG  ortaklığı şokuyla (olumlu yönde) ne diyeceğini bilemeyenler de...

 

Yunanlılar aslında, Kıbrıs sorununu pek umursamıyorlar. Kıbrıs’ı AB’ye soktuktan sonra bu işlerden ellerini yıkayıp çekilmişler, ancak yine de moral desteklerini sürdürüyorlar. Bu destek ise, Türkiye ile krize gidilmesi anlamına gelmiyor.

 

Haberin Devamı

Atina, Türkiye’ye karşı sesini yükseltiyor, ancak kriz istemiyor. Hele Türkiye’yi, AB’den soğutacak adımlardan özellikle kaçınıyor.

 

Özetle, AK Parti’nin ilk iki yılındaki alkış ve destek bitmiş, yerini “nereye gidiyor?” soruları almış. Galiba bu sorular da , 2007 seçimleri sonuna kadar devam edecek...

 

                                                         *                    *                    *

DALAŞMAYIN ÇÖZÜM ÜRETİN

 

Kürt sorununu böyle mi çözeceğiz?

 

Türkiye’nin en önemli sorunu böyle mi tartışılacak?

 

Muhalefet lideri ile Başbakan arasındaki söz düellosunu izliyorsunuzdur. Baykal, herşeye karşı çıkıyor. Başbakan altta kalmamak için ağzına geleni söylüyor. Anlamsız, son derece kısır bir kavga.

 

Biz buna layık değiliz.

 

Haberin Devamı

Erdoğan ile Baykal’ın bir araya gelip ortak çözüm üretme çabasına girmelerini bekliyoruz. Sen-Ben kavgası yerine, içine düşülen bu durumdan nasıl kurtulunabilineceğini görüşmelerini istiyoruz.

 

Deniz Baykal, Erdoğan ne yapsa, ne dese karşı çıkıyor. Mantıklı adımları dahi yerden yere vuruyor. Başbakan, CHP’ye elini uzatmıyor.

 

Her iki liderin bilmesi gereken, kamuoyu bu dalaşmalardan memnun değil. Toplum, siyasi partilerin bu konuda ortak bir yaklaşım ortaya koymalarını istiyor.

Yazarın Tüm Yazıları