ÇİFTLERİN ilişkilerini belirleyen nedir? Aşk mı, seks mi, tutku mu, alışkanlık mı? Hepsi bir arada desek işi çok mu karıştırmış oluruz?
Daha Yaklaş’ı (Closer) seyrederken bu soruları sordum, filmin oyuncularıyla birlikte.
Sadakat gerçekten sadece cinsel ilişkiyle mi bozuluyor, sevgi sadakatin, seks aldatmanın simgesi mi? Daha da karmaşıklaştırmak gerekirse, sadakat için ilişkinin temellerinin ne kadar sağlam olduğu da önemli mi? Daha Yaklaş’ta uzun emeklerle kurulmuş aşklar yok; Alice ile Dan, bir kaza sonrası, Larry ile Anna bir şaka sonrası ilişkilerini kuruyorlar. Yani filmde de alttan alta belirtildiği gibi hepsi birbirinin ‘yabancısı’.
Yazar, striptizci (veya gezgin), fotoğrafçı, doktor. Gerçekten de ancak filmde bir araya gelebilecek bir dörtlüyü oluşturuyorlar ve insan ilişkilerindeki, bilhassa kadın ve erkek arasındaki birlikteliklerdeki sadakati, sevgiyi, dürüstlüğü sorguluyorlar.
Özellikle diyalogların önde tutulduğu bir film olması, anlatmak istediği şeyi sorunsuz ifade etmesini sağlıyor. Zira ilişkinin temelinde yatan diyaloglar asıl durumu açıklayacaktır. Hele ki Anna ile Larry’nin kavga ettikleri sahnede, bitmek üzere olan bir ilişkideki son konuşmanın gerilimi tüm çıplaklığıyla veriliyor. Süssüz, stresli, hakaret dolu ama doğal. Bu özelliğiyle akılda kalıcı.
Rastlantılar sonucu kurulmuş ilişkiler, geçici zevklerin kalıcılığını tartışmayan kişiler. Bunun sonrasında aldatma kaçınılmaz oluyor Daha Yaklaş filminde; ikisi kadın ikisi erkek, toplam dört kişi arasındaki rotasyonun nasıl bir aldatmalar çeşitlemesine döndüğünü görüyorsunuz. Dürüst olmanın ilişkilerdeki temel gereklerden biri olduğunu da açıkça ifade ediyor kahramanlarımız. Belki de kendinizi sorgulayacağınız bir film. Sezonun iyilerinden.