Paylaş
CİSED’in yaptığı çok çarpıcı aldatma araştırması, eşini aldattığını itiraf eden 500 erkeğin yüzde 70’nin çocukluklarında birden fazla ve birbirinden farklı kadınlar yani anne türevleri tarafından büyütüldüklerini gösteriyor. Eskiden tabu olan aldatmalar ve aldatmaya bağlı boşanmalar Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre her geçen gün artıyor.Aldatmanın pek çok nedeni var… Ama CİSED cinsel terapistleri aldatan erkeklerin çocukluklarındaki gizemli ve korkunç sırrı ortaya çıkardı…
Hamilelik süreciyle başlayan ve doğum sonrası fiziksel temasla güçlenmeye devam eden anne-bebek ilişkisi ruhsal ve bedensel gelişim için oldukça önem taşıyor. Bilindiği üzere bir çocuğun ilk seveceği ve iletişim kuracağı kişi de elbette annesi oluyor. Bir annenin çocuğunu beslemesi, sevmesi, ilgi göstermesi, onunla konuşması, kısacası 0–3 yaş arasında onu hayata hazırlayacak davranışlarda bulunması, ileriki dönemlerde sevgi, bağlılık ve güven duygusu olarak ortaya çıkıyor. 0–3 yaş arası dönemde annenin sesi, kokusu, sıcaklığı, tutarlı davranışları ve hatta bakışları çocuğunu derinden etkileyebiliyor. Biz psikoterapistler “anne” kelimesini teknik bir terim olarak tarif ediyoruz ve “çocuğa bakım ve sevgi veren kişi veya kişiler” anlamında kullanıyoruz. Özellikle çalışan annelerin tercih etmek zorunda oldukları “bebek bakıcısı” veya “anne yerine geçen kişi” modelleriyle (anneanne, babaanne, hala, teyze, görümce gibi) çocukluk dönemi içinden çıkılamaz bir hal alabiliyor. Peki, annenin yokluğu, birden fazla bakım ve sevgi veren anne türevlerinin varlığı veya bakıcıyla büyüyen çocukların ruhsal gelişimindeki olumsuzluklar ileriki yaşlarda kendini nasıl gösteriyor?
0–3 YAŞ DÖNEMDE ANNE KOKUSU GEREKLİ…
Bebekler 0–3 yaş döneminde sevgiye, ilgiye, beslenmeye veya uyku alışkanlıklarını karşılayabilen bir anneye ihtiyaç duyuyor. Çalışan annelerin veya çocuğunu kayınvalide veya bir başka anne türeviyle büyütmek zorunda kalan kadınların bu süreci çocuklarıyla sağlıklı bir şekilde tamamlayamaması ciddi problemlere neden olabiliyor. Göbek kordonundan sonra anne-bebek bağını kuran ve bebeğin kendini güvende hissetmesini sağlayan anne kokusu, annenin bakımı ve sevgisi bebeğin ruhsal ve duygusal gelişimi için gerekli olduğu kadar beyin gelişimi içinde de oldukça gerekli… Annenin tutarlı yakınlığını hissedemeyen 0–3 yaş arası çocuklarda kaliteli ve kesintisiz uyku düzeni sağlanamayacağı için ruhsal ve bedensel büyüme ve duygusal gelişiminde aksaklıklar olabiliyor.
BEBEK BAKICISININ BEBEK PSİKOLOJİSİNE ETKİSİ…
Doğum izninden sonra, annenin çalışmasının çocuğun ruhsal ve fiziksel gelişimine zararlı mı yoksa faydalı mı olduğu tartışması günümüzde hala devam etmekte olan bir konu… Özellikle çalışan annelerin yeterince olmayan doğum izinlerinin bitimiyle birlikte çocuklarından uzak kalmaları ve birden fazla kadın tarafından büyütülme, anne mahrumiyeti yaşanmasının yanında çocuğun ruhsal gelişimini de olumsuz etkileyebiliyor. Oysaki çocuğun 0–3 yaş döneminde ihtimam ve ilgiye ihtiyacı oluyor. Çalışan ebeveynlerin bu gereksinimleri karşılamak maksadıyla başvurdukları bebek bakıcıları ve kayınvalide, anneanne, hala, teyze, görümce gibi bir kadın akrabadan yardım almaları ise anne mahrumiyetinden sonra karşılaştıkları ikinci bir travma olabiliyor. Çünkü ne olup bittiğini anlayamayan çocuk iki farklı ve birden fazla anne figürü arasında sıkışıp kalabiliyor. Anne kokusu, ilgisi, sevgisi, şefkati, davranış ve tutumları, çocuk yetiştirme şekli ve ideali, disiplin anlayışı gibi hemen hemen her şey farklılık gösterebileceğinden, tam da güven ve bağlanma duygularının ve yakın ilişki davranım temelinin atıldığı yetişme döneminde çocuğun aklının karışmasına yol açabiliyor. Bu durum da, çocuğun bilinçdışı süreçlerinde bağlanma ve güven sarsıntısı yaşamasına neden olabiliyor. Çünkü çocuğun gelişiminde, çevresindekilerle kurduğu ilişkilerin temelinde ve davranışlarının kökeninde 0–3 yaş arası anne-bebek ilişkisi yatıyor.
BİRDEN FAZLA KADIN TARAFINDAN BÜYÜYEN ERKEKLER ALDATIYOR MU?
Özellikle çalışan ebeveynlerin doğum sonrası izinlerinin yetersiz olması nedeniyle çocuklar genellikle bebek bakıcılarıyla veya akraba kadınların yardımıyla büyüyor. Yani sosyal ve kültürel nedenlerden dolayı anne çocuğunun bakımını bir başka anne türevi olan kendi annesi, kayınvalidesi veya görümcesiyle paylaşmak zorunda kalabiliyor. Yapılan araştırmalar sonucu elde edilen verilere göre, birden fazla ve birbirinden farklı fiziksel ve duygusal farklılıklar taşıyan anne türevleriyle büyüyen erkek çocukların ruhsal gelişimlerinde gelgitler ve bağlanma sorunları yaşanıyor. Örnek olarak “sarışın-beyaz tenli bir anne ve esmer-koyu tenli bir kayınvalideyle”, “zayıf-siyah gözlü bir anne ve kilolu-renkli gözlü bir bakıcıyla” veya “soğuk-dokunmayı sevmeyen bir anne ve sıcak-daha çok dokunan bir babaanneyle” bir arada büyümek buna örnek olabiliyor. Bu durumda çocuğun bilinçdışına bir fantezi yerleşebiliyor ve ileriki yaşlarda bu fantezi kendini evlilik ilişkisinde tekrar edebiliyor. Çünkü şu an ve şimdi; geçmişin bir tekrarıdır, zaman, mekân ve oyuncular değişse bile roller hep aynı kalır… Yani psikoterapistler tarafından yaşanan ilişkisel, ruhsal ve bedensel sorun ne olursa olsun, bu kişinin iç dünyasının dışarıya yansıyan sonuçları olarak kabul ediliyor. Kişinin yaşadığı tüm deneyimler, geçmişin bir tekrarı, geçmişe dayanan düşünce ve inançların bir ürünü olarak tarif ediliyor. Çünkü kişi büyüdüğünde, elinde ve farkında olmadan bilinçdışı olarak, çocukluğundaki yaşamının duygusal ortamını yeniden yaratma veya kurma eğilimi içinde oluyor. Bu eğilim gerçekte, iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış değil, sadece kişinin içindeki bilinçdışı bir yuva olarak tanımlanıyor. Erkek bu yuvada istemsiz ve kontrolsüz bir şekilde; (1) bir kadınla olan bireysel ilişkilerinde annesiyle kurmuş olduğu ilişkileri ya da onların kendi aralarındaki ilişkileri yeniden yaratma, (2) tercih etme şansı varsa, annesine benzeyen sevgili, eş ya da patron seçme, (3) annesinin kendisine gösterdiği davranışları kendisine aynen uygulama (kendisini aynı şekilde suçlama ve cezalandırma), (4) annesiyle hemen hemen aynı kelimeleri kullanma, (5) kendisini sevmeyi ve desteklemeyi aynı annesinin yaptığı şekilde yapma ve en önemlisi (6) esmer bir eşe sahipken sarışın bir sevgiliyle birlikte olma gibi eğilimler içinde olabiliyor. Ancak bu birden fazla ve farklı özellikte kadınlar tarafından büyütülen her erkek için geçerli bir durum değil, istisnaları olabiliyor.
CİSED ANKETİ…
Aldatmalar ve aldatmaya bağlı boşanmalar Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre her geçen gün artıyor. Aldatmanın pek çok nedeni var… Ama Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, eşini aldattığını ifade eden 500 erkek üzerinde yaptığı anket çalışmasıyla, aldatan erkeklerin çocukluklarındaki gizemli ve korkunç sırrı ortaya çıkardı… Hem yüz yüze hem de sanal ortamda yapılan CİSED anketi, eşini aldattığını itiraf eden 500 erkeğin yüzde 70’nin çocukluklarında birden fazla ve birbirinden farklı kadınlar yani anne türevleri tarafından büyütüldüklerini gösteriyor.
DOĞUM SONRASI ÜCRETLİ İZİN 3 YILA ÇIKARTILMALI!
Sağlıklı toplumlar elde edebilmek için bebeklerin ruhsal ve fiziksel gelişimine çok daha fazla önem vermek ve ebeveynlerin çocuklarına yeterli ve kaliteli zaman ayırmaları gerekiyor. Bunu sağlayabilmek için de, özellikle 0–3 yaş arasındaki çocukların anne ve anne yerine geçen diğer kadınlarla kurdukları ilişkilerin niteliğinin geliştirilmesi, koşulsuz sevginin sağlanması, tutarlı davranışlarda bulunmak bağlanma ve güven bağının ciddiye alınması gerekiyor. Annenin, beyin yapısının %80’lik bir bölümünün geliştiği 0–3 yaş aralığında çocuğundan ayrılması veya bu süreci birbirinden farklı kadınlarla paylaşmak zorunda kalması, erkeğin ileriki yaşamında hem cinsel yaşamda hem de partner ilişkilerinde ciddi sorunlara davetiye çıkartabiliyor. Bu nedenle bebeğin 0–3 yaş dönemini hem tek bir kadınla yani “anne” ile tamamlaması gerekiyor hem de annenin bu süreçte tutarlı ve sevgi dolu olması önem taşıyor. Bu nedenle CİSED olarak, çalışan anneler için doğum sonrası izinin çocuk sağlığı ve gelişimi açısından 3 seneye çıkartılması ve bu sürede çalışan annelere maaşlarının ödenmesini tavsiye ediyoruz. Çünkü sağlıklı bir anne-bebek ilişkisi sağlıklı bir toplumun ve aile yapısının temelini oluşturuyor.
ALDATMAK KADER DEĞİL…
Aldatan erkeklerin gizemli ve korkunç sırrı ortaya çıktıktan sonra, bu kişilerin ve partnerlerinin hemen anne veya anne yerine geçen diğer kadınları suçlamaması gerekiyor. Bu nedenle suçlamak yerine sorumluluk almak, anne veya anne türevlerini ve o günkü koşulları anlamak önem taşıyor. Çünkü erkek hayatının sorumluluğunu alarak seçimlerini bilinçdışı ve otomatik olarak yapma yerine kendi yaparsa bu tekrarı bozabiliyor, kaderini kendisi yazabiliyor ve aldatmaya son verebiliyor. Kader, insanın seçimlerimizin bir sonucu ortaya çıkıyor. İnsan sürekli gelişim ve değişim içinde olabiliyor. Bu süreçte erkeğin geçmişe karşı tutumunu değiştirmesi çok önemli… Çünkü geçmiş yaşanmış ve bitmiştir, bunu değiştirmek imkansızdır ama erkek geçmişi hakkındaki düşüncelerini değiştirebiliyor. Erkek geçmişte birden fazla ve birbirinden çok farklı kadınlar tarafından büyütüldüğü için aldatıyor olabilir ama bu kader değil... Bu nedenle aldatma ve sonuçları çok incitici olsa da, erkek ve eşi kırgınlıkları daha da derinleşmeden çözebiliyor ve ilişkilerini güçlendirerek devam ettirebiliyorlar. Ancak aldatma sonrası affetme ve iyileşmenin, partnerler arası sevgi, saygı ve sadakat üzerine kurulu olan bağın sarsılmadan, sağlıklı bir şekilde sağlanabilmesi için mutlaka bir evlilik ve çift terapistinden yardım alınmasını da öneriyoruz.
Aldatan Erkeklerin Çocukluklarındaki Gizemli ve Korkunç Sır
Paylaş