AKP’nin şansı neydi?

AKP’nin bu seçimlerde en büyük şansı, sol muhalefet eksikliği idi. Bunu defalarca birçok kişi dile getirdi.

Baykal’ın, solda birleşme çağrısı yaptığı o güzel ve umutlu andan sonra, CHP’nin bütün kampanyası laiklik vurgusuna yoğunlaştı ve onun dışında halkın hiçbir somut meselesinden söz ettiği duyulmadı.

Ne gençlerin sorunları, ne yaşlıların yalnızlığı, eğitimin boşlukları, sanatçıların sesi, insan hakları, düşünce özürlüğü, basın üzerindeki baskılar, ekonomik reformların bir türlü hayata geçirilememiş olması muhalefet vurgusu ile öne çıkamadı.

Bu önemli konularda hesap verme durumunda kalmayan iktidar partisinin seçimlerde en büyük şansı, Baykal’dı.

ADAY LİSTESİNİ AÇIKLADIĞI GÜN

Baykal,
aday listesini açıkladığı gün Strasbourg’da, Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun toplantısını izliyordum.

2007’yi aile içi şiddete karşı mücadele yılı ilan eden Konsey’in 47 üyesi, ülkelerinde atılan adımları anlatıyorlardı.

Toplantı sonunda Gülsün Bilgehan Toker’in Başkan olarak düzenlediği konsere katıldım.

Konsey binasının Genel Kurul salonunda soprano Leyla Çolakoğlu ve gitar sanatçısı Attila Demircioğlu, Fransız şansonlarından Azerbaycan şarkılarına uzanan çok güzel bir repertuar sundular.

Konser sonunda herkes çok mutluydu, Sarkozy’nin yakını bir senatörün Gülsün Bilgehan Toker’e teşekkürünü ve övgülerini unutamıyorum.

Konsey’de 47 üye ülkenin temsilcilerinin bulunduğunu ama Gülsün Hanım’ın kişiliği ve çalışmaları ile herkes tarafından "şahsiyet" olarak kabul edildiğini söylemedi sadece senatör, onun başkan olarak Kadın- Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu için büyük bir kazanç olduğunu da samimiyetle dile getirdi. "Eğer başkası olsaydı bugün bu salon bu kadar dolmazdı" dedi.

Gülsün Bilgehan Toker, kurduğu iyi ilişkiler ve kazandığı güven sayesinde Avrupa Konseyi’nin Türkiye üzerindeki "denetimi"nin kalkmasını da sağlamıştı.

Üye 47 ülkenin, herhangi bir komisyonun başkanı olmak için çetin bir mücadele verdikleri Avrupa Konseyi’ndeki konser günü Baykal’ın, Gülsün Bilgehan’ı, kendi seçim bölgesi olan Ankara birinci bölgeden alarak, MHP’nin kalesi sayılan bir bölgeye hem de beşinci sıraya atadığını öğrendim.

Sonuçta Baykal’ın özel kalemi milletvekili seçildi ama Bilgehan bu dönem parlamento dışında kaldı.

Avrupa Konseyi’nin en önemli komisyonlarından birinde Türkiye’nin elindeki başkanlık da yarı yolda sona erdi.

Bilgehan’ın orada bulunması, Türkiye’nin eşitlik mücadelesi açısından ve bu mücadelenin dünyaya en doğru biçimde yansıtılması için çok önemliydi.

Eğer Baykal, solun temel ilkesi olan "eşitlik" konusuna ve bunun ilk halkası sayılan kadın erkek eşitliğine önem verseydi bu kararı böyle umursamadan alabilir miydi?

KARATEPE FIKRASI

Arkeolog Halet Çambel’in, Adana’nın Karatepe köylülerinden derlediği, Akeoloji ve Sanat yayınlarından yayınlanan kitaptaki fıkralardan biri bugünlerdeki favorim.

Kırk Karatepe’li birlikte yolda giderken, harap olmuş bir toprak dam görmüşler. Üzerine çıkıp bir o yana bir bu yana koşuşmaya başlamışlar ki, dam göçmüş. Otuz dokuzu ölmüş. Sağlam kalan ayağa kalkarken arkadaşlarına dönmüş bakmış, "Az kaldı" demiş "bir sakatlık çıkarayazdık."

Baykal,
hálá gerçeği görmek istemiyor. Onun seçim yorumlarını izlerken, Karatepe’li geliyor aklıma.
Yazarın Tüm Yazıları