Paylaş
Yumurtalıklar kadında üreme organı olarak görev yaparlar, her ay yumurta üretimi dışında kadınlık hormonları olan östrojen ve progesteronun üretiminden de sorumludurlar.
Yumurtalık dokusunda, pek çok değişik hücre bulunmaktadır. Yumurtalığın ana yapısını oluşturan epitel hücrelerinde ya da embriyonik döneme ait hücrelerde meydana gelen kontrolsüz bölünme ve çoğalma sonucunda tümör oluşmaktadır. En sık olarak yumurtalığın yüzey epitel denilen hücrelerinden kaynaklı tümörleri görmekteyiz. Menopoz sonrası yumurtalık kanseri teşhisi konan kişilerin yüzde 80’inde yüzey epiteli kaynaklı tümörler saptanırken, 20 yaşın altında tespit edilen kişilerin ise %80’inde embriyonik döneme ait hücrelerden kaynaklı tümörler görülmektedir.
Over (yumurtalık) kanseri kadınlarda en sık ölüme neden olan genital sistem kanseridir. En sık 50 yaş sonrası görülmekle birlikte her yaşta ortaya çıkabilir. Tüm kanserlerde olduğu gibi yumurtalık kanserinde de erken tanı çok önemlidir. Erken dönemde belirti gösterme ihtimali düşük olduğundan ne yazık ki, hastaların çok büyük bir kısmı ileri evrede tanı almaktadır ve bu nedenle tedavi süreci de gecikmektedir. Büyük çoğunluğu menopoz sonrası dönemde görülen yumurtalık kanseri, uygun tedaviler ile erken dönemde yüzde 80-90 iyileşirken, ileri dönemde bu oran, yüzde belirgin olarak düşmektedir.
Yumurtalık kanseri belirtileri
Yumurtalık kanseri erken evrede şikayete yol açmayabilir veya belli belirsiz ve geçici şikayetlere neden olması nedeniyle genellikle hastalar tarafından fark edilmez veya önemsenmez. Daha ileri evrelerde tümörün büyümesi ve barsak üstüne baskı yapması kabızlık yada ishal gibi şikayetlere yol açar. Karın ağrısı ve şişliği, dolgunluk hissi, bulantı kusma, gaz, ve bacak ağrısı gibi diğer şikayetler de görülür.
Genel olarak yumurtalık kanserine ait olabilecek şikayetleri şu şekilde özetleyebiliriz
Hormon salgılayan tümörlerde hormonal dengesizlikler (adet düzensizliği, erkeklik hormone salgısının artmasına bağlı tüylenme, saç dökülmesi vs…)
Yukarıda belirtildiği gibi yumurtalık kanserleri erken dönemde bulgu vermediklerinden, özellikle menopoz sonrası yıllık jinekolojik muayene ve ultrasonografi, hastalığın erken tanısını sağlayabilir. Bu nedenle menopoz sonrası kontroller önemlidir. Çünkü yumurtalık kanserlerinin yüzde 75’i menopoz sonrası dönemde görülmektedir.
Yumurtalık kanseri tanısı
Ayrıntılı bir jinekolojik muayene ve ultrasonografide yumurtalık bölgesinde komplike kitle olması akla over kanserini getirir. Fakat her komplike kitle kanser değildir. İyi huylu tümöral oluşumlar da olabilir. Beraberinde karında sıvı birikmesi, kanser hücrelerinden salınan ve kanda saptanan tümör belirleyici markerların (ca 125) yüksek olması, hastanın menapoz sonrası dönemde olması gibi önemli risk faktörleri mevcut kitlenin kanser olma ihtimalini artırır. Bu faktörler olmadan komplike bir kitle de direk kanser olabilmektedir. Yumurtalık patolojilerinde diğer tüm tümörlerin tanısında olduğu gibi kesin tanı ameliyat ile kitlenin çıkarılıp patolojik değerlendirmesiyle konulur. Postmenapozal dönemde yumurtalığında kitlesi olan, karında sıvı birikmiş, kanser markerı yüksek bir hastada akla tabii ki öncelikle yumurtalık kanseri gelir. Tanıda gereğinde tomografi, MR ve PET CT gibi ileri tetkikler yapılarak hastalığın tanı ve yayılımı konusunda değerli bilgiler edinmek mümkündür.
Yumurtalık Kanserinin Evreleri Kanserin yayılım durumunu tespit etme işlemine “cerrahi evreleme” adı verilmektedir. Yumurtalık kanseri Evre 1’den (erken evre), Evre 4’e (ileri evre) kadar olan dört basamaklı bir evrelemeyle sınıflanır. Yumurtalık kanserinin tedavisi ve bu tedaviden beklenen başarı oranı evre ile ilişkilidir.
Evre 1: Kanser bir yada her iki overdedir ama overde sınırlıdır.
Evre 2: Kanser pelvis denilen yakın bölgedeki alanlara yayılmıştır.
Evre 3: Kanser karın içine yayılmıştır yada lenf bezlerini tutmuştur.
Evre 4: Kanser karaciğer, akciğer yada diğer uzak organlara da yayılmıştır.
Yumurtalık kanseri tedavisi
Yumurtalık kanserinde ana tedavi cerrahidir. Cerrahide amaç geride gözle görülür tümör bırakmamaktır.
Erken evrede rahim ve yumurtalıklar çıkartılırken beraberinde olası yayılım yolu olan lenf bezlerinin (pelvik ve paraaortik lenf bezleri), omentumun (mide altından ve kolondan başlayan barsakları örten yağlı doku) çıkartıldığı, bazı örneklemelerin alındığı, evreleme cerrahisi operasyonu gerçekleştirilir. İleri evrelerde ise bunlara ek olarak karına yayılmış tümöral doku ve gereğinde mümkünse yayıldığı organlara ait bazı (barsak, dalak, periton, diyafram peritonu) rezeksiyon işlemleri gerçekleştirilebilir. Burada cerrahi sınırları belirleyen noktada hastanın genel durumu, performansı, cerrahın deneyimi en önemli faktörlerdir.
Yumurtalık kanseri tedavisinde önemli ikinci konu cerrahi sonrası kemoterapidir. Hastaların büyük çoğunluğu (çok erken evre hastalar dışında) kemoterapi alırlar. Tümör yükü fazla hasta grubunda önce kemoterapi sonra cerrahi ve takiben tekrar kemoterapi, hasta bazında düşünülerek kararlaştırılmaktadır.
Yumurtalık kanserinin tüm tipleri doğurganlığını tamamlamamış genç hasta grubunda da görülebilmektedir. Hatta germ hücreli denen embriyolojik kökenli hücrelerden kaynaklı tümörlerin çoğu 20 yaş altı grupta görülmektedir. Burada akla hastanın doğurganlığının korunması konusu gelmektedir. İyi seçilmiş erken evre hastalarda, germ hücreli kanserlerde diğer yumurtalık ve rahime yayılım yoksa doğurganlık korunarak sonrasında yakın onkolojik takiple gerekli cerrahi ve kemoterapi işlemleri gerçekleştirilebilmektedir.
Yumurtalık kanseri takibi nasıl yapılır?
Yumurtalık kanserinde diğer onkolojik tedaviler sonrasında olduğu gibi takip çok önemlidir. İlk 2 yıl 3 aylık aralıklarla sonraki 3 yıl 6 aylık aralıklarla takip gerçekleştirilmektedir. Amaç nüksün erken farkına varıp gerekli tedaviye erkenden başlamaktır.
Paylaş