Paylaş
Rahime ait kötü huylu tümörleri iki büyük guruba ayırabiliriz. Bunlar rahim iç zarından (endometrium) kaynaklanan ve “karsinom” olarak tanımlanan kanserler ve rahim kas ve bağ dokusundan köken almış “sarkom” olarak adlandırılan kanserlerdir. Sarkomlar nadir görülen tümörlerdir.
Endometrium (Rahim İç Zarı) Kanseri rahmin her adet döneminde dökülen iç tabakası kaynaklı kötü huylu tümördür. En sık görülen kadın genital sistemi kanseridir. Tanı sırasında ortalama yaş 60’tır. Ancak hastaların %5’i 40 yaşından önce tanı almaktadırlar. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2018 yılında Türkiye’de 5463 kadının endometrium kanseri tanısı aldığı ve 1051 kadının endometrium kanserinden öldüğü rapor edilmiştir.
Risk faktörleri
Yaş, obezite, bazı sistemik hastalıklar, hormonal bozukluk oluşturan hastalıklar, rahimde kanser öncüsü lezyonlar (atipili hipeplazi vs), erken yaşta adet görmek, geç menapoz, kısırlık öyküsünün olması, dışardan hormon alımı (karşılanmamış estrojen, tamoksifen vs) ve genetik yatkınlık risk faktörleri olarak görülmektedir. Endometrium kanseri taranması veya tamamen önlenmesi için günümüzde bilinen bir yöntem yoktur. Hastaların çoğu anormal vajinal kanama nedeniyle erken tanı alırlar. Bu nedenle tüm jinekolojik kanserler içinde en iyi seyirli kanser tipidir.
Belirtiler
Menopoz sonrası dönemde vajinal kanama rahim kanserinin en sık belirtisidir. Bu dönemdeki kanama, damla şeklinde olabildiği gibi çok şiddetli de olabilir. Bu dönemde az veya çok olsun kanama her zaman önemlidir ve hasta en kısa zamanda doktora müracaat etmelidir. Menopoz öncesi dönem içinde, düzensiz veya yoğun menstürel kanamanın nedeni çoğunlukla kanser dışı nedenler olmasına rağmen, endometrium kanserinin bir belirtisi de olabilmektedir. Özellikle 35 yaş üzeri kadınlarda düzensiz kanamalarda endometrium kanseri değerlendirmesi de muhakkak yapılmalıdır. Endometrium kanserinin daha nadir görülen belirtileri vajinal akıntı, pelvik ağrı, karın şişkinliği ve sindirim sistemi bozuklukları şeklinde olabilmektedir.
Tanı nasıl konulur?
Rahim iç zarı kanseri tanısı, rahim içerisinden küretaj ile alınan biyopsi materyalinin patolog tarafından değerlendirilmesi ile konulur. Bu değerlendirme sonucunda endometrium kanseri tanısı ile birlikte bu kanserin tipi de ortaya konulur. “Endometrioid tip” rahim duvarı kanseri, en sık görülen ve en iyi seyirli olan rahim duvarı kanseri tipidir. “Seröz tip” ve “şeffaf hücreli (clear cell) tipler” daha az görülürler ve daha agresif seyirlidirler.
Rutin jinekolojik değerlendirme sırasında ultrasonda rahim duvarı kalın ölçülen hastalar rahim duvarı hastalıkları açısından da değerlendirilmelidir. Özellikle menopoz sonrası rahim duvarı 5 mm üzerinde ise veya menopoz sonrası kanaması olan hastalarda kalınlıktan bağımsız olarak mutlaka rahim duvarından biyopsi alınmalı ve patolojik olarak değerlendirilmelidir.
Tedavi seçenekleri nelerdir?
Rahim iç zarı kanserinde temel tedavi cerrahidir. Bunun yanında gerekli durumlarda kemoterapi, radyoterapi, hormonal tedavi veya bunların kombinasyonları uygulanabilmektedir. Tedaviyi belirlerken tümörün histolojik tipi, hastanın yaşı, genel performası, ek tıbbi hastalıklarının varlığı, çocuğu olup olmaması gibi faktörler dikkate alınmaktadır.
Rahim iç zarı (endometrium) kanserinde standart evreleme cerrahisinde yapılan işlem rahim ve yumurtalıkların alınması, lenf bezlerinin çıkarılması (Pelvik-Paraaortik Lenf Nodları), karın zarından örnekleme (Omentektomi) ve karın içerisinden yıkama sıvısı örneklemesi’ni kapsamaktadır. Hastalığın evresi bu ameliyat ve patoloji raporu çıktıktan sonra belirlenir. Belirlenen evreye göre ameliyat sonrası ek tedaviye gerek olup olmadığına karar verilir. Ek tedavi sıklıkla radyoterapi, bazen kemoterapi veya her ikisi birliktedir.
Düşük risk faktörleri mevcut görünen hastalarda, rahim ve yumurtalıklar alınarak frozen incelemeye (ameliyat sırasında hızlı patolojik değerlendirme) gönderilmekte ve patolojik değerlendirme sonucuna göre hasta düşük risk grubuna giriyorsa operasyon bu aşamada sonlandırılmaktadır. Yani bu hasta grubunda ise rahim ve yumurtalıkların alınması yeterli olmaktadır.
Minimal invaziv cerrahideki gelişmeler, jinekolog onkologların bu operayonları geniş vertikal (dikine) insizyon yerine birkaç küçük insizyondan (giriş deliklerinden) yapabilmesine olanak sağlamıştır. Rahim duvarı kanseri cerrahisinde de kapalı (laparoskopik veya robotik) cerrahiyi güvenli olarak kullanabilmekteyiz. Bu şekilde, karında büyük kesi olmadan sadece birkaç küçük delikten evreleme cerrahisini yapılabilmekteyiz, bu şekilde:
-0perasyona ait daha az kanama olmakta,
-Uzun dönemde karın içerisinde daha az yapışıklık gelişmekte,
-Ameliyat sonrası büyük kesi olmamakta ve buna bağlı kesi fıtığı gelişmemekte,
-Ameliyat sonrası daha az ağrı olmakta ve
-Daha hızlı taburcu olarak hastalarımız günlük hayatlarına daha hızlı dönebilmektedirler.
Takip
Kontroller ilk tedavi süreci tamamlandıktan 3 ay sonra başlamaktadır. İlk iki yılda üç ayda bir, iki ile beş yıl arası altı ayda bir ve beş yıldan sonra yılda bir olarak takip yapılmaktadır.
Çocuk istemi olan genç hasta grubunda rahmi ve yumurtalıkları koruyabilir miyiz?
Rahim iç zarı kanseri tanısı alan hastaların yaklaşık %5’i 40 yaşın altındadır. Gelecekte çocuk isteği olan bu hasta grubunda rahim ve yumurtalıkların korunması için hastalar çok dikkatli incelenmeli, uygun hasta grubuna gerekli tüm tetkikler yapılmalıdır. Çok iyi seçilmiş ve gerekli patolojik ve radyolojik değerlendirmeleri yapılmış hastalarda rahim ve yumurtalıklar korunarak yüksek doz progesteron hormon tedavisi ile rahim iç zarı kanseri tedavi edilebilmektedir. Karar mutlaka multidisipliner tümör konseylerinde alınmalı ve hasta ve yakınları durum ile ilgili ayrıntısıyla bilgilendirilmelidir. Bu hasta grubunu, dndometrioid tip rahim duvarı kanseri olan, Grade 1 (davranış paterni iyi olan) tümörü olan ve rahim iç zarına sınırlı olan ve kas dokusu içerisine ilerlememiş tümörü olan ( Pelvik MRG ile değerlendirilerek kararı verilmiş) hastalar oluşturmaktadır.
Paylaş