Güncelleme Tarihi:
Yorgun, ağrılı hissediyorsunuz, uyuyamıyorsunuz, hasta gibisiniz ama hasta değilsiniz. Bu belirtiler vücudun belli bölgelerindeki hassas noktalar ile kendini gösteren kronik bir kas iskelet sistemi hastalığı olan fibromiyaljiyi işaret ediyor olabilir. Pandemi sürecinde artan stres, kaygı ve endişe durumunun ise bu hastalık ile ilgili şikayetleri daha çok arttırdığı görülüyor.
Tanısı zor bir hastalık
Bu sorunun kadınlarda erkeklerden daha çok görüldüğüne dikkat çeken Dr. Ahmet Dinç, “Eklemlerde hareket kısıtlılığı ve şekil bozukluğuna yol açmayan ancak kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşüren fibromiyalji, uzun süreli bakım ve destek gerektiren bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor. Nedeni tam belli olmayan bu rahatsızlığın risk faktörleri arasında aile öyküsü, travmalar, kazalar, romatizmal sorunlar ve beslenme bozuklukları gibi birçok neden yer alıyor. Teşhis koymak bazen zor olabilir. Çünkü hastalık için belirli bir test bulunmuyor. Genellikle anamnez ve klinik muayene ile tanı konur. Vücudun sağ veya sol yarısında, belin alt veya üst tarafında 3 aydan uzun süredir devam eden yaygın ağrı ve bununla birlikte omurga aksında da ağrının olması ve muayenede bazı ağrılı noktaların tespiti ile fibromiyalji tanısı konur” ifadelerini kullandı.
Her kişide farklı belirtiler ile kendini gösteriyor
Dr. Dinç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu hastalık; yaygın ağrının yanı sıra, aşırı yorgunluk, baş ağrısı, uyku düzensizlikleri, bilişsel işlev sorunları, sabahları eklemlerde tutukluk, eller ve ayaklarda karıncalanma, uyuşma, huzursuz bacak sendromu, soğuğa veya sıcağa duyarlılık ve bağırsak problemleri gibi kişiden kişiye farklı belirtiler ile kendini gösteriyor. Tanısı bazen zor olduğu gibi kesin bir tedavisi de yok. Tedavide şikayetlerin azaltılması, yaşam kalitesi ve işlevlerin korunması ve iyileştirilmesi hedeflenir. İlaçlar, fizik tedavi ve akupunktur gibi uygulamalar ağrıyı hafifletmemize yardımcı olurken, günlük hayata katılımınızı da daha çok arttırır. Tedavi yaklaşımına öncelikle psikolojik olarak başlanılması gerekiyor. Hastanın ailesi ile de bu süreçte mutlaka iletişimde olunmalı. Hastaya hastalığının “gerçek” olduğunu, ancak şekil bozucu ya da sakat bırakıcı bir hastalık olmadığı anlatılmalıdır. Hastanın mekanik streslerden kurtulması ile tedavi başlar. Daha sonra hem ağrıyı artırmaları hem de kasları güçsüzleştirmeleri nedeniyle alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıkların azaltılmasına çalışılmalıdır. Fazla kafein alımı uyku kalitesini bozar ve hastanın yakınmalarını arttırır. Tedavide hastaya bazı davranış değişikliklerinin öğretilmesi gerekir. Hastalara stres ve aşırı heyecandan uzak durmaları söylenerek gerginlikleri azaltılmaya çalışılmalıdır. Bunun yanında düzenli ve yavaş bir şekilde fiziksel aktivitenin arttırılması, hastanın yapabileceği spor aktivitelerine yönlendirilmesi de büyük önem taşır. Fibromiyalji tedavisinde, varsa hastanın fazla kilolarından kurtulması ve sağlıklı bir beslenme düzenine geçmesi de faydalı olmaktadır. Bu amaçla gerektiğinde diyetisyen desteği de sağlanmalıdır.”
Tedavi süreçlerinde fizik tedavi büyük önem taşıyor
Fibromiyaljili hastaların kas gücünde ve kondisyonunda azalma olduğu bilindiğine dikkat çeken Dinç, “Kondisyon düşüklüğü de kasların mikrotravmalardan etkilenme riskini artırarak ağrı ve yorgunluğa neden olmaktadır. Bu yüzden tedavinin en önemli parçası fizik tedavi seansları ve egzersiz programlarıdır. Fizik tedavide sıcak uygulama, TENS veya interferans gibi ağrıyı azaltmaya yönelik akımlar, ultrason, lazer, hilterapi, kupa tedavisi, masaj, bantlama, kuru iğneleme, tetik nokta enjeksiyonları, mobilizasyon ve manipülasyon uygulamaları yapılabilir. Kaplıca tedavisi ile ağrı eşiğinde ve ağrılı nokta sayısında azalma ve yaşam kalitesinde artma sağlanabilir. Ozon tedavisi, akupunktur, hipnoz, klinik pilates ve meditasyon teknikleri (Tai-Chi, Yoga) fibromiyalji hastalarında tedavinin bir parçası olarak, hastanın klinik durumu ve koşullarına uygun olarak uygulanabilir” diyerek sözlerini tamamladı.