Güncelleme Tarihi:
Bugüne kadar eklemlerimiz ile ilgili pek çok şey duyduk, kimine inandık, kimini sorguladık ‘olmaz öyle şey’ dedik ama şimdi gerçekleri öğrenme zamanı. İşte eklem sağlığı ile ilgili bilinen 8 efsane…
1- PARMAK ÇITLATMAK KİREÇLENMEYE NEDEN OLUR
Bu konuda en bilinen efsanelerden biri parmak çıtlatmak ile ilgili… Çoğumuz parmaklarımızı farkında olmadan çıtlatırız. O duyduğumuz çıt sesi hoşumuza gider, hem eklerimizin hem de kendimizin rahatladığını hissederiz.
Bazıları için parmak çıtlatma gergin olunan anlarda başvurulan bir alışkanlıktır ama çevremizde muhakkak bizi uyaran ‘Aman o hareketi yapma eklemlerine zarar verir’ diyen birileri mutlaka olmuştur. Yıllar boyunca eklemleri bu şekilde çıtlatmanın parmak eklemi etrafındaki kıkırdağa zarar vereceği, ciddi zararlara yol açabileceği söylendi ancak bununla ilgili yeterince çalışma ve deney yoktu.
Bu hareket başkalarının sinirlerini bozabilir, ancak parmak eklemlerinizi çıtlatmak muhtemelen eklem problemlerini kötüleştirmez veya artrit (eklem iltihabı) olasılığını artırmaz.
Guardian’ın haberine göre eklemlerimiz sinovyal sıvı adı verilen jel benzeri bir madde ile yağlanır. Bir eklemi gerdiğinizde, bu sıvıyı içeren boşluk genişleyerek basınç düşüşüne neden olur. Bu da çözünmüş gazın hızla salınması ile bir patlama sesi yaratır. Bir kere bu hareketi yaptığınızda aynı eklemi hemen çıtlatamazsınız çünkü kabarcıkların tekrar o sıvıya karışması yaklaşık 20 dakika sürer.
Parmak çıtlatmanın kireçlenmeye neden olduğuna dair kesin bir bilimsel kanıt bulunmadığını, konu üzerinde yapılan birçok araştırma ve çalışmanın, parmak çıtlatmanın kireçlenmeye yol açmadığını gösterdiğini söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Alperen Korucu, bu yaygın inanışın gerçekçi olmadığını şu sözlerle anlattı:
“Birçok insan, parmaklarını çıtlatmanın eklemlerindeki gaz kabarcıklarının patlamasıyla oluştuğunu düşünür ancak, bu kabarcıkların patlaması genellikle eklemlerde biriken sinovyal sıvının basıncının değişmesiyle gerçekleşir. Bu durum, eklem sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip değildir ve kireçlenmeye yol açmaz. Sonuç olarak, bilimsel kanıtlar parmak çıtlatmanın kireçlenmeye neden olduğunu doğrulamamaktadır.”
Pek çok çalışma bu alışkanlığın zararsız olduğunu ileri sürüyor. Bunlardan biri de Kaliforniyalı bir doktor Donald Unger yaptığı bir çalışma. 2009’da parodi Nobel Ödülü’ne layık görülen bir araştırmada Dr. Unger, 60 yılı aşkın bir süre boyunca sol elinin parmaklarını günde iki kez çıtlatırken sağ eline hiç dokunmadı. Sonuç olarak bu süre sonunda her iki elinin parmaklarında da herhangi bir sorun yaşamadı.
Kaynak: BBC300 hastadan oluşan bir grup üzerinde yapılan başka bir çalışmada da eklem çıtlatılması öyküsü ile artrit arasında hiçbir bağlantı bulunamadı.
2- ROMATOİD ARTRİT VE OSTEOARTRİT AYNI ŞEYDİR
Artrit ‘eklem iltihabı’ anlamına gelir ancak iltihap farklı nedenlerle tetiklenebilir. Osteoartrit ise aşınma ve yıpranmadan kaynaklanır ve normalde yalnızca tek bir eklemi, çoğunlukla da diz veya kalçayı etkiler. En sık 50'li yaşlardan sonra görülür. Ağır el işçiliği ile kişiler daha yüksek risk altındadır. Eklemlere daha fazla yük bindire obezite de bir diğer önemli risk faktörüdür. Ancak genetik faktörler de etkili. Araştırmalar kalıtsal özelliklerin %40 ila %70 etkili olduğunu söylüyor.
Romatoid artrit, osteoartritten daha az görülür, çoğunlukla orta yaşlarda başlar ve vücudun her yerindeki eklemlerde ağrıya neden olur. Kadınlarda erkeklerden iki ila üç kat daha fazla görülür. Romatoid artriti daha olası hale getiren ve semptomları daha şiddetli hale getiren belirli genler vardır, ancak sigara içmek ve obezite de riski artırır. Sağlıklı bir kiloda kalmak osteoartrit riskini azaltabilir ve sigara içmek romatoid artrit semptomlarını şiddetlendirebilir
3- EKLEM İLTİHABINI ÖNLEMENİN BİR YOLU YOKTUR
Osteoartrit için fazla kilolu olmak önemli bir risk faktörüdür çünkü eklemlere daha fazla yük bindirir, dolayısıyla sağlıklı kiloyu korumak riski azaltmaya yardımcı olur. Romatoid artrit için sigara içmek en büyük risk faktörlerinden biridir ve halihazırda sigara içiyor olmanın semptomları şiddetlendirdiği gösterilmiştir. Bu nedenle sigarayı bırakmak riski azaltmaya yardımcı olur.
4- MENOPOZ DÖNEMİNDE MUTLAKA EKLEM AĞRISI ÇEKİLİR
Östrojen hormonu, kıkırdak ve diğer eklem dokularının korunmasına yardımcı olur, bu da eklemlerin vücuttaki hormon seviyelerine duyarlı olduğu anlamına gelir. Bilindiği gibi menopoz sırasında östrojen düştüğü için birçok kadın eklem ağrısı yaşar. Hormon replasman tedavisi (HRT), eklem ağrısı da dahil olmak üzere menopoz semptomları için en etkili tedavi seçeneği olarak geniş çapta kabul görür.
Bu tedavi östrojen seviyelerini normal seviyeler de tutmaya çalışır; ancak HRT her zaman uygun bir tedavi olmayabilir ve bazı kadınlar semptomları yönetmenin başka yollarını tercih edebilir.
Eklem ağrısını iyileştirmenin önemli yollarından biri egzersizdir. Kas-iskelet sistemini güçlendiren ağırlık kaldırma egzersizleri özellikle eklem ağrılarının hafifletilmesine iyi gelir Bunun için, alt vücut için yürüme veya koşma üst vücut için spor salonunda ağırlık çalışılabilir.
Menopoz döneminde eklem ağrıları yaşamanın kaçınılmaz bir durum olmadığını vurgulayan Op. Dr. Alperen Korucu, menopoz sırasında hormon seviyelerindeki değişikliklerin eklem sağlığı üzerinde etkili olduğunu ve bunun da eklem ağrılarına yol açabileceğini söyledi. Özellikle östrojen seviyelerindeki düşüşün, eklem kıkırdağının azalmasına ve eklem iltihabına neden olduğunu ifade etti.
Korucu, menopozdaki eklem ağrılarını önlemek veya azaltmak atılacak adımları sıraladı:
- Eklem sağlığını korumak için düzenli egzersiz yapmak önemlidir. Düşük etkili aerobik egzersizler, güçlendirme egzersizleri ve esneme hareketleri eklem sağlığını destekler.
- Sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeni eklem sağlığını destekler. Özellikle omega-3 yağ asitleri ve antioksidanlar açısından zengin gıdalar tüketilmelidir.
- Fazla kilolu olmak eklem sağlığı üzerinde ek yük oluşturur. Sağlıklı bir kilo korumak, eklem ağrılarını azaltmaya yardımcı olur.
- Eklem koruyucu pozisyonlar kullanmak, ağır yükleri taşımak için uygun teknikleri uygulamak ve eklem zorlamalarından kaçınmak eklem sağlığını korur
5- KOLAJEN TAKVİYELERİ EKLEMLERİ YENİLER
Kolajen vücutta en çok bulunan proteindir ve bağ dokusunun oluşmasında önemli bir rol oynar. Vücudumuzda yeterli kolajen olmazsa cildimiz, kemiklerimiz, kaslarımız, tendonlarımız ve kıkırdaklarımız elastikiyetini ve gücünü kaybeder. Vücudumuz yaşlandıkça daha az kolajen üretme eğilimindedir. Bu nedenle yaşla birlikte açığı kapatmak için takviye almak mantıklıdır ancak bunun eklemler üzerinde anlamlı bir fark yarattığına dair somut kanıtlar yok. Bazı çalışmalar bu konuda cesaret verici sonuçlar buldu ancak çoğu küçük çaplı ve takviye üreten şirketler tarafından finanse edilen araştırmalardı.
Op. Dr. Alperen Korucu, kolajen takviyelerinin eklemler üzerine etkileri hakkında şunları söyledi:
“Kolajen, eklemlerin sağlıklı olması için önemli bir yapısal proteindir ve eklem kıkırdağının, tendonların ve bağların sağlamlığını korumaya yardımcı olur. Bazı çalışmalar, kolajen takviyelerinin eklemler üzerinde olumlu etkileri olabileceğini öne sürer. Örneğin, osteoartrit gibi eklem rahatsızlıkları olan insanlar üzerinde yapılan bazı araştırmalar, kolajen takviyelerinin semptomların azalmasına ve eklem sağlığının iyileşmesine yardımcı olabileceğini gösterir.”
6- SAĞLIKLI EKLEMLERİ KORUMAK İÇİN TAKVİYELERE GEREK YOK
Çoğu insanın sağlıklı kemikler için gerekli olan vitamin ve minerallerin çoğunu beslenme yoluyla alabilir ancak D vitamini istisnadır. D vitamini, vücudun kemik kütlesi oluşturmak için gerekli olan kalsiyumu emmesine yardımcı olur. Yaz aylarında bu kaynak normalde yeterlidir ancak kış aylarında yalnızca güneşe maruz kalarak yeterli D vitamini elde etmek mümkün değil. İşte bu açığı yalnızca yağlı balık, et ve yumurta gibi besin kaynaklarıyla kapatmak zor olabilir.
D vitamini eksikliği eklem ağrısıyla ilişkilendirilir. Aynı zamanda kemiklerin yumuşayıp deforme olmasına neden olan raşitizm hastalığının da yaygın nedenidir.
7- YAĞMURLU HAVA EKLEM İLTİHABINI DAHA DA KÖTÜLEŞTİRİR
Yağmur yağmadan birkaç gün önce kas ya da eklem ağrısı çeken 'Dizlerim, sırtım ağrıyor' diye günler öncesinden ağrı hissettiğini söyleyen pek çok insan var.
ABD'deki Georgia Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, kronik ağrı çeken insanlar için hava durumunun tetikleyici bir faktör olabileceğini ortaya koydu. Araştırma kapsamında ankete katılan kişilerin yüzde 70'i davranışlarını hava durumuna göre değiştireceklerini söyledi.
Araştırmanın baş yazarı Christopher Elcik, "Hava durumları ile ağrı arasında daha tutarlı ilişkiler buluyoruz, dolayısıyla hava durumuna dayalı ağrı tahminleri yapmak daha mümkün görünüyor" dedi.
Yaşadığı ağrılar nedeniyle kötü havayı tahmin edebildiğini iddia edenlerin bu durumunu uzmanlar genellikle kötü hava koşullarından önce gelen ve eklemlerin genişlemesine neden olan atmosferik basınçtaki düşüşten kaynaklanabileceğinie bağlıyor. Ancak bu fikri destekleyecek çok az kesin kanıt var.
Op. Dr. Alperen Korucu, bu konuda yapılan araştırmalarda hava değişikliklerinin özellikle eklem ağrılarını tetiklediğine dair kesin bir kanıt bulunamadığını, ancak bazı insanların hava değişikliklerine duyarlı olabileceğini, yağmurlu veya nemli hava şartları altında eklem ağrıları yaşayabileceğini söyledi.
Bu durumun altında yatan nedenin tam olarak bilinmediğini ancak bazı teorilerin olduğunu ifade eden Korucu, bu teoriler hakkında bilgi verdi:
“Yağmurlu veya nemli hava, hava basıncında bir düşüşle ilişkilendirilir. Bu durum, eklem kapsüllerindeki basıncı etkiler ve bazı insanlarda eklem ağrılarını arttırır. Soğuk, nemli hava, eklem dokularını etkiler ve eklem ağrılarını yükseltir. Bu koşullar altında, eklem kıkırdağının esnekliği azalır ve eklem sıvısının viskozitesi değişir. Yağmurlu veya gri hava koşulları, ruh halini etkiler ve bu da ağrı algısını arttırır. Bu durum, kişinin eklem ağrılarını daha belirgin hissetmesine neden olur.”
8- BESLENME ŞEKLİ EKLEMLERİ ETKİLEMEZ
İnflamasyon, genellikle eklem ağrısı ve sertliğinin bir nedenidir. Bu yüzden iltihabı azaltan bir diyet uygulanması yardımcı olabilir. Çok fazla kırmızı et, işlenmiş gıda ve şekerden kaçınmak ve diyetin omega-3 yağ asitleri ve vitamin bakımından zengin olması işe yarayabilir.
Op. Dr. Alperen Korucu, beslenmenin eklem sağlığını etkilediğini, sağlıklı bir beslenme düzeni eklem sağlığını destekleyebilirken, dengesiz veya sağlıksız bir beslenme düzeninin eklem sorunlarını artırabileceğini ifade etti ve bu gerekli besinleri listeledi:
Omega-3 yağ asitleri: Omega-3 yağ asitleri, özellikle balık yağı, keten tohumu ve ceviz gibi kaynaklardan alınanlar, eklem iltihabını azaltmaya ve eklem sağlığını destekler.
Antioksidanlar: Antioksidanlar, vücuttaki serbest radikallerle savaşarak iltihaplanmayı azaltabilir ve eklem sağlığını korur. Renkli sebzeler, meyveler, yeşil çay ve baharatlar gibi antioksidanlar bakımından zengin gıdalar tüketmek önemlidir.
Kalsiyum ve D vitamini: Kalsiyum ve D vitamini, kemik ve eklem sağlığı için son derece önemlidir. Süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler ve balık gibi kalsiyum açısından zengin gıdaları tüketmek, kemik ve eklem sağlığına iyi gelir.
Magnezyum: Magnezyum, kemik mineral yoğunluğunu arttırır ve eklem sağlığına faydalıdır. Badem, fındık, ıspanak ve tam tahıllı gıdalar gibi magnezyum açısından zengin gıdaları tüketmek önemlidir.
Kafein ve alkol: Kafein ve alkol tüketiminin aşırı olması, eklem iltihabını arttırır ve eklem sağlığını olumsuz yönde etkiler.
Şeker ve işlenmiş gıdalar: Şeker ve işlenmiş gıdaların aşırı tüketimi, iltihaplanmayı yükseltir ve eklem sağlığına zararı vardır