Güncelleme Tarihi:
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de en fazla kullanılan sosyal platformların başında geliyor Instagram. Kiminin para kazandığı, kiminin ‘ünlü’ olduğu bu mecra bazıları için ise ekmek, su gibi temel bir ihtiyaca dönüşmüş durumda.
Bir genç kızın doğum gününü kutlayacağını ama Instagram'a erişim engeli getirildiği için paylaşım yapamayacağını ve bu nedenle çok üzgün olduğunu anlattığı video bu duruma en iyi örneklerden biriydi. Bir başka genç ise "Bana Instagram’ımı geri verin, Instagram benim için yemek içmek gibi bir şey" sözleriyle bu mecranın kendisi için hayati öneme sahip olduğunu ifade etti.
Bu örnekler fazlasıyla çoğaltılabilir. Biz de buradan hareket ettik, “Sizce insanlar keyif almak, mutlu olmak yerine Instagram'dan paylaşım yapabilmek için mi yaşıyorlar?” diye sorduk ve birbirinden farklı cevaplar aldık.
PAYLAŞMADAN YAŞAMAK NASIL BİR ŞEY BİLMİYORUM Kİ!
Beren K. (23)
23 yaşındayım ben kendimi bildim bileli Instagram kullanıyorum, hem de aktif şekilde kullanıyorum. Her gün mutlaka birkaç story paylaşır, haftada bir kez de post atarım. Post atacak fotoğrafım yoksa hemen harekete geçerim. Ancak genelde paylaşacağım fotoğrafları stok yaptığım için bu sorun olmaz. Şimdilik istediğim kadar çok takipçim yok ama bunun olması için uğraşıyorum. Instagram’da olmayı, paylaşım yapmayı, insanlardan geri bildirimler almayı seviyorum. Ve evet Instagram'a erişim engeli geldiğinde kendimi boşlukta hissettim ve hâlâ da hissediyorum. Spora gidiyorum story atamıyorum, arkadaşlarımla görüşüyorum paylaşamıyorum. Şimdi diyeceksiniz ki “Paylaşmasan ne olacak?” İşte oluyor bir şeyler… Ben sosyal medyada paylaşmadan yaşamak nasıl bir şey bilmiyorum ki! Eleştirenler olsa da bu paylaşma durumunu seviyorum. Şu anda ise gerçekten elim kolum bağlanmış gibi hissediyorum…
Çoğu insan anı yaşamaktan veya andan keyif almaktan ziyade yaptıklarını diğer arkadaşlarına ve tanıdıklarına göstermek için yaşıyorlar. Böylece toplumsal onay alarak benlik bütünlüklerini korumaya çalışıyorlar. İnsan, sosyal bir canlı. Doğduğumuzdan itibaren sosyal kabul alabilmek bizim için önemli bir konu. Ergenlik döneminde başlayan akran onayı alma çabası çoğu insanda ömür boyu devam edebiliyor. Sosyal medyada beğeni kültürü ve metrik değerlendirmeler insanların bu onayı almaları konusunda devamlı motivasyon yaratıyor. Geçmişte benzer bir konu insanların yedikleri yemeği sosyal medyada paylaşma alışkanlıklarında da söz konusu olmuştu. Dönem dönem bu tartışmaların alevlenmesine sebep olan gelişmeler yaşanabiliyor. Instagram’da yapılan bir aktivitenin paylaşılması insanlarda alışkanlık haline geldikten sonra bu aktiviteye eşlik eden bu paylaşım durumu ortadan kalkınca ister istemez insanlar afallayarak bir yoksunluğunu hissedebiliyorlar. Instagram gibi platformlar, sürekli bir onay arayışına neden olur ve bu onaylar eksik olduğunda bireyler kendilerini değersiz hissedebilirler.
Uzman Klinik Psikolog Berkay AteşKAPANDIĞINDAN BERİ TELEFONU DAHA AZ KULLANIR OLDUM
Berkan L. (34)
Sosyal medyada hesaplarım var fakat sıklıkla paylaşım yaptığım söylenemez. Ben daha çok kim ne paylaşmış, dünyada neler olmuş, haber hesapları neler paylaşmış, arkadaşlarım ne yapmış gibi şeyler için kullanıyorum sosyal medyayı. Aynı şekilde Instagram’ı da öyle. Sıklıkla paylaşım yapmasam da sürekli sosyal medyada geziyorum. Böyle olunca da telefon elimde bayağı uzun zaman geçiriyorum. İlginç bir şekilde Instagram kapanınca telefonla daha az zaman geçirdiğimi fark ettim. Meğer boşluk buldukça ilk yaptığım ilk şey telefonu alıp önce Instagram ardından da X’e bakmakmış. Şimdi sadece X’e baksam da Instagram’da olduğu kadar fazla zaman harcamıyorum. Bu erişim engeli, zamanımı nasıl boşa harcadığımı anlamamı sağladı diyebilirim. Instagram ben de dahil çok sayıda insan için hayatımızın önemli bir rutini olmuş durumda. Böyle bir rutin ne kadar sağlıklı emin olamıyorum.
TATİL PLANIMI ERTELEDİM
Nur D. (26)
Instagram paylaşım sevdam yüzünden sosyal çevremde çokça eleştiriye maruz kalıyorum. Ama umurumda değil. Ben burada yaşıyorum ve bu beni mutlu ediyor. Görünür olmak, insanların beni takip etmesi, paylaşımlarıma yorumlar yapılması kendimi güçlü hissettiriyor. 10 Ağustos’ta tatile gidecektim, onu bile erteledim. Instagram’dan tatil fotoğrafları paylaşamadığım zaman gitmemin bir anlamı yok bana göre. Bu düşüncemi de eleştiren hatta dalga geçenler var. Tamam siz paylaşım yapmadan devam edin hayatınıza, ben etmek istemiyorum. Ben keyif aldığım anları paylaşmadan tam anlamıyla o anı yaşamış gibi hissedemiyorum.
Instagram’dan paylaşım yapmak anı yaşamaktan daha önemli hale geldi. Demek bazı insanlar kendi iç huzur ve keyfine derinden ve nitelikli bir yatırım yapmak yerine, dışarıdaki insanlara yarattıkları algıya önem veriyorlar. Yaratılan algı, insanın kendisiyle veya yakın çevresindekilerle geçirilen zamanın kalitesinden önemli hale geldi. Bu da tatillere dahi daha derin bir anlamdansa daha yüzeysel bir anlam yüklememiz sonucunu doğuruyor. Oysaki tatil hepimiz için hayati bir ihtiyaç. İnsanlar, sosyal medyada paylaşmadıkları anıları daha az değerli görme eğiliminde. Bu durum, tatil gibi özel anlarda daha belirgin hale geliyor. Tatil planlarının Instagram’da paylaşım yapma imkanının olmaması nedeniyle ertelenmesi, bireylerin deneyimlerini dış onaylarla anlamlandırma ihtiyacını gösterir. Tatiller ve özel anlar, esasen kişisel keyif ve deneyim için yapılmalıdır. Bu deneyimleri sadece paylaşım amacıyla yaşamak, onların özünden sapmak anlamına gelir.
Uzman Klinik Psikolog Berkay AteşKIZIMIN PSİKOLOJİSİ BOZULDU, ŞAŞKINLIK İÇİNDEYİM
Esma H. (47)
19 yaşındaki kızım tıpkı diğer pek çok yaşıtı gibi maalesef sosyal medya bağımlısı. Gün içinde en fazla yaptığı şey Instagram ana sayfasını yenilemek, story ve postlara bakmak. Instagram’ın kapatıldığı gün verdiği tepkiyi görseniz gözlerine inanamazdınız. Çünkü ben de inanamadım. Çok sinirlendi, üzüldü, ağladı, “Ben şimdi ne yapacağım?” diye endişelenmeye başladı. Kızımın sosyal medyayı çok sevdiğini hatta bağımlılık derecesinde olduğunun elbette farkındaydım. Telefondan uzaklaşması için babasıyla beraber etkinlikler düzenliyor, onu meşgul edecek aile gezileri organize ediyoruz. Fakat kızımız gezilerde de sürekli story atıyor. Bu alışkanlığını normale indirmek için onu zorlamadan, baskılamadan yaklaşmaya çalışıyoruz. Fakat Instagram kapandığında kızımın psikolojisinin bozulabileceğini ben bile tahmin etmemiştim. Resmen hayatında büyük bir kayıp yaşamış gibi üzülüyor. Sanırım profesyonel bir destek almanın zamanı geldi.
* * * * *
KAÇAN TREN PSİKOLOJİSİ!
İnsanların Instagram’ı temel bir ihtiyaç olarak görmeleri konusunu yorumlayan Berkay Ateş, “Sosyal medyada aktif olmak, o mecralarda bulunmamanın getirebileceği kaçan tren psikolojisi veya orijinal ismiyle FOMO’dan uzak durmalarına sebep oluyor” dedi ve ekledi:
“FOMO, yani Fear of Missing Out, insanların bir şeylerden geri kalması hissine verilen isim ve bir fenomen. İnsanlar, toplumdan ve akıştan geri kalmamak adına da devamlı kendilerini canlı tutmaya ve bu toplumsal dinamiğin içerisinde varlıklarını ispatlamaya ve sürdürmeye çalışıyorlar. Yapılan akımlarda yer almak veya bir gönderi paylaşmak, insanların yaratılan ortak değerlerin içerisinde yer alması ve kendi değerini de yaratması anlamı taşıyor. Yani bu konu birçok açıdan psikolojik olarak değerlendirilebilecek ve derinlemesine analizler yapılabilecek bir konu.”
Instagram'ın hayatımızın bu kadar merkezine yerleşmiş olması konusunun psikolojik yönünü detaylandıran Ateş şunları söyledi:
-- Çoğumuzun dikkatini çekmiştir, gerçek hayatta sosyal ilişkiler kurarken çevremizde olup biteni ve çevremizdeki ete kemiğe bürünmüş gerçek arkadaşlarımızı, ailemizi, eşimizi dostlarımızı, sanki telefonda o kırmızı dairenin içinde profil resmi görünen ve bize daha uzak mesafede olan insanlar için ihmal ediyoruz. Sanki birileri telefon ekranının içinde bulunduğu zaman çevremizdeki gerçek insanlardan daha önemli hale geliyor. Bu durum maalesef çok üzücü. Çevremizdeki olan bitenin kıymetini daha çok bilmemiz gerekiyor.
TATİLLER ANDA KALABİLMEK İÇİN ÖNEMLİ FIRSAT
-- Mindfulness gibi meditatif öğretiler an’a odaklanmanın iyileştiriciliğini ispatlar. Tatiller de an’a gelebilmek, stresten uzaklaşabilmek, dinlenebilmek ve bulunduğumuz yerde tüm duyu organlarımızla bulunabilmek için muhteşem fırsatlardır. Ruhumuzu, bedenimizi dinginleştirmek için, huzurlu olabilmek için bulunmaz fırsatlardır. Sosyal medya ise zihnimizi an’dan uzaklaştırıp olmadığımız yerlere, olmadığımız kişilerin ve ortamların içine götürür. Hiç kullanılmamalı diye bir durum elbette söz konusu olamaz fakat her şeyde olduğu gibi bu konuda da dengeli olmak ve dozunda kullanım yapmak önemli.
SOSYAL MEDYA SAHTE GERÇEKLİK YARATIR
-- Sosyal medyanın, kişisel ifade ve sosyal bağlantılar kurma açısından büyük avantajlar sunduğunu ancak aynı zamanda bireylerin psikolojik durumlarını da derinden etkilediğini sıkça belirtiyorum. Sosyal medya, bireylerin kendilerini ifade etmelerine olanak tanır ve geniş bir kitleye ulaşmalarını sağlar. Ancak, bu platformlar aynı zamanda bir tür sahte gerçeklik yaratır. İnsanlar, kendilerini sürekli olarak başkalarıyla karşılaştırır ve bu da yetersizlik duygusuna neden olabilir.
-- Sonuç olarak, sosyal medyanın hayatımızdaki yerini dengede tutmak, anı yaşamak ve dış onaylara bağımlı olmadan kendimizle barışık olmak, daha sağlıklı ve tatmin edici bir yaşam sürdürmemiz için gereklidir. Sosyal medya kullanımını bilinçli ve dengeli bir şekilde yönetmek, gerçek mutluluğu ve tatmini bulmamız açısından kritik bir adımdır.