Güncelleme Tarihi:
Birlikte müzik yaptığı grubun üyelerinin çoğu 90'lı yıllarda "hızlı yaşa genç öl" felsefesini benimsemişti. Ancak grubun gitaristi Valter Longo, arkadaşlarından biraz farklıydı. O kafayı eğlenmeye değil uzun yaşamaya takmıştı. Nitekim, birkaç yıl sonra gitarını bir kenara bırakıp biyokimya kariyerine odaklanacaktı.
Yaklaşık 30 yıldır uzun ömür üzerine çalışmalar yürüten Longo, özellikle ülkesi İtalya'daki insanların beslenme alışkanlıkları üzerine çalışıyor.
Bugün bir gerontoloji profesörü olan Dr. Longo, South California Üniversitesi Uzun Ömür Enstitüsü'nün direktörü. Aynı zamanda Milano'da bir kanser enstitüsünün de yöneticisi olan 56 yaşındaki Dr. Longo, "Yaşlanma üzerine çalışmak için İtalya harika bir yer" dedi.
Gerçekten de İtalya, dünyada yaş ortalamasının en yüksek olduğu ülkelerden biri. Üstelik ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşayan, 100 yaşını aşmış pek çok kişi bulunuyor. Bu özellikleriyle İtalya, gençlik pınarının peşinde koşan araştırmacıların ilgisini çekiyor.
Uzun yaşamanın sırlarıyla ilgili çalışmalar henüz oldukça yeni. Bu nedenle hangi yolun etkili olduğuna dair birçok farklı teori bulunuyor. Dr. Longo, Hafif İtalyan olarak bilinen modelin önde gelen savunucularından.
1990 yılında dünyada 100 yaşına ulaşan insan sayısı 92.000'di. 2015 yılında bu sayı 450.000'in üzerine çıktı. Birleşmiş Milletler Nüfus Dairesi verilerine göre 2021 itibariyle dünya genelinde 100 yaşın üzerindeki insan sayısı 620.000'i aştı. 2030 yılına kadar asırlık insanların sayısının 1.000.000'u geçeceği tahmin ediliyor.
16 YAŞINDAYKEN BİR TUHAFLIK FARK ETTİ
Aslına bakılırsa Dr. Longo, çok genç yaştan beri yaşlanmanın gizemlerine kafa yoruyor.
Cenova'nın kuzeydoğu kıyısında büyüyen Longo, her yıl yaz tatillerinde aile büyüklerini ziyaret için Kalabriya'ya gidiyordu. Bir yaz tatilinde 70'lerinin ortalarındaki dedesinin ölümüne şahit olan Dr. Longo, "Muhtemelen çok önlenebilir bir şeydi" dedi.
Dr. Longo 16 yaşındayken akrabalarının yanına ABD'nin Chicago eyaletine taşındı. Burada tuhaf bir şey fark etti. Orta yaşlı akrabaları bol miktarda işlenmiş et ve şekerli içecekten oluşan "Chicago diyeti" ile besleniyordu ve Kalabriya'daki akrabalarında hiç görmediği diyabet, kardiyovasküler hastalıklar gibi sorunlarla mücadele ediyordu.
Bu dönemde çeşitli gece kulüplerinde gitar çalan Dr. Longo, North Texas Üniversitesi'nin caz gitarı programına kabul aldı. Teksas'tayken daha da kötü beslenmeye başlayan Dr. Longo, bir süre sonra müzik eğitimini yarıda bırakarak asıl tutkusu olan yaşlanmaya odaklandı.
Los Angeles'ta bulunan California Üniversitesi'nde biyokimya doktorasını tamamladıktan sonra South California Üniversitesi'nde yaşlanmanın nörobiyolojisi üzerine uzmanlaştı.
BAKLİYATLAR VE BALIK
Başlangıçta meslektaşlarından gelen tepkilere göğüs germek zorunda kalsa da zamanla beslenmenin yaşlanmayı tersine çevirmekteki etkileri konusunda öncü uzmanlardan biri haline gelen Dr. Longo, 10 yıl kadar önce Cenova'da yaşayan ve yaşlanmakta olan ebeveynlerine daha yakın olmak için Milano'da bulunan IFOM Onkoloji Enstitüsü'nde de çalışmaya başladı.
Cenova çevresinde yaşayanların balık ağırlıklı beslenme modelinin ve Kalabriyalıların bakliyat tüketiminin kendisine ilham verdiğini belirten Dr. Longo, İtalya'nın bir yaşlanma laboratuvarı gibi olduğunu belirterek, "Genler ve beslenme; inanılmaz..." ifadelerini kullandı.
Öte yandan Dr. Longo, işlenmiş etler, lazanya, kızarmış sebzeler gibi ürünlerden oluşan modern İtalyan diyetinin, pek çok hastalığın sebebi olduğunu da ortaya koydu.
YALANCI ORUÇLA YAŞLANMA HASTALIKLARI ÖNLENEBİLİR Mİ?
Dr. Longo, yaşlanmayı düzenleyen genlerin tespitinin yanı sıra bitkiler ve kuru yemişlere odaklı bir beslenme modeli benimsiyor. Gıda takviyeleri ve karalahana krakerleriyle desteklenen bu beslenme modeli orucu taklit ediyor. Bu sayede hücreler zararlı yüklerinden kurtulup gençleşebiliyor. Kendi geliştirdiği ürünlerin patentini alıp piyasaya süren Dr. Longo aynı zamanda çok satan "The Longevity Diet" kitabının yazarı ve oruç modeli beslenmenin öncülerinden kabul ediliyor.
Dr. Longo geçtiğimiz ay Nature dergisinde yayımlanan makalesinde, atalarının yaşadığı Kalabriya da dahil pek çok coğrafyadan yüzlerce yaşlı kişinin katıldığı klinik denemelerin sonuçlarına yer verdi. Araştırma özetle, Dr. Longo'nun geliştirdiği "yalancı oruç" yaklaşımının biyolojik yaşı azaltıp yaşlanmayla ilişkili hastalıkları bertaraf edebileceğini ifade ediyordu.
Dr. Longo'nun kurucusu olduğu Milano merkezli vakıf, kanser hastaları için özel diyetler hazırlamanın yanı sıra İtalya'daki şirketlere ve okullara danışmanlık yapıyor. Burada amaç günümüzde İtalyanların çoğunun bihaber olduğu Akdeniz diyetini yeniden yaygınlaştırmak.
İnsanların daha uzun yaşadığı, 100 yaşına ulaşanların sayısının daha fazla olduğu yerler "mavi bölgeler" olarak adlandırılıyor. Mavi bölgeler listesinde İtalya'nın Sardinya Adası, Yunanistan'ın İkaria Adası, Kosta Rika'daki Nicoya Yarımadası, ABD California'dan Loma Linda ve Japonya'nın Okinava Adası yer alıyor. Bu bölgeleri inceleyen uzmanlar, uzun yaşayan insanların güçlü ilişkiler sürdürdüğünü, aileleri ve yakın çevreleri ile güvene dayalı iletişim kurduklarını tespit etti.
GERÇEK AKDENİZ DİYETİ UNUTULDU
Dr. Longo, The New York Times'a yaptığı açıklamada, "İtalya'da neredeyse hiç kimse Akdeniz diyetiyle beslenmiyor" dedi. Özellikle ülkenin güneyindeki çocukların çoğunun obez olduğuna dikkat çeken Dr. Longo, pizza, makarna, protein, patates ve ekmek ağırlıklı beslenmenin yaygınlaştığını söyledi.
Dr. Longo'nun vakfında görev yapan beslenme uzmanı Dr. Romina Cervigni, önerdikleri beslenme odelinde nohut, fasulye gibi atalık baklagillerin önemli yer tuttuğunu belirterek, "Akdeniz diyetinin orijinal haline çok benziyor, şu anki haline değil" dedi.
Dr. Longo'nun teorisine göre, İtalya'nın küçük kasabalarında yaşayan ve birçoğu birbiriyle akraba olan yaşlılar bir uzun ömür genomuna sahip. Dahası İtalya'nın savaş ve kıtlık yıllarını görmüş olan bu yaşlıların, hayatlarının erken dönemlerindeki beslenme düzenleri de bunda etkili olmuş olabilir.
Gençlikte açlıkla sınanmış ve eski moda Akdeniz diyetiyle beslenmiş bu kişilerin, savaş sonrası dönemin güçlü ekonomisinde proteinler ve yağlarla beslenip modern ilaçlarla tedavi olduklarından sağlıklı yaşlanıp uzun bir ömür sürüyor olması muhtemel.
Ancak Dr. Longo bunun, "bir daha asla görmeyeceğiniz tarihsel bir tesadüf" de olabileceğini belirtti.
"120, 130 YAŞIMA KADAR YAŞAMAK İSTİYORUM"
Misyonunun gençliği ve sağlığı uzatmak olduğunu vurgulayan Dr. Longo, bu hedefin sonucunda dünyanın zenginlerin asırlarca yaşayabildiği, çocuk sahibi olmaya sınırlamalar getirilmiş korkutucu bir yer haline gelebileceğini vurguladı.
Dr. Longo'ya göre daha kısa vadeli bir senaryo ise dünya nüfusunun iki gruba ayrılması. İlk gruptakiler bugün olduğu gibi 80'li yaşlarına kadar yaşayıp, yaşlılık hastalıklarıyla mücadele edecek. İkinci gruptakiler ise oruç benzeri diyetler ve bilimsel gelişmeler sayesinde gayet sağlıklı bir biçimde 100 hatta 110 yaşını görecek.
Dr. Longo başkalarına verdiği beslenme tavsiyelerini kendisinin de uyguladığını ve bu sayede ikinci grupta olmayı umduğunu ifade ederek, "120, 130 yaşıma kadar yaşamak istiyorum. İnsan paranoyak oluyor çünkü herkes, 'Tabii ki en az 100'e kadar yaşaman lazım' diyor. 100 yaşına kadar yaşamanın ne kadar zor olduğunu fark etmiyorsunuz" dedi.
The New York Times'ın "To Live Past 100, Mangia a Lot Less: Italian Expert’s Ideas on Aging" başlıklı haberinden derlenmiştir.