Açık Kapı Sosyal Sorumluluk Derneği 2008’de başlattığı Koruyucu Ruh Sağlığı Programıyla Bahçelievler çocuk Yuvası’ndaki 1000 çocuğun hayatını değiştirdi. 0-6 ve 6-12 arasındaki çocukların geçmiş hayatlarının geleceklerini etkilememesi için onlara ruh sağlığı eğitimi verdi. Tedaviye değil, sorunu önlemeye yönelik çalıştı. Şimdi bu programı tüm Türkiye’ye yaymaya hazırlanıyor.
Yıl 2004. Cemiyet hayatından tanıdığımız birbiriyle dost 12 kadın, çocuklar için bir şeyler yapmak istedi. Yeni yıl yaklaşırken, ilk akla geleni yapıp bilinçsizce Bahçelievler Çocuk Yuvası’na hediyeler götürdüler. Yuvadan ayrıldıklarında hiç de mutlu değillerdi. Bu işin böyle yapılmayacağı, faydalı olabilmek için daha organize, derli toplu hareket etmek gerektiği kararına vardılar. 2005’te bir dernek kurabilmek için yeter sayı (15 kişi) bir araya geldi. Açık Kapı Sosyal Sorumluluk Derneği kuruldu. Bahçelievler Çocuk Yuvası ile görüşmelerin ardından ilk ihtiyacın bir rehabilitasyon merkezi olduğunu öğrendiler. Bunun için bir yardım gecesi düzenlediler. Topladıkları parayla Emre Arolat’ın projesini çizdiği rehabilitasyon binasının yapımına başlandı. Yapımı iki yıl sürdü. Bir taraftan inşaat devam ederken diğer taraftan para topladılar. Çünkü etraflarında onlara inanan, “biz ne yapabiliriz” diye soranların sayısı çoktu. Gelen parayı farklı sosyal sorumluluk projeleri için harcadılar. Cerrahpaşa’nın yeni doğan bölümündeki kuvözlerini yenilediler mesela. Acil ameliyat olması gerekenlerin yardımlarına koştular, sayısız işitme cihazı aldılar. 2008’de “daha organize davranmalıyız, tek bir konuya odaklanmalıyız” kararıyla Bahçelievler Şeyh Zayed Çocuk Yuvası içerisinde 0-6 yaş çocuklar için inşa edilen bakım ve rehabilitasyon merkezinde, ana proje olan Koruyucu Ruh Sağlığı Programı’nı başlattılar.
KORUYUCU RUH SAĞLIĞI NEDİR
Bu programla kimsesiz ve yardıma muhtaç çocukların psikiyatr ve psikologlar eşliğinde fiziksel, ruhsal gelişimlerini tamamlamalarına yardımcı olunuyor. Geçmişte yaşanan olumsuzlukların çocukların geleceğine set çekmemesi sağlanıyor. Çocuk yuvalarında bulunan koruma altındaki çocuklar pek çok olumsuz deneyimle karşılaşabiliyor çünkü. Kiminin annesi yok kiminin babası, kiminin her ikisi de... Kiminin var ama babası annesine bıçak çekmiş, ailede şiddet almış başını gitmiş. Travmatik olayların hepsi birbiri ardına yaşanmış. Yetersiz bakım koşulları, ekonomik nedenler ya da kötü muamele riskinin yanı sıra hepsi küçük yaşta ailelerinden ayrı ortak bir yaşam alanında hayatta kalmaya çalışıyorlar. Çocukları sağlıklı bir geleceğe hazırlayabilmek için, öncelikle geçmişlerinden gelen olumsuz ruhsal altyapının ortadan kaldırılması gerek. Bu doğrultuda en önemli adımlardan biri, farklı ruhsal çalışma modellerinin birlikte kullanıldığı doğru metotları belirleyerek çocuklara uygulayabilmek. Tüm bu çalışmalar Koruyucu Ruh Sağlığı Programı kapsamında uzman psikolog ve psikiyatristler tarafından yürütülüyor. Açık Kapı Sosyal Sorumluluk Derneği, son dönemlerde büyük bir ivme kazanan bu projeyi Türkiye geneline yayabilmek ve daha fazla çocuğu Koruyucu Ruh Sağlığı Programı’na dahil edebilmek istiyor.
SEN ÇOCUKKEN DOSYALARI
Bu amaçla projenin devamı olarak çok etkileyici bir şey daha yapmışlar. İsmi ‘Sen Çocukken Dosyaları’. Her çocuğun var ve bunlar özel defterler. O çocuk hakkında her şey yazılı. Sabah 08.00’den akşam yatana kadar onlarla bir arada kalan psikologları yazıyor. Sen çocukken diye başlıyor, 13 aylıkken yürüdün, en sevdiğin yemek köfteydi, uykuyla aran pek yoktu, sık sık bademciklerin şişerdi diye devam ediyor. Yani çocukların geçmişi kayıt altına alıyor. Ne kadar güzel değil mi? Onlara çocukluklarını anlatacak kimse olmadığı için ne kadar önemli değil mi? Malum, bu çocukların bazıları sık sık kurum değiştirebiliyor. Bu defterler o zaman yanına veriliyor. Çocukların dosyalarının içeriği tamamen gizli. Psikologlar biliyor bir tek. Çünkü bu çocukların da bir özel hayatı var. Saygı duyulması gerekiyor. Projenin sonuçlarına gelirsek... Çok çok iyi! Yüz üzerinden 90! Dr. Saltuk Dönmez “Çocuklarla çalışmanın en iyi tarafı karşılığını hemen almak” diyor. Kriz geçiren, camdan, balkondan atlayanların sayısı çok azalmış. Eskiden haftada bir bu tip olaylar olurken, son üç yıldır bir-iki kez olmuş. İlaç kullanımı yok denecek kadar aza inmiş. Hal böyle olunca çocukların okul başarıları da artmış. Sınıfın istenmeyen çocuğu olmaktan çıkmışlar.
TEDAVİ DEĞİL ÖNLEYİCİ PROGRAM
2004’den beri Koruyucu Ruh Sağlığı Projesi üzerine çalışan, 2008’de yolları Açık Kapı ile kesişen çocuk ve ergen ruh sağlığı hastalıkları uzmanı Dr. Saltuk Dönmez projenin önemini anlatıyor: “Türkiye’deki sistem, hastalıkları tedavi etmek üstüne geliştirilmiş. Önleyici hiçbir çalışma yok. Bizim hedefimiz çocukların ruh sağlığı bozulmadan önlemek. Bu projeyi Türkiye’deki bütün çocuk yuvalarına hatta evlere bile sokmak en büyük amacımız. 2004’ten beri ciddi bir altyapı oluşturduk. Açık Kapı büyük bir açığı giderdi. İstanbul’da devletin tahsis ettiği tüm yuvalarla ilgilenen toplam yedi psikolog varken, dernek sadece Bahçelievler için beş tane ruh sağlığı alanında çalışan personel istihdam ediyor. Ve bu insanlar yuva müdürü, çocuk hastalıkları uzmanları, müdür yardımcıları, sosyal hizmet uzmanları, öğretmen ve hemşirelerle uyum içinde çalışıyor. Amacımız yuvayı çocuklar için normalleştirmek. Grup halinde yaşamayı çekilir kılmak. Orada yaşamanın verdiği ağırlığı atmalarını sağlamak. Birebir ilgilenmek, önemli ve değerli olduklarını hissettirmek.”
ARKASI GELMELİ
Ruh Sağlığı Koruma Projesi başlangıçta 0-6 yaşla sınırlıydı. Ama uzun süredir 0-12 yaşa çıktı. Hedef 18’e kadar yükseltmek. Ergenlikte de çocukların ruh sağlığını korumak gerek öyle değil mi? Daha büyük hedefsa bu projeyi tüm Türkiye’ye yaymak. Evet, Türkiye’nin en büyük yuvasında böylesine bir projeyi başarıyla uygulamak. Yaklaşık 1000 çocuğunun hayatına pozitif anlamda değmiş olmak çok önemli ama arkası gelmeli. Açık Kapı Derneği ilk olarak Fatih Çocuk Yuvası’na girmeyi planlıyor. Ardından 10 pilot il seçilecek ve yuvalarla işbirliği yapılacak. Bu noktada gidilen yuvanın derneği istemesi, inanması, güvenmesi ve koordineli bir şekilde çalışması gerekiyor. Şeffaf çalışma ortamına izin vermeliler. Karşılıklı iyi niyet ve özveri şart. Herkes taşın altına elini sokmalı ki, proje tıpkı Bahçelievler’deki gibi başarılı olsun.
HAYATLARINA DOZER GİBİ GİRMEYİN
Siz çocuğunuzun her Allah’ın günü acıma duygusuyla iç içe geçmiş bir sevgiyle karşılaşmasını ister misiniz? Yuvadaki yöneticiler de istemiyor artık. Çünkü yuvayı tıpkı evlerimiz gibi normalleştirme çalışıyor. Bir arada aile oldukları fikrine çocukları inandırıyorlar. Bu yüzden çocuk esirgeme yuvalarına hediye götürmek, çocukların hayatına bir dozer gibi girip çıkmak yerine, Açık Kapı Derneği gibi derneklere güvenmek ve yardımcı olmak gerekiyor.