’Absent’ çıldırtır mı...

Şehirde bir süredir bazı kulüplerde el altından ’absent’ (absinthe) servisi yapıldığı, başta Deniz Akkaya olmak üzere bazı ünlü ve sosyetiklerin bu ’delirtici içkiyi’ kullandığı söylentileri üzerine bir ’absent’ yazısı yazmaya karar vermiştim.

Pazar günü Akşam’ın Brunch ekinde sevgili Gülenay Börekçi’nin yazısını görünce, ondaki bilgilerle bendekileri birleştireyim dedim.

Absent, ikinci kadehten sonra halüsinasyon gördüren, son derece sert, acı ve yüksek alkollü bir içki.

Bardakları, servis şekli, geçmişte ünlü ressam ve yazarların favori içkisi olması nedeniyle kendine ait bir kültürü var.

Van Gogh’un bile absent kullandıktan sonra kulağını kestiği söylenir.

Çünkü Van Gogh’un sıkı bir absent içicisi olduğu biliniyor.

Sadece o da değil; Oscar Wilde, Picasso, Budalaire, Hemingway, Henri de Toulouse-Lautrec, Rimbaud da absent tutkunu.

Picasso’nun 1901’de yaptığı "Absinth Drinker" adlı tabloyu görünce, absent kullanan diğer ünlü ressamların bu konuyu ele alıp almadığını merak ettim.

Almazlar mı?..

Hepsinin neredeyse aynı isimli bir tablosu var.

Karakterler uçmuş, hepsinin önünde yeşil bir kadeh, bohem bir hayatı resmetmişler.

Edouard Manet 1859’da, Edgar Degas 1876’da, Henri de Toulouse-Lautrec 1887’de tablolarına absent içicilerini aktarmışlar.

Vincent van Gogh, Still Life with Absinthe (1887); Albert Maignan, The Green Muse (1895) adlı tablolarında aynı konuyu ele almışlar.

Picasso’nun 1901-1914 arasında yaptığı altı tablo var.

Edebiyatta da benzer etkileri olan ’absent’in bu kültüründen bizim gizli içicilerin haberi olduğunu sanmıyorum.

Son yıllarda inceltilerek daha içilebilir hale getirilen modern ’absent’lerin pek çok ülkede satışı serbest.

Türkiye’de ise yasak.

Klasik absent’in ’bohemia usulü’ denilen içişi de bir ritüel.

Sayfada gördüğünüz özel çay kaşıkları üzerine iki kesme şeker konuluyor ve üzerine ’absent’ dökülüyor.

Absent bardağa akarken, ıslanan şekerler ateşe veriliyor.

Karemelize olana kadar yanan şekerler daha sonra absent içinde karıştırılarak eritiliyor.

Üzerine soğuk su eklenip servis yapılıyor.

Şimdi bazıları çıkıp bu yazının okuru ’absent’ içmeye özendirdiğini söyleyecektir.

Ne var ki, 19’uncu yüzyıldan kalma bu yöntem artık kullanılmıyor...

Nouvelle Orleans gibi modern ’absent’ markaları ise hálá diğer içkilerden daha sert ama artık halüsinasyon gördürmüyor.


Pablo Picasso. The Absinth Drinker. 1901.

Kornalı protesto

Son dönemde sürekli artan benzin fiyatları için mail listelerinde protesto çağrıları yapılıyor.

Kontak kapayalım önerisinde bulunanlar, imza toplayalım diyenler, dörtlü flaşörleri yakmayı önerenler...

İçlerinde en korkuncu ise kontağı kapatıp korna çalmak fikri.

Star Haber’in başındaki Erdoğan Aktaş da, Posta’daki köşesinde bu ’korkunç’ öneriyi destekledi geçenlerde.

"Dörtlü flaşörleri yakıp, kornalara basarak protesto edelim benzin zamlarını" dedi...

Peki ya gürültü kirliliği ne olacak?

Zamlara demokratik yollardan tepki göstermek iyi güzel de, bunu yaparken başka insanları rahatsız etmemek de bir o kadar önemli değil mi...

Yaşlısı var, hastası var, uykuda çocuğu olan var, okulda öğrencisi var...

Binlerce aracın kornaya bastığında nasıl bir gürültü olacağının farkında mısın Erdoğan?..

National Pornographic

Üzerinde böyle bir yazı bulunan bir tişört gördüm.

Klasik National Geographic sarı çerçevesinin yanında gergedanlar çiftleşiyordu.

Daha sonra öğrendim ki aynı isimli Avustralyalı bir müzik grubu da varmış.

Grubun ismine bayıldım.

Tek bir albümleri var, internetten bir-iki şarkılarını dinledim.

Keşke isimleri kadar müzikleri de yaratıcı olsaydı...

Brezilya elendi farkında mısınız

Hadise’nin rol aldığı Gilette reklam filmi hálá ekranlarda dönüyor.Hadise soruyor; "Şampiyon kim olur". Genç yanıtlıyor; "Brezilya".

Bu tahminimizi de sms’le göndermemizi istiyor Hadise.

Pardon da kupada Brezilya mı kaldı?

Gilette de belli ki favori olarak Brezilya’yı görüyordu ama reklam filmini geri çekseler iyi olacak artık.

Stadlardaki ekranlar

Bu arada stadlardaki ekranların futbolcuların dikkatini ciddi şekilde dağıttığını düşünüyorum.

Futbolcuların kafaları sürekli havada, maç devam ederken dev ekranlardan pozisyon tekrarlarını izliyorlar.

Stadların çeşitli yerlerindeki ekranlara bakmaktan futbol oynamayı unutuyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları