ABD ve seçim atmosferi

WASHINGTON'un bugünlerde attığı adımları okurken seçimler gerçeğini akıldan hiç çıkarmamak gerekiyor.

Oğul Bush'a babasından miras kalan Cumhuriyetçilerin güçlü ismi Dick Cheney'in Avrupa seyahati de seçimlerle doğrudan ilintiliydi.

Demokratlar seçim kampanyalarında Cumhuriyetçileri, Irak savaşı sırasındaki tek taraflı politikalarıyla ülkeyi yalnızlığa götürmekle eleştiriyorlar. Bu yüzden son günlerdeki gelişmeleri Cumhuriyetçilerin, ittifaklarını yeniden sağlamlaştırma girişimleri çerçevesinde değerlendirmekte yarar var.

Başkan Bush'un Washington'da, önce Avrupa'daki en yakın müttefiki Polonya'nın, ertesi gün de Türkiye'nin liderlerini kabul etmesi ile Colin Powell'ın Gürcistan ve Rusya ziyaretlerini; aynı günlerde Dick Cheney'in önce Davos'ta, ardından da İtalya'da Avrupa'ya verdiği ‘‘dostluk mesajlarını’’ bu bağlamda değerlendiriyorum.

Böyle değerlendirince de, bu temaslarda, fazla ‘derin’lik aramaya gerek kalmıyor.

Örneğin Dick Cheney'in, ‘‘Bu seyahat çok yararlı olmuştur’’ derken ve ABD-Avrupa ilişkilerinin vazgeçilmez olduğunu vurgularken kullandığı güçlü ifade, temas ettiği isimlere bakıldığında havada kalıyordu. Cheney, Davos'ta kim varsa onlardan bazılarıyla -Polonya ve Pakistan gibi- görüşmüş ve İtalya'ya gitmişti. Chiraclar, Schröderler hatta Aznarlar bile yoktu programda.

Türkiye Başbakanı'nın bu kritik dönemde Washington'u ziyaretini de bu çerçevede değerlendirip abartmamak, aşırı beklentilere yol açmamakta yarar var.

Örneğin, ABD'nin Kıbrıs konusunda şimdiye kadar söylediğinin dışında ekstra bir şey söylemesini beklememek lazım.

Zaten, Washington Kıbrıs'ta işin içinde değil mi? ABD Temsilcisi Weston bu sürecin en aktif kişilerinden biri. Hatta, bu ‘‘girişkenlik’’ Denktaş tarafından görüşme isteğini geri çevirerek protesto bile edilmemiş miydi?

* *Ê*

BUSH Yönetimi, çıkar çatışmalarının şiddetlenmesi yüzünden Irak'ta kendi takvimini uygulayamama tehdidi ile karşı karşıya. İktidarın haziran ayında Irak halkına devri için gereken çalışmalar yapılamıyor.

Bir yıl önce bugünlerde, kimse gelmese de Irak'a tek başına gitmeye kararlı olduğunu, ittifak kavramına meydan okuyarak ortaya koyan Washington, bugün Irak'ta Birleşmiş Milletler'den yardım istiyor.

Savaşın meşru nedeni olarak ortaya konan kitle imha silahları ile ilgili kendilerinin atadığı David Key, beklenen yanıtı veremiyor. ‘‘Pentagon, yardımcı olarak verdiği askeri elemanları ayaklanmayı bastırmak için kullanma amacıyla benden alıyor, çalışmalarım aksıyor’’ gerekçesiyle istifa eden Key, ‘‘Kitle imha silahlarını bulamadığını’’ söylüyor.

Bütün bu gelişmeler Bush Yönetimi'nin daha fazla ve daha ciddi biçimde seçimlere odaklanmasına yol açıyor. Doğal değil mi?

Yoksa savaş öncesi, Saddam'ın kitle imha silahları yüzünden ABD için acil bir tehdit haline geldiğini savunanların başında yer almış olan Cheney, salı günü Avrupalı gazetecilere, ‘‘Evet kitle imha silahları konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var. Ama Saddam'ın tehlikeli olduğuna hálá inanıyorum. Yaptıklarımız doğruydu’’ der miydi? Konuşmasının büyük bir kısmını kendisinin ve Başkan Bush'un ‘‘haklılıklarını kanıtlamaya’’ ayırır mıydı?

* *Ê*

BAŞBAKAN'ın Washington'da karşılanışı, Mart tezkeresinin ardından ABD ile yaşanan kriz sırasında Türkiye'nin mahvolacağı kehanetinde bulunanların tahminlerini doğrulamıyor.

Ama bu buluşmayı, seçim ortamına girilmiş olmasını göz ardı ederek, büyük beklentilere yol açacak biçimde yorumlamak da ‘‘yine’’ gerçekleri yansıtmıyor.
Yazarın Tüm Yazıları