2007’yi Çanakkale örneğiyle aşabiliriz

ÇANAKKALE
AVRUPA Birliği ile ilişkiler donuyor mu, sürecek mi tartışmalarını yaparken geçen müzakerelere başlama kararından bu yana neler oluyor sorusunu kendimize sormakta yarar var.

Kıbrıs’ın süreci tıkayacağı, bu durumu dengeleyecek tek çarenin reformlara hız vermek olduğu defalarca yazıldı ve söylendi.

Bu uyarı hiç kaale alınmadı. Türkiye’nin çözüm bekleyen iç sorunlarına ciddi biçimde eğilinmedi. Halkın değişik kesimlerinin farklı talepleri geçiştirildi.

Oysa herkesi rahatlatacak uzlaşmaları bulmak siyasi liderliğin sorumluluğu değil miydi? Öyleydi ama hükümet bu yıldan itibaren seçim stresine girdiği için hiç bir şey yapmama dengesinde durmayı tercih etti.

301. maddedeki sıkıntıyı medya kuruluşları Avrupa Birliği’nden çok önce hükümetin dikkatine getirmedi mi? Getirdi. Ama, "uygulamaya bakacağız" cevabıyla yetinildi.

Reform rüzgarı yaratabilecek, bu adımları zorlayacak güçlü bir sosyal demokrat hareket olmaması da bizim, yani halkın açısından bir başka şanssızlıktı.

* * *

AVRUPA
Birliği ile ilişkiler, ilk faslın açıldığı 12 Haziran’dan beri zaten donmuş durumda.

Henüz pazarlıklar sürüyor ama Brüksel’deki 14-15 Aralık liderler zirvesinden çıkacak sonuç da bu durumu değiştirmeyecek.

Hatta Yunanistan, Rum kesimi ve bazı AB ülkeleri, komisyonun önerilerini daha da ağırlaştırmak için uğraşıyorlar.

Müzakereye açılmayacak maddelerin artırılması ya da Türkiye’ye "şu tarihe kadar limanlarını ve havaalanlarını Kıbrıs’a açmazsan bütün süreci askıya alacağız" diye ültimatom verilmesi isteniyor.

Artık şurası kesin. Kıbrıs konusunda Türkiye hiç bir adım atamaz. Atmayacak. Bu konuda kamuoyunda geniş bir görüşbirliği var. Ve Kıbrıs Rumları, Avrupa kartını kaybetmiş durumda. Fiilen çalışmayan bir Avrupa süreci kozuyla Türkiye’ye dayatma politikalarını sürdürmeleri mümkün değil.

Bu gerçeği fark edip Kıbrıs’ın geri adım atmasına da önümüzdeki yıl seçimlere hazırlanan Fransa, yeni Avrupa anayasası için kafasını toparlayıp öneri hazırlamaya çalışan Almanya gibi Avrupa’nın etkili ülkelerinin durumu müsait değil. Ayrıca Yunanistan’ın da gelecek yıl seçim dönemine gireceğini göz önüne alırsak 2007’de Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yapılacaklar daha şimdiden bir yıl ertelenmiş durumda.

* * *

2008’e kadar bizim için kendi sorunlarımıza, kendi çözümlerimizi üretmek için bir fırsat. Çanakkale’de olanlar buna iyi bir örnek.

Çanakkale, Türkiye’nin dünya tarihine damgasını vuran en önemli kentlerinden biri olmasına rağmen, en zor ulaşılan kenti durumunda. Sıcak denizleri soğuk denizlere bağlayan önemli bir boğazın kıyılarına sahip, Kuzey Ege’nin de en önemli limanlarından olmasına rağmen, Çanakkale ne denizcilikte, ne ticarette ne de turizmde kendi değerini kanıtlayabiliyor, buna uygun yeni değer üretebiliyordu.

Ama sorunlarına sahip çıkan sivil toplum örgütlerinin, iş adamlarının, üniversite ve yerel yöneticilerinin çabaları sayesinde Kepez’de yeni inşa edilen limandan dün İtalya’ya ilk roro gemisi kalktı.

Artık iç hatlarda Çanakkale’ye uçak seferleri başlıyor. Çanakkale dünyaya açılıyor, ulaşılır hale geliyor. Bu bir başlanıç, kent tarihinde önemli bir adım. Aynı zamanda bir örnek de.

Çağdaşlık kriterlerinin, kendi gücüne dayanarak ama geniş işbirlikleriyle yakalanacağını gösteren bir örnek.

2007 için bu örneği önümüze koymalıyız. Seçim havanında su dövmek yerine, kendimize çeki düzen vererek, sorunlara çözümlerimizi üreterek geçirebilirsek 2008’i beklemeye gerek kalmayabilir.
Yazarın Tüm Yazıları