175 rüyası

KIRK yıl düşünseniz, akla kolay gelecek gibi değil. Yeni anayasa manevrasına dönük kulis bilgisi rüya gibi. Şöyle:

Haberin Devamı

Diyelim ki, yeni anayasa taslağı üzerinde dört parti değil, ama AKP ile BDP uzlaşıyor ve bir taslak getiriyor. Taslağı tartışmaya açmadan, sadece Anayasa’nın 175. maddesinin değiştirilmesi için adım atılacak.

175. madde Anayasa’nın nasıl değişeceğini içeriyor. Değişiklik için 330 oy şart. 330 yoksa, değişiklik yok.

Değişiklik oyu 330 ile 367 arasında ise, referandum şart. 367’yi aşarsa, referandum şartı kalkıyor.

TEK DEĞİŞİKLİK

Kulisteki rüyaya göre:

AKP sadece 175. maddeyi değiştirmeyi öngörüyor, sadece 175’i değiştirerek, bütün bir Anayasa değişikliğini bu değişikliğe dayandırmayı planlıyor.

Nasıl değişecek? Anayasa’nın değişmesindeki katılığı ortadan kaldırarak, değişmesi için 330 değil de, normal bir yasa imiş gibi, 276 oya indirgeyerek. Ya da 330 ile sınırlayarak. Olacak iş değil.

HER ŞEYE TERS

Haberin Devamı

Böyle bir yol anayasa yapma sürecini dünya hukuk tarihinde görülmemiş bir sisteme indirgemektir ki, bunu hiçbir kurumun kabul etmesi mümkün değil. Siyasetin, ama asıl demokrasinin ve hukukun bütün geleneklerine aykırı.

Kaldı ki, böyle bir değişimi referanduma gitmeden gerçekleştirmek için 367 oy gerekli. Oysa, AKP ve BDP tam kadro böyle bir manevraya oy verse bile, 355’te kalıyor. Pratikte imkân dışı.

Ya da sadece 175’i değiştirmek için, tek maddelik referandum, “Bana bu Anayasa’yı değiştirmek için fırsat verin” referandumu. Anayasa’nın nasıl değişeceğini bilmeden, buna kimse oy vermez. Onun için “rüya”.

NEDEN BU LAFLAR

İmkânsızlık ortadayken, akıldışı yollar yine de piyasaya sürülüyor. Birilerinin gönlündeki anayasanın mutlaka gerçekleşmesi için.

Olmayacak duaya amin demenin harika örneği. Yine de, not düşmek için bu imkânsız rüyayı yazmak gereğini duyuyorum.

Darbe Komisyonu’nda 12 Mart

MADEM darbeleri araştırıyor, Balyoz davası tutukluları Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’na başvurarak, “Bizi dinleyin” diyor. Onlardan âlâ darbeci mi olur, haklarında mahkeme karar vermiş, iş Yargıtay’da, al sana darbeci, al ve dinle. Ne gezer, AKP ağırlıklı komisyon onları dinlemiyor.

Darbeleri Araştırma Komisyonu adı üstünde, darbeleri araştırmak üzere kuruluyor, ancak derdi 28 Şubat. 28 Şubat için pek çok kişiyi dinlerken, 12 Mart için yedi-sekiz kişiyi dinliyor. Balyozcuları bile dinlemiyor, daha ne olsun.

Bugün 12 Mart. 1971 darbesi üzerinden kırk iki yıl geçiyor. Darbeleri Araştırma Komisyonu öyle 28 Şubat odaklı ki, hazırlanan raporu Meclis Genel Kurulu’na gelmeden 28 Şubat, 12 Eylül ve Ergenekon savcılıklarına gönderiyor. Meclis için araştırmak yerine, görülmekte olan davalara belge yetiştirmekle görevliymiş gibi.

Kaldı ki, orada da yasa çiğneniyor. Açılan bir davayla ilgili Meclis’te komisyon kurulamaz. Oysa, 11 Nisan 2012’de komisyon kuruluyor, 12 Nisan’da, 28 Şubat zanlıları gözaltına alınmaya başlanıyor.

Bugün 12 Mart, nerede bu darbenin sorumluları? Hani siz araştırıyor, darbelerle hesaplaşıyorsunuz ya.

Yazarın Tüm Yazıları