Uğur Meleke

Tipik bir İNTJ olarak Icardi

6 Mayıs 2024
‘iNTJ’ denilen bir karakter türü var yani ‘içedönük, sezgisel, düşünen, yargılayan’

Dün bir makale okudum BBC’de... Manchester City’nin sezonun kritik günleri geldiğinde nasıl soğukkanlı kaldığını ve ilkbaharları ne kadar iyi oynadığını anlatıyordu özetle. Guardiola’nın talebeleri ligde bu sezon 20 maçtır yenilmiyorlar, şampiyonluğa 3 galibiyet mesafedeler. Geçen sezon sonu da 16 maçlık bir seriyle geçmişlerdi Arsenal’ı... Real Madrid’de de benzer bir karakter var. Winner (kazanan) karakter diyebilirsiniz buna. Ben “yüksek stres düşük nabız” takımları olarak adlandırıyorum bunları. Stres yükseldiğinde sakin kalan kulüpler bunlar.

BÜYÜK TAKIM DAVRANIŞI

İşte aynen City ve Real gibi, Galatasaray’ın da böyle stres yükseldiğinde nabzı düşen bir karakteri var. Ben 44 yaşındayım, yaşımın yettiği kadarıyla 30 senedir bu karaktere sahip bence Galatasaray. Nisan-Mayıs’ta büyük takım davranışı gösteriyorlar. Dizleri titremiyor. Dün de ligde dört büyüklerin hepsini durduran, Fenerbahçe-Galatasaray’ın ikisine birden çelme takan tek takım olan Sivas’a karşı hiç titremedi ayaklar.

ARADI, TARADI, GOLLERi BULDU

15 gün önce Fenerbahçe de oynamıştı Sivas’la. Onlar da 1-0 öne geçmişti ama koruyamamışlardı o tek farkı. Galatasaray dün 1-0 öne geçince, sanki gol olmamışçasına devam etti baskıya. Ve ikiyi buldu geç olmadan. Skor 2-1’e geldiğinde de durum benzerdi, Galatasaray aradı, taradı, buldu dört golü kısa sürede.

DÜŞÜNCE HIZIYLA FARK YARATIYOR

Tabii ki Galatasaray’ın iki aydır hemen her rakibine üçer beşer atmasında nisan gelince şampiyonluk modunu açan İcardi’nin başrolde olduğunu belirtmek gerek. Dün birinci golde stoperleri sırtlayan bir boş koşusu var. İkide topun üstünden atlıyor. Üçüncü golü kendisi atıyor, dörtte Torreira ile atağı başlatıyor. Beşincinin asistini yapıyor. Altıncıyı da yine o atıyor. Bence “İNTJ” denilen karakter türü var İcardi’de. Yani “içedönük, sezgisel, düşünen, yargılayan”.

Sahayı şahane okuyor, her aksiyonu yarım saniye önceden seziyor ve çok çabuk bir futbolcu olmamasına rağmen düşünce hızıyla yaratıyor farkı.

Yazının Devamını Oku

Muleka’nın yerinde Halim Okta olsaydı!

4 Mayıs 2024
90’lı yıllarda Metin-Ali-Feyyaz’ın yedeği olan Okta, Muleka’dan daha iyi bir santrfordu.

Dikkatli futbolseverlerin gözünden kaçmamıştır, Beşiktaş’ın dünkü Rize 11’i, fena halde bir ay önceki Başakşehir maçı 11’ine benziyordu. Bundan tam bir ay önce Fernando Santos, Başakşehir Stadı’nda Gedson’un önünde Rashica-Ghezzal-Muci-Semih ve Aboubakar’ın hepsine bir arada görev vermiş, deyim yerindeyse tüm tuşlara bir arada basmıştı. Ancak o gün Beşiktaş, sahaya 6 ofansif özellikli futbolcuyla çıkmasına rağmen oyunu tamamıyla rakibine teslim etmiş, önde baskıya hiç gitmemiş, Başakşehir yüzde 70’le topla oynayarak bitirmişti maçı.

iLK 11’DE 5 HÜCUMCU

Dün de Serdar Topraktepe, tabii ki biraz da sakat listesinin kabarıklığı sebebiyle bir arada görev verdi 5 hücumcusuna. Ancak bu kez daha farklı gelişti hikâye. Beşiktaş’ın ofans ağırlıklı kadrosu, tam da olması gerektiği gibi maça yüksek şiddetli presle başladı. İlk 20 dakikada Rize savunmasını defalarca hataya zorladı. Soyunma odasına 1-1’le gitti ama bir golü iptal oldu, bir topu direkten döndü, şutlarda 12-4, kornerlerde de 5-1 üstündü ilk yarı bitiş düdüğü çaldığında.

RiZE SON ANA DEK PES ETMEDi 

G.Saray-Fenerbahçe hocaları dışında sezon başından beri görevde olan tek teknik adam İlhan Palut, ilk 45’in sonlarında başlayıp ikinci devrede devam eden doğru hamleleriyle ortak etti takımını oyuna. Emirhan’ın başrolde olduğu iki duran top golüyle de son anlara kadar pes etmediler dün.

Ancak Beşiktaş dün galibiyeti son anlarda bir duran top golüyle aldıysa da, özellikle ilk yarıda en uçta Muleka yerine Halim Okta olsa 45 dakikada koparabilirlerdi bence maçı! Dün kenarda antrenör olarak görev yapan Halim Okta, 90’lı yıllarda Metin-Ali-Feyyaz’ın yedeğiydi ama Muleka’dan daha iyi bir santrfordu bence.

Üçüncü bölgede bu kadar kalabalık olan siyah beyazlıların topla münasebeti daha iyi bir santrfora ihtiyacı vardı dün.

Yazının Devamını Oku

35 puanlık farkı doğrulayan derbi

28 Nisan 2024
Beşiktaş bu noktaya bir günde gelmedi: 2 senedir verdiği yanlış kararların faturasını ödüyor.

Fenerbahçe'nin dün Beşiktaş’a kurduğu oyun üstünlüğünü okumak için filmi biraz geriye sarmak gerek. Fenerbahçe dün derbiye rakibinin tam 35 puan ve 51 averaj önünde başladı. Beşiktaş bu noktaya elbette bir günde gelmedi: İki sene önce şampiyon hocası Sergen Yalçın’ı imza için bir buçuk ay bekleten, 2 milyon Euro’ya (alt ligde 17 maça çıkmış) Emrecan Uzunhan’ı, 1,5 milyona Kerem Atakan’ı transfer eden, Rıdvan Yılmaz, Serdar Saatçi gibi oyuncuları haraç mezat, Güven’i bedavaya gönderen Beşiktaş yönetiminin tuhaf kararlarıyla başladı bu süreç.

TUHAFLIKLAR VE YANLIŞLAR

O tuhaf yönetsel kararları bu sezonki yanlışlar izledi. Saiss anlamsız bir şekilde kaybedildi. Afrika Kupası senesinde ülkeleri kupa vizesi alan 8 Afrikalı’yla takım kuruldu. 4 stoperlik rotasyonun biri (Tayyip) uzun süreli sakatken, yanına 3 Afrikalı konuldu. Bir önceki yönetim ve teknik ekibin hatalar zinciri yeni yönetimle de sürdü. 14 senedir kulüp takımı çalıştırmamış, dünyanın en pragmatik ve 1-0’cı hocası Fernando Santos getirildi göreve. 12+3 milyon Euro gibi astronomik bir paraya birçok üst klas futbolcu alınabilecekken Al Musrati transfer edildi. Bu paraya Al Musrati’den daha iyileri bulunabilirdi. Worrall da fark yaratacak bir stoper değil. Bu yönetimin performansı da eskisinden çok üstün değil bana sorarsanız.

11'E 11 İKEN F.BAHÇE DAHA İYİYDİ

Dünkü müsabakayı elbette Al Musrati’nin 25’teki kırmızı kartından bağımsız okuyamayız ancak şunu da belirtmek gerek: Libyalı atıldığında Fenerbahçe şutlarda 6-0, kornerlerde 2-0 öndeydi. Beşiktaş 25 dakika boyunca rakip yarı sahaya geçmemişti daha. Becao-Djiku-İsmail sahadayken sarı lacivertlilerin atak devamlılığı yüksekti; enteresandır, maç 11’e 11’ken daha iyi bir Fenerbahçe vardı sahada.

NEDEN MERT HAKAN YERİNE KRUNIC?

20’NCi dakikada İsmail Yüksek sakatlandığında neden Becao’nun çıkarılıp stoper tandeminin bozulduğunu, oyuna niçin kenardaki yerli Mert Hakan’ın girmediğini anlamadım ben doğrusu. Krunic de gördüğümüz kadarıyla bir Pirlo, bir Gattuso değil! Yani kenarda Mert Hakan varken, Krunic’i sokmak için stoper tandemini bozmak biraz lüzumsuz geldi bana.

 

Yazının Devamını Oku

Derbide sonucu iştah belirleyecek

27 Nisan 2024
Beşiktaş sezon boyu kornerlerden tehditkârdı. Ancak F.Bahçe buradan yalnızca 1 gol yedi.

F.Bahçe’nin ligin ilk yarısında önde kazanıp attığı gol sayısı 14. 2. yarıdaysa sadece 1... İsmail Kartal’ın takımını derbide tekrar ligin ilk yarısındaki ayarlara döndürmesi gerekiyor. Beşiktaş’ın kupadaki Ankaragücü maçında iki devredeki iştah seviyesi, siyahla beyaz kadar farklıydı. Kadıköy’de de sahada hangi Beşiktaş olacak kestirmek güç gerçekten.

1- Süper Lig’de sezonun en kritik derbilerinden biri bugün Kadıköy’de oynanacak. Nasıl geçeceğini düşünüyorsunuz derbinin? Sporseverleri tatmin edecek bir futbol çıkacak mı sizce?

Eğer teknoloji o seviyelere gelebilmiş olsaydı, sahanın 50 farklı noktasına birer “iştahmetre” koymak isterdim derbi sırasında! Zira bu derbi öncesinde bilemediğimiz, ölçemediğimiz, hatta tarif edemediğimiz değişken o. Beşiktaş’ın zaten mental seviyesi sezon boyunca hep inişli çıkışlıydı. Örneğin Antalyaspor maçının ilk yarısındaki Beşiktaş futbolu küme düşebilir dersiniz ama ikinci devrede sahada bir şampiyonluk adayı performansı vardı. Kupadaki Ankaragücü karşılaşmasında da iki devredeki iştah seviyesi, siyahla beyaz kadar farklıydı. Kadıköy’de de sahada hangi Beşiktaş olacak kestirmek güç gerçekten.

F.BAHÇE’DE SON BiR AYDA DALGALANMALAR ARTTI

Fenerbahçe’de de özellikle son bir ayda maç içi dalgalanmalar arttı. Olympiakos maçının ilk yarım saatindeki iştahlı oyunla son bölümdeki jogging temposu, iki farklı müsabaka gibiydi adeta. Ali Koç yönetiminin Süper Kupa maçı öncesi yarattığı toz bulutu, kendi futbolcularının da görüşünü kısıtladı bence. Eğer Fenerbahçe yöneticileri bu kadar çok ön plana çıkıp, bu kadar çok konuşma sevdalısı olmasalardı, futbolcularının 2024 çizgisi, 2023’ün altında kalmazdı bence. Yeni yıla Fenerbahçe, Galatasaray’ın 2 puan önünde girmişti; şimdi 4 puan gerideler. Bir ara 14’e çıkardıkları averaj farkı da şu anda 1... Belli ki Ali Koç’un 6 saatlik konuşmalarıyla kazanılmıyor puanlar. Futbolcuların emeğiyle kazanılıyor.

BEŞiKTAŞ’IN EN ÖNEMLi SiLAHI GEDSON-MUCi

2- Beşiktaş bu sezonki altıncı teknik sorumlusu yönetiminde çıkıyor derbiye. Hedeflerinde bir Türkiye Kupası, bir de Süper Lig üçüncülüğü var. Sizce derbide nasıl bir Beşiktaş izleyeceğiz?

Fenerbahçe bu sezon Beşiktaş’tan 35 puan fazla topladı, 43 gol fazla attı. İlk devrede de İnönü’de sürklase etmişti rakibini. Bu müsabakada da Fenerbahçe’nin proaktif, Beşiktaş’ın reaktif olacağını tahmin etmek, sanırım büyük bir kehanet sayılmaz. Beşiktaş, Colley başta olmak üzere sezon boyunca kornerlerden tehditkâr bir takımdı. Ancak Fenerbahçe’nin tüm sezon köşe vuruşlarından yediği gol sayısı yalnızca 1 (O da Porozo’dan).

Yazının Devamını Oku

Fenerbahçe kendi kendini imha etti

24 Nisan 2024
“Ali Koç takımının, sporcusunun emeğini geri plana atarak tamamen saha dışı kavgasına odaklandı. F.Bahçe Başkanı, yıl boyunca kendi söylemleriyle kendini de, takımı da, kulübü de öyle bir baskı altına aldı ki tüm taraftarını şampiyon olamazlarsa Dünya’nın sonunun geleceğine, yerin-göğün yarılacağına filan inandırdı neredeyse!”

1- Fenerbahçe Türkiye Kupası’ndan ve Konferans Ligi’nden elendi. Süper Kupa maçına çıkmadı. Ligde de artık 4 puan geride. Fenerbahçe için bu yıl kayıp bir sezon mudur artık? ASLINDA oldukça komplike bir konu bu. Bu sene City, Liverpool ve Arsenal’dan sadece biri şampiyon olacak, biri ligi ikinci, biri de üçüncü bitirecek. Avrupa’da da yoklar. Sizce başarısızlar mı? Arteta veya Pep’ten şampiyon olamayan kovulacak mı? Hayır. Klopp kendi isteğiyle ayrılmasa kimse onu gönderir miydi? Göndermezdi. Çünkü bu kulüpler sadece küçük resme değil, büyük resme bakıyorlar. Gelişimi değerlendiriyorlar.

BÜYÜK RESME BAKABiLMEK

Muhtemelen Galatasaray da bu sezon şampiyon olamasa dahi Okan Buruk’la devam edecek. Çünkü sakinler, büyük resme bakıyorlar, takımdaki olumlu çizgiyi, ivmeyi, gelişimi görüyorlar. Fenerbahçe ise adeta kendi kendini imha edebilen bir camia! Ali Koç yıl boyunca kendi söylemleriyle kendini de, takımı da, kulübü de öyle bir baskı altına aldı ki tüm taraftarını şampiyon olamazlarsa Dünya’nın sonunun geleceğine, yerin-göğün yarılacağın filan inandırdı neredeyse!

2- ALi KOÇ 5 SAAT KONUŞUNCA TAKIM 3 PUAN KAZANMIYOR

Peki Ali Koç’un haksızlığa uğradıklarıyla ilgili söylemleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Gelinen noktada bunun rolü ne boyutta?

Fenerbahçe’nin bugün içinde bulunduğu kaotik durumun sorumlusu Ali Koç ve Fenerbahçe yönetimidir. Ali Koç takımının, sporcusunun emeğini geri plana atarak tamamen saha dışı kavgasına odaklanmıştır. Bu kavgasında haksızdır-haklıdır bu başka bir mesele.

Ancak futbol saha içinde oynanan bir oyun. Ali Koç kürsüde 5 saat konuşunca Fenerbahçe’nin hanesine 3 puan yazılmıyor. Futbolcuların emeğiyle alınıyor o 3 puan...

Ligin bitimine 10 hafta kala, Fenerbahçe 10 maçını da kazansa diğer müsabakaların sonuçlarına bakmaksızın şampiyon olabildiği halde, Ali Koç “Ben olduğum sürece Fenerbahçe’yi şampiyon yapmayacaklar” dedi televizyonda. Bu ne anlama geliyor, Fenerbahçe kalan 10 maçının 10’unu da kazanamayacak mı demek istedi başkan? Dünyada başka bir örneği var mı acaba bunun?

Yazının Devamını Oku

Koç ve Kartal’ın dar vizyonlarının bedeli

23 Nisan 2024
Süper Kupa’ya çıkmamayım, rotasyon yapayım derken F.Bahçe momentum kaybetti.

Sivas, büyükler için ligin zorlu sınavlarından. Geçen hafta Trabzonspor’la oynadıkları maçı izleyenler zaten Sivasspor’un dünkü stratejisini öngörmüşlerdir. Beş artı dört kişi, dokuzlu bir blokla doğru duruyorlar, kolay kolay pozisyonlarını yitirmiyorlar. Bordo-mavililer geçtiğimiz hafta topa yüz 71’le sahip olmalarına rağmen bu direnci kıramamışlardı. Sivas’ın diğer Anadolu takımlarından farkı, kuş sürüsü misali bir bütünlük içinde hareket etmeleri.

Ve temaslı oynamalarına rağmen kolay faule başvurmamaları. Dün ilk 45 dakikanın sonundaki faul sayıları fantastik: Fenerbahçeliler 6 kez faul yaparken, Sivas’ın faul sayısı 0’dı ilk yarıda.

BENZER STRATEJi

Sivas, ligde hem Galatasaray, hem de Fenerbahçe’ye puan kaybettirebilen tek takım. Benzer stratejiyle Beşiktaş ve Trabzon’a karşı da duvar örüp yendiler her iki ekibi. Ancak ben Fenerbahçe’nin esas probleminin son 1-2 aydaki momentum kaybı olduğunu düşünüyorum.

Ben bir Türk sporsever olarak hâlâ Fenerbahçe’nin Olympiakos deplasmanında maça Fred-İsmail-Ferdi’siz başlamasına ve rövanşta Fred-İrfan-Dzeko’nun erken çıkarılmasına anlam veremiyorum mesela. Ali Koç’un Avrupa’da final oynamış başkan, İsmail Kartal’ın finalist teknik adam apoletlerini takmak varken konsantrasyonlarının Sivasspor ya da Karagümrük olmasına inanamıyorum. Zaten Fred de perşembe akşamı oyundan çıkarılırken inanamamıştı bu vizyonsuzluğa. Zico, 2008’de Devler Ligi çeyrek final ilk maçı öncesi soyunma odasına girdiğinde “kupa için beş maçımız kaldı çocuklar” demiş Fenerbahçeli sporculara. İsmail Kartal’sa Fred’e saha kenarında bir Avrupa kupası hedeflemek yerine neden onu Sivas’a saklamak istediğini anlatıyordu!

ViZYON SiVAS MAÇI 

Ben Fenerbahçeli futbolcuların Urfa’daki Süper Kupa’yı oynamak istediklerine, Konferans Ligi’nde de yarı finale çıkmayı hedeflediklerine eminim. Ancak Ali Koç ve İsmail Kartal’ın vizyonları Sivas’ta kazanmakla sınırlıydı belli ki. Süper Kupa’ya çıkmayayım, Olympiakos’a rotasyon yapayım derken momentum kaybetti Fenerbahçe takımı. Ve o dar vizyonun sonucudur bence sarı-lacivertlilerin şu an içinde bulunduğu durum.

Yazının Devamını Oku

Icardi’nin ufkunda Hagi’yle Alex var

22 Nisan 2024
1990’lar Hagi’nin, 2000’ler Alex’in yıllarıydı, 2020’ler de Arjantinli’nin seneleri olacak gibi.

Pendikspor, Ivo Vieira döneminde bir sporsever için daha fazla seyretmeye değer bir takımdı. Topu talep ediyorlardı, büyük takım davranışı gösteriyor, iyi oyunla kazanmaya çalışıyorlardı puanları. Zaten Pendikspor’un bu sezon hanesinde yazan 30 puanın 22’sini Vieira kazandı; hem de Beşiktaş, Kasımpaşa, Adana Demir ve Samsun gibi iyi takımları yenerek... Ligin devre arasında Thiam ve Umut transferleri yapılınca takımını 4-4-2 oynatmaya başladı, üstelik genç Erencan’ı da kesmedi. Vieira’lı 19 müsabakada 6 galibiyeti var Pendik’in. Vieira’sız 14 maçtaysa tek bir galibiyetleri var (İstanbulspor’a karşı 90+7’de geldi o da). Vieira’yı kim beğenmeyip gönderdiyse o çok iyi anlıyor belli ki futboldan!

ÜZÜLMEZ’iN ÖNCELiĞi MÜCADELE

İbrahim Üzülmez’inse önceliği mücadele. Pendik’i sert ve temaslı oynayan bir takıma dönüştürdü. Dün de maça temaslı başladılar, Galatasaray’ı 30 dakika boyunca yıprattılar ikili mücadelelerde. Ancak 30’da bir uluslararası yıldız girdi devreye: Mauro İcardi... Galatasaray’ın ikinci-üçüncü bölge geçişinde sıkıntı yaşadığını görünce derine gelerek oynamaya başladı Arjantinli. 30’la 40 arası Galatasaray’ın maçta üstünlük kurma ve hatta fişi çekme sebebi, İcardi’nin santrfor rahatlığını bozup, derinde oyun kurucu rolüne bürünmesi.

67 MAÇTA 70 GOLE KATKI YAPTI

Maçın ilk golünü o attı ama öncesinde pozisyonu orta sahadan hazırlayan da kendisiydi. İkinci golde de korneri kazandıran yine İcardi idi. Eğer yanlış hesaplamıyorsam, İcardi’nin Galatasaray’la iki sezonda 67 resmi maçta toplam 70 gol katkısı oldu (50 gol, 20 asist). Bu istatistik, Hagi seviyesi-Alex seviyesi. İcardi’nin Galatasaray’la 3 yıl daha kontratı olduğu ve enerjisini ekonomik kullanmayı çok iyi bildiği hesaba katılırsa, Arjantinli’nin beş senenin sonunda Türk futbolunda Hagi ya da Alex gibi müstesna bir yer edinmesi olası.

Hep söylerim, Türk futbolunda 90’lar Hagi’nin yıllarıydı. 2000’ler Alex’in. İcardi bu performans seviyesini korur ve Galatasaray’la mevcut kontratını tamamlarsa, 2020’leri de İcardi seneleri olarak anmamız hiç uzak bir ihtimal değil.

Yazının Devamını Oku

Mendilibar’ın aklı Aston Villa'daydı, İsmail Kartal'ın aklı Sivas'taydı

20 Nisan 2024
Türk futbolunun kronik sorunlarından biri perşembe akşamı devreye girdi: Kendi kozamızın içine sıkışmışız. Bu kozayı koskoca bir galaksi zannediyoruz. Süper Lig şampiyonluğunu bir Avrupa Kupası’nın önüne koymak ancak Türklerin yapacağı türden bir şey. Lig kupasından her sene bir tane daha veriliyor, ancak 68 senelik UEFA kupaları tarihinde Türk futbolunun yarı final sayısı sadece 3 (yazıyla üç).

Olympiakos’la Fenerbahçe kalite olarak birbirinden olağanüstü uzak takımlar değil. Evet, sarı lacivertli kadro belki birkaç tık daha kaliteli ama arada bir sınıf farkı var diyemeyiz. Yani Olympiakos rotasyonlu bir kadroyla Fenerbahçe’yi geçemeyeceği gibi, temsilcimizin de as/yedek karışımı kadrosu Yunan ekibini eleyemez. Bence bu turun sonucunu zaten kalite farkı değil, iştah ve niyet farkı belirledi.

1- ALi KOÇ’UN GÜNDEMi SÜPER KUPA

Fenerbahçe Kulübü, ilk günden beri Avrupa Konferans Ligi çeyrek finalinden çok Süper Kupa kurgusuna ve lige odaklı göründü. Ben futbolcuların önceliğinin bu olduğunu düşünmüyorum, onlar hem Süper Kupa finalini oynamak hem de Avrupa’da devam etmek istiyorlardı. Ancak başkan Ali Koç başta olmak üzere Fenerbahçe yönetimi, kulübün gündemini maalesef saha içinden çok saha dışına kanalize etti.

2- KARAGÜMRÜK-SiVASSPOR HATTI

Olympiakos'la oynanan ilk maça İsmail Kartal’ın Fred-İsmail-Ferdi’siz başlaması da konsantrasyonun nerede olduğunun kanıtı. Olympiakos maça en güçlü kadrosuyla ve yüzde yüzle çıkmış. Kartal’sa kadrosunu ekonomik kullanmaktan ve Karagümrük maçından bahsediyor! Benzer bir durum İstanbul’daki rövanşta da yaşandı, normal sürenin sonlarına doğru oyundan çıkan üç star oyuncu da mutsuzdu. Fred adeta gözleriyle yalvarıyordu yarı finale çıkmak için. Ama Kartal’ın aklının bir kısmı maalesef Sivas’taydı.

3- OLYMPiAKOS’UN FANTASTiK TAKViMi

Fenerbahçe’nin takvimine değinmişken, Olympiakos’unkine de değinmek gerek. Yani Mendilibar’ın hangi koşullarda önceliği Avrupa’ydı, onu da bir hatırlamak lazım. Olympiakos, Yunan Ligi’nde liderin sadece 3 puan gerisinde şampiyonluk yarışı veriyor. Mendilibar iki ay önce göreve geldi. Bu iki ayda 6 Avrupa maçına çıktı. Ligde de PAOK, Panathinaikos ve AEK ile karşılaştı. Önlerinde Aston Villa ve PAOK’la iki, Panathinaikos ve AEK’le birer maç daha var. Yani üç ay içinde 8 Avrupa maçı, 7 de derbi oynamış olacaklar. Ama hâlâ Fenerbahçe maçına yüzde yüz konsantre durumdaydılar. As kadroyla çıktılar. 120 dakika savaştılar.

30 YAŞIN ALTINDAKi TÜRKLER SADECE BiR KEZ AVRUPA YARI FiNALi GÖRDÜ

Yazının Devamını Oku