Selin Irmak Kaçmaz

Göz kırpma sıklığınız sağlığınız hakkında çok şey söylüyor

26 Nisan 2024
Her üç ila beş saniyede bir göz kırpıyoruz ve günlük görsel girdimizin yüzde 10'una varan inanılmaz bir miktarını göz kırpma nedeniyle kaybetmemize rağmen genellikle bunun farkına bile varmıyoruz. Temel olarak göz kırpmak birkaç pratik amaca hizmet ediyor: Kornea yüzeyini ıslatıp temizliyor ve gözü hızla yaklaşan nesnelerden refleks olarak koruyabiliyor. Bazı durumlarda ise göz kırpmada meydana gelen gözle görülür bir değişiklik sağlık sorunlarının habercisi olabiliyor. Peki göz kırpma sıkılığınızın değişmesi hangi sorunlara işaret ediyor?

Yavaş veya seyrek göz kırpma: Göz kırpmanın azalması Parkinson hastalığının erken belirtilerinden biri olabilir. Dikkat etme ve esneklik gösterme yeteneğimizi etkileyen önemli bir nörotransmitter dopamindir. Birçok çalışma, kendiliğinden göz kırpma hızımızın beynimizdeki nörotransmitter aktivitesini yansıttığını ortaya koydu. Dopamin ne kadar düşükse, bir konuya o kadar çok odaklanırız ve göz kırpma sıklığımız o kadar az olur. Parkinson'un ayırt edici özelliği de dopamin üreten sinir hücrelerinin kaybıdır.

Otoimmün Graves hastalığı ya da halk arasında bilinen adıyla zehirli guatr olan hastalar da göz kırpma düzenlerinde kornea hasarıyla ilişkili olabilecek değişiklikler yaşarlar. Parkinson'un yanı sıra inme gibi diğer nörolojik durumlar da normal göz kırpma hızını yavaşlatabilir. Daha yavaş göz kırpma, sporcular arasında kafa travması ile de ilişkilendirilmiştir.

Aşırı göz kırpma: Uykulu halde araç kullanmak gibi zorlu bir görevi yerine getirmeye çalışırken göz kırpmanın artması muhtemelen uyku halinin belirtisidir. Ağrı çeken veya çok parlak ışıklara maruz kalan kişiler de daha sık göz kırparlar.

Aşırı göz kırpma, vücudunuz Sjogren sendromu olarak adlandırılan, bağışıklık sisteminin kendi kendine yaptığı bir hastalığın habercisi olabilir. Sjogren sendromunun en belirgin belirtileri ağız ve göz kuruluğudur. Göz kuruluğu da aşırı göz kırpmaya sebep olur.

Öte yandan göz kuruması, sık ekran kullananlar arasında da inanılmaz derecede yaygındır. Ekranlarımıza baktığımızda daha az göz kırparız. Bilgisayarınızın başında saatler geçirmeyi planlıyorsanız, ekranınızdan bir veya iki dakika uzaklaşmak için 20 dakikalık zamanlayıcılar ayarlayın. Ekran başında geçirilen sürenin artması, gözlerimizi sağlıklı tutan bezlerin zarar görmesi ve miyoplukla da ilişkilendirilebilir.

Neden göz kırparız?

Birçok durumda insanlar, gözlerinin nemini korumakla ilgisi olmayan şekillerde göz kırparlar. 1920'lerde göz kırpma konusunu inceleyen bilim insanları şu soruyu çok merak ediyordu: Göz kırpmak sadece korneaların tozunu almak için değilse, gerçekten ne anlama geliyordu?

Bilim insanlarının gözlemlerinden bazıları sezgisel olarak anlamlıydı; insanların sigara içerken daha sık göz kırptığını keşfettiler. Duman, bilinen bir kornea tahriş edicisidir. Fakat aynı zamanda insanların okurken, konuşurken olduğundan daha az göz kırptığını da tespit ettiler. Garip bir şekilde, okuyan insanlar neredeyse her zaman metin yerine noktalama işaretlerine göz kırpıyorlar.

Yazının Devamını Oku

Nadir görülen bir yeme bozukluğu olan bebek cam ve mobilya yiyor!

23 Nisan 2024
Galler'in Blackwood kentinde yaşayan 25 yaşındaki Stacey A'Hearne, üç yaşındaki kızı Wynter'ı sürekli takip etmek zorunda. Çünkü Wynter, normalde yenmeyen ev eşyalarına karşı istek duymasına yol açan alışılmadık bir yeme bozukluğu olan pika hastalığından mustarip. Ufaklığı bir fotoğraf çerçevesini parçalayıp cam parçalarını yemeye çalışırken yakalayan genç anne, hatta yeni bir kanepe aldığını, kızının ondan da parçalar kopardığını söyledi.

"Kelimenin tam anlamıyla tüm evi yiyor. Yepyeni bir kanepe aldım ve ondan parçalar kopardı. Normal yiyeceklerle arası çok iyi değil ama oturup bir süngeri bile yiyebiliyor” diyen Stacey  A'Hearne, kızının alışılmadık yeme alışkanlıklarını ilk kez bebekken fark etmiş ancak büyüme dönemi davranışları olduğunu düşünerek önemsememiş.

Stacey, aynı zamanda otizmli olan Wynter'ı duvarlardan sıva, kanepenin içinden köpük yerken ve mama sandalyesinin kenarını kemirirken yakaladığını anlattı, “Hatta yürümeye başladığında fotoğraf çerçevelerini parçalamasını ve cam parçalarını yemeye çalışmasına bile şahit oldum. Geceleri uyanıp karyolasını ve içinde uyuduğu battaniyeyi dahi yemeye çalışıyordu. Yaklaşık sekiz fotoğraf çerçevesini kırdı ve camları yemeye çalıştı. Ne olursa olsun yememesi gereken şeyleri yemenin bir yolunu buluyor. Neyse ki onu çok yakından izlediğim için kendine hiç zarar vermedi. Ama onu izlemek tam zamanlı bir iş” dedi.

'ATIŞTIRMALIKLARI DEĞİL MAMA SANDALYESİNİ YEMEYİ TERCİH EDİYOR'

Wynter 13 aylık olana kadar konuşma ve yürüme gibi yaşının gerektirdiği gelişim süreçlerini tamamlıyordu ancak işler kısa süre içinde değişti. Küçük kız konuşamaz hale geldi ve yeme alışkanlıkları artmaya başladı.

“Bebekler her zaman ağızlarına bir şeyler atmaya çalışırlar ancak kızım bunu çok sık yapmaya başladığında artık normal olmadığını düşünmeye başladım. Pika, otizmli çocuklarda daha yaygın olabiliyor, ki Wynter'da da var. Bence bu duyusal bir şey ve farklı dokuları arzuluyor. Kızımın çok ağır otizmi var, bu da fazla konuşmadığı ve bazı davranış sorunları olduğu anlamına geliyor” diyen Stacey, şunları söyledi:

Wynter'ı atıştırmalıklarla birlikte mama sandalyesine koyuyorum ama o mama sandalyesini yemeyi tercih ediyor. Otizmi uykusunu gerçekten etkiliyor ve çok sık uyanıyor. Pika hastalığı ise tam anlamıyla geceleri ortaya çıkıyor. Gece 2'de uyanıyor, onu karyolayı ve battaniyeleri yerken buluyorum. 7/24 gözümün üzerinde olması çok yorucu ama iyi bir rutine girdim ve onun ihtiyaçlarını anlıyorum.

‘Duyusal oyun zamanı' sağlamanın Wynter'ı sıra dışı yeme alışkanlıklarından uzaklaştırmaya yardımcı olduğunu keşfeden Stacey, “Otizmli çocuklar dokunabildikleri ya da ses çıkarabildikleri duyusal şeyleri severler. Onun için özellikle pika hastaları için tasarlanmış, farklı dokularda çiğneyebileceği bir kolyem var. Ayrıca farklı şekillerdeki makarna gibi dokunabildiği ya da oynayabildiği şeyler de yiyebileceği seçenekler arasında. Doktorlar yapabileceğimiz pek bir şey olmadığını söyledi. Onun için iyi değil ama cam olmadığı sürece aşırı tehlikeli de değil. Sadece onu çok yakından takip etmem gerekiyor ve umarım önünde sonunda bunu atlatır” dedi.

                                                                 

Yazının Devamını Oku

Retinol kullanmadan önce mutlaka bilmeniz gerekenler

18 Nisan 2024
Cilt için inanılmaz bir iyileştirici olan retinol eğer yanlış kullanılırsa cildinizde oldukça ciddi tahriplere neden olabiliyor. Bu harika ürünü nereden, nasıl satın almalı? Kullanırken hangi noktalara dikkat etmeli?

Reçetesiz satılan retinol ürünlerinin popüler olmasının iyi bir nedeni var; akne kontrolüne yardımcı olmanın yanı sıra, cildin genel görünümünü iyileştirebiliyor ve yaşlanma belirtilerini azaltabiliyor. Dermatolog Dr. Hope Mitchell retinoller için "İnce çizgileri ve geniş gözenekleri azaltmak, cilt dokusunu iyileştirmek ve cilt tonunu eşitlemek için mükemmeldirler" dedi.

Ancak bu ürünün kullanımı pek de kolay sayılmaz. Retinol ürünleri birçok farklı marka tarafından üretiliyor, çok sayıda formülasyona sahip ve özellikle ilk başta tahriş edici olabileceğinden dikkatli bir şekilde uygulanmalı. Gelin son zamanların en popüler cilt bakım malzemesi olan retinol hakkında tüm bilinmesi gerekenlere detaylıca bakalım.

RETİNOL NASIL ÇALIŞIR?

Dr. Mitchell, retinollerin retinoid adı verilen ve hepsi de A vitamini türevi olan bileşiklerin şemsiyesi altında yer aldığını söyledi. Reçeteyle satılan güçlü retinoidler 1970'lerden beri mevcut ve akne ilaçlarında bulunuyor. Retinol daha hafif bir retinoiddir, bu yüzden reçetesiz satılabiliyor.

Retinol cildi çeşitli şekillerde etkiliyor. Dermatolog Dr. Divya Shokeen, "Doğal bir pul pul dökülmeye neden olan cilt hücresi döngüsünü artırır. Bu da tıkanmış gözeneklerin temizlenmesine yardımcı olarak sivilceleri tedavi edebilir ve gelecekteki patlamaları önleyebilir” dedi.

Retinol ayrıca cildin sıkılığını ve esnekliğini artıran bir protein olan kolajen üretimini de artırıyor. Dermatolog Dr. Marisa Garshick, "20'li yaşlarımızdan itibaren, cildimizin kolajeninin yılda yaklaşık yüzde 1'ini kaybetmeye başlarız. Bu gerçekleştiğinde, cildimiz sarkmaya ve kırışmaya başlar; retinol buna karşı koymaya çalışır” bilgisini verdi, Dr. Shokeen ekledi:

“Retinoller, özellikle yoğunlaştığı ve renk değişikliğine neden olduğu bölgelerde melaninin aşırı üretimini azaltmaya yardımcı olabilir.”

Dermatoloji Uzmanı Dr. Şale Yılmaz da retinolün cilt için faydalarını şöyle sıraladı, “Ciltteki kolajeni güçlendiriyor, kolajen üretimini destekliyor, cilt yüzeyinin daha pürüzsüz olmasını sağlıyor, ciltte renk tonunu eşitliyor, hücresel yenilenmeyi hızlandırıyor.”

Yazının Devamını Oku

Depresif bir uykusuzluk hastası olduğunu sanıyordu, konan teşhis hayatını kökünden değiştirdi

17 Nisan 2024
Kat Brown’ın yaşadığı sorunlar çok uzun yıllar önce, çocukluğunda başladı. Kendini hiçbir zaman bir yere ait hissetmeyen Kat, kızıl saçları ve henüz 13 yaşındayken 1.80 olan boyu ile okulda zorbalığa maruz kaldı. Uzun boylu olduğu için bir üst sınıfa alındı ama bunun da yaşadığı zorbalığa ya da ait hissetmeme duygusuna bir faydası olmadı.

“O yıllar kafa karıştırıcıydı çünkü zaten tuhaf görülüyordum. Kendimi farklı hissediyordum ve bunların hepsi sıfatlarla açıklanıyordu; aşırı duyarlı, üzgün, garip, tuhaf, duygusal, olgunlaşmamış. Bu duygulardan ata binerek, okuyarak, oyunculuk yaparak kaçardım” diyen Kat o zamanları şöyle anlattı:

“Ergenlik dönemimin sonlarına doğru akademik olarak başarılı olsam da depresyona girdim ve kendime zarar vermeye başladım. Avrupa dilleri okumak için Durham Üniversitesi'ne girdim ancak derslerimden birinde başarısız olmaya başladım ve sınıfta kalma korkusuyla paniğe kapıldım.”

KORKUNÇ BİR UYKUSUZLUK YAŞIYORDU, SÜREKLİ YEMEK YİYORDU

Kat için işler hiç yolunda gitmiyordu. Korkunç bir uykusuzluk yaşamaya başlayan Kat, “Sabahın erken saatlerinde amfilerin parlak ışıklarıyla mücadele ediyordum. Olumsuzlukları ve paniği bastırmak için aşırı yemek yiyor ve alkol alıyordum. Üniversiteden sonra gazetecilik yapmaya başladım. Mesai sonrası dışarıda geçirdiğim zamanlarda kendimi çok fazla içerken, bunaldığımda dondurma ve bisküvi yerken buluyordum” dedi ve ekledi:

"Yıllar boyunca hissettiklerimin bir adı, hatta isimleri olduğunu bilmiyordum. Sadece kurtulamadığım kötü alışkanlıklarım olduğunu düşünüyordum. 2016 yılında, depresyon için konuşma terapisi almak üzere doktora gittiğimde bana ‘tıkınırcasına yeme bozukluğu’ teşhisi de kondu. Yeme bozukluğum olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu, sadece baskı altında olduğumda belirli yiyeceklerle ilgili belirli ritüellerim vardı."

ÇOCUK SAHİBİ OLAMAYACAĞINI ÖĞRENİNCE İŞİ BIRAKTI, HER ŞEY O ZAMAN BAŞLADI

Kat, kocası Harry ile evlendikten sonra çocuk sahibi olmak istedi. İki başarısız tüp bebek tedavisi denemesi sonrası 36 yaşındayken doktoru ona çocuk sahibi olma ihtimalinin çok düşük olduğunu söyledi.

Artık doğum iznine ihtiyacı olmadığını düşünen Kat, anlık bir kararla düzenli olarak çalıştığı iş yerinden ayrıldı. Yıl 2019’du ve birkaç ay sonra pandemi sebebiyle tüm dünyada olduğu gibi Londra’da da kapanmalar başladı. O sıralar 37 yaşında olan, pandemi sebebiyle dışarıdan aldığı işleri de duran Kat, evde oturmuş sosyal medyada gezinirken hayatını değiştirecek bir paylaşım gördü.

Yazının Devamını Oku

İşe giderken bir kamyon tarafından ezildi, bütün hayatı değişti

12 Nisan 2024
Victoria Lebrec, 8 Aralık 2014'e dair bildiklerinin kendi hafızasından mı, yoksa onu yol kenarında kanlar içinde, bisikletinden düşüren kamyonun ezdiği leğen kemiği boyunca görünen lastik izleriyle yakalayan kameralarından mı olduğundan emin olamıyor.

Bir pazartesi sabahıydı. O zaman 24 yaşında olan Lebrec, Londra'da çok iyi bildiği işlek bir yolda bisikletiyle işe gidiyordu. “Bir çöp kamyonunun yanındaydım ve sadece dönerken işaret etti, bu yüzden dönmek üzere olduğunu görmedim. Polis soruşturması, kazadan önceki 13 saniye boyunca aynalarına bakmadığı sonucuna vardı. Bakmış olsaydı beni görürdü” diyen Lebrec, o anları şöyle anlattı:

“Güvenlik kameralarının kanıtları, onun döndüğünü fark ettiğimi, sonra yolundan çekilmeye çalıştığımı ama başaramadığımı gösteriyor. Sonra kamyonun ön tekerlekleri tarafından devrildim ve ardından kamyonun arka tekerlekleri leğen kemiğimin üzerinden geçti."

YOL KENARINDA KURTARILAN HAYAT

Lebrec acı çektiğini bilmesine rağmen acıyı hatırlamıyor. Çünkü kaza anında bölgede bir televizyon dizisinin çekimleri vardı. Böylece Lebrec’in yaşadığı korkunç kaza da kameralara kaydoldu. İzlemesi oldukça zor olan görüntüler, 2015 yılında Lebrec'in izniyle yayınlandı. Görüntüler tahmin ettiğiniz gibi kanlı değil çünkü Lebrec’in dış kanamasından ziyade iç kanaması vardı. Ancak çok solgun görünüyordu, zar zor konuşabiliyordu ve rahatsız edici şekilde hareketsizdi.

Ambulans ekibi Lebrec’e o zamana kadar yol kenarında nadiren başarıyla uygulanmış olan hayat kurtarıcı bir prosedürü uyguladı: Ortun resüsitatif endovasküler balon oklüzyonu yani Reboa. Bu işlem, hastanın kan kaybından ölmesini engellemek için kalbi dolaşım sistemine bağlayan ve vücudun en büyük atardamarı olan aorta küçük bir şişirilebilir balon yerleştirilmesini içeriyor. Çok hassas bir operasyon olan reboa için sağlık ekibinden biri, “Milimetrelik bir hareketle her şey ters gidebilir" dedi.

Lebrec'in ilaca bağlı komadan çıkarılması neredeyse iki hafta sürecekti. Hava yoluyla Londra Kraliyet Hastanesi'ne götürüldü ve burada günlerce sürecek cerrahi işlemler yapıldı. Cerrahlar balonu çıkardılar ve kan damarlarını onarmaya başladılar, ancak pelvis çevresindeki damarların çoğunun çok fazla hasar gördüğünü fark ettiler.

BACAĞINI KESMEK ZORUNDA KALDILAR

Lebrec, "Kan vücudumun alt yarısına geri dönmeye başladığında, sol bacağıma olması gerektiği gibi geri dönmediğini fark ettiler. Birkaç gün sonra bacağımı kesmek zorunda kaldılar. Her ikisi de ağır hasar gören leğen kemiği ve sağ dizim için de ameliyatlar yapıldı. Toplamda üç ay boyunca yatarak tedavi gördüm. O zamanlardan kalma fotoğraflarım var ve rengim tam anlamıyla yeşilmiş. Çok büyük bir şok içindeydim ve çok fazla ilaç kullanıyordum” dedi.

Yazının Devamını Oku

Z kuşağı arasında miyop salgını başladı

5 Nisan 2024
Ekran başında geçirilen aşırı zaman, Z kuşağının yetişme çağında hayati önem taşıyan doğal ışıktan mahrum kaldığı ve bunun da görme yetileri üzerinde uzun vadede yıkıcı bir etki yaratabileceği anlamına geliyor.

2000’li yılların başında yüzde 20 olarak bildirilen çocukluk çağı miyop görme bozukluğu dünya genelinde yer yer değişmekle beraber yüzde 40’lara 50’lere ulaştı. Uzmanlara göre bu rakamlar ‘salgın’ seviyesine ulaşmış durumda. Göz cerrahı Dr. Joern Jorgensen durumun daha da kötüye gideceği uyarısında bulundu.

Dr. Jorgensen, çocukların ergenlik çağında çok önemli bir dönemde kapalı alanda cihaz başında kalmalarının yeterli dopamin alamadıkları anlamına geldiğini ve bunun da gözlerine zarar verdiğini söyledi. İkinci faktör ise telefon ve tabletlere yüzünden birkaç santim uzakta bakarak geçirilen süredir ki bu da miyopluk ya da kısa görüşlülük gelişmesine neden oluyor.

ÇOCUKLAR DIŞARI ÇIKMIYOR, YAŞADIĞIMIZ ŞEY BİR SALGIN

Londra'daki muayenehanesinde çalışan ve dünya çapında 44 göz cerrahisi kliniğinin CEO'su olan Dr. Jorgensen, Çin’in bazı bölgelerinde miyopluk seviyelerinin yüzde 30'dan yüzde 95'e ve üzerine sıçradığı bilgisini veren Dr. Jorgensen, çocukların boş zamanlarını geçirme biçimlerinde büyük bir değişiklik yapılmazsa aynı durumun dünya genelinde yaşanacağı konusunun dikkatle altını çizdi.

Jorgensen, “Çocuklar önceki nesiller kadar dışarı çıkmıyor, ihtiyaç duydukları her şey cihazlarında önlerinde. Bu da hayatlarının kritik bir döneminde doğal güneş ışığı alamadıkları anlamına geliyor ve bu da miyopide çok belirgin bir artışa neden oluyor. Durum endişe verici ve gördüğümüz şey bir salgın” dedi ve ekledi:

Gün ışığında futbol oynamak, herhangi bir spor yapmak ya da sadece arkadaşlarla oynamak için dışarı çıkmak, dopamin salgılayan kimyasal bir sürece neden olur. Bunun, gözde miyopluğa neden olan büyüme türüne karşı bir engelleyici olduğunu biliyoruz. Gözün yatay kısmı uzar ve büyümeye devam ederek odaklanmayı zorlaştırır. Çocukları dışarı çıkmaya ve daha fazla spor yapmaya teşvik edebiliriz, ancak sosyal medyanın hayatlarında bu kadar önemli bir rol oynamasıyla zaten olanları tersine çeviremezsiniz.”

Dr. Jorgensen, ikinci zarar verici faktörün ise gençlerin yaptıkları yakın işlerin miktarı olduğunu söyledi, “Yüzden birkaç santim uzakta bir ekrana sahip olmak, gözlerin daha az kırpışması ve saatlerce yakın görevlere odaklanırken aşırı telafi anlamına gelir. Gözdeki kasların gerilmesi ve lensin kayması, göz küresinin kademeli olarak uzamasına ve uzaktaki nesnelere odaklanma şeklimizin zarar görmesine neden olur” ifadesine yer verdi.

MİYOP HASTALIĞI BAŞKA SORUNLARA DA NEDEN OLUYOR, KÖRLÜĞE KADAR GİDEBİLİYOR

Yazının Devamını Oku

İsimsiz çiçek göndermek taciz midir?

2 Nisan 2024
İsimsiz şekilde çiçek ya da başka bir hediye göndermek her ne kadar ‘sürpriz’ gibi düşünülebilse de işin aslı hiç de öyle değil. Bir kere ya da sürekli hiç fark etmez, birisine isimsiz gönderilen her şey taciz sayılabiliyor, şirketler de buna olanak tanıyarak suça ortaklık etmiş oluyor. Ayrıntıları Avukat Elvan Kılıç anlattı...

Sosyal medyada bir kadın kendisine sürekli isimsiz çiçek gönderildiğini paylaştı. Firmayı aradığında “İsim özellikle gizli tutuldu” cevabı aldığını anlatan kadın, suç duyurusunda bulunacağını, firmanın da bu suça ortak olduğunu söyledi, “Ayrıca isimsiz çiçek gönderme seçeneği sunmak tacize bence aracılık etmektir. Bu konuyu özellikle belirteceğim dilekçemde” ifadelerine yer verdi.

Peki gerçekten isimsiz çiçek göndermek taciz midir ve en önemlisi şirketlerin isimsiz çiçek yollama seçeneği sunması doğru mu?

'TACİZ OLDUĞU AÇIK BİR ŞEKİLDE ORTADA'

1- İSİMSİZ ÇİÇEK GÖNDERMEK TACİZ MİDİR?

Kişilere isimsiz çiçek gönderilmesinin taciz niteliğinde bir davranış olduğunu düşünüyoruz. İsimle gönderilebilecek bir gönderinin ısrarla isimsiz olarak gönderilmesinde iyi niyet aranması olağana aykırı olacaktır. Günümüzde birçok kişi, ağırlıklı olarak kadınlar isimsiz gönderilerle ısrarla rahatsız ediliyor. Hiçbir şekilde iyi niyet atfedilemeyecek bu davranışın taciz niteliğinde olduğu açık bir şekilde ortada olup gönderici kişinin Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) ve Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında sorumluluğunun olduğu şüphesizdir.

DETAY DETAY KAPSADIĞI SUÇ BAŞLIKLARI

2- İSİMSİZ ÇİÇEK GÖNDERME KONUSUNUN HUKUKSAL BOYUTU NEDİR?

Kişi istememesine ve rahatsız olmasına rağmen bir kişiye çiçek gönderilmiş ise cinsel taciz, kişilerin huzur ve sükununu bozma veya ısrarlı takip suçu oluşabilir. İsimsiz çiçek gönderimi konusunun oluşturabileceği suçları şu başlıklar altında detaylandırabiliriz:

Yazının Devamını Oku

Doğum sonrası bazı sorunlar yaşamaya başladı, 10 yıldır hasta olduğu ortaya çıktı

29 Mart 2024
Natasha Hunton-Walker, eylül sonunda oğlu Max’i dünyaya getirdi. Doğum yaptığı gün bazı semptomlar yaşamaya başlayan 31 yaşındaki Natasha, baş ağrıları çekiyor ve bulanık görüyordu. Natasha, “Birkaç saat uyudum ve uyandığımda garip şeyler oldu. Tam anlamıyla ‘laf salatası’ durumunu yaşıyordum. Kelimeler ağzımdan çıkıyordu ama beynimdeki bağlamda değillerdi” dedi ve yaşadıklarını anlattı

YAŞADIKLARIN NORMAL DEDİLER, BEYNİNDE 10 YILDIR BÜYÜYEN TÜMÖR ÇIKTI

Yaşadığı semptomları doktoruyla ve hemşirelerle paylayan genç kadın, bunun sadece doğum yorgunluğu olduğu cevabını aldı. Ancak ‘anne beyni’ diye geçiştirilen şey aslında çok daha ciddi bir durumun habercisiydi.

Natasha'nın kafasında 10 yıldır büyümekte olan beş santimetrelik bir tümör vardı. Genç anne, kendisine teşhis konmadan önce yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Doğumdan yedi hafta sonra hemen hemen her gün başım ağrıyordu ama şiddetli değildi. Görüşüm bir tuhaftı. Sol gözümdeki çevresel görüşüm biraz bulanıktı. Bir şeyler doğru değildi. Randevu almak için yerel gözlükçülere gidip duruyordum ama onlar da emzirirken tuhaf görmenin normal olduğunu, endişelenmemem gerektiğini söylüyorlardı.”

Londra'daki üç ya da dört gözlükçüyü ziyaret etmeye çalışan ancak randevu alamayan Natasha, "Konuştuğum sağlık personelinin hiçbiri endişeli ya da kaygılı oldukları izlenimini vermedi. Doğum sonrası günlerde böyle hissetmenin normal olduğunu söylediler” dedi.

Ancak Natasha semptomlarının doğum sonrasıyla ilgili olmadığından emindi ve tesadüfen alabildiği bir randevu korkularını doğruladı. Devon’da yaşayan ailesini ziyaret eden Natasha, gözlüğü kırılan babasına gözlükçüye kadar eşlik etmeye karar verdi. Babasıyla beraber gözlükçüye gidince şansını denemek istedi ve 11 Aralık'ta bir göz testi için son dakika randevusu talep etti.

Gözlükçü, gözünün arkasını taradıktan sonra Natasha'ya acilen hastaneye gitmesi gerektiğini söyledi çünkü görüntü beyninde bir büyüme olduğunu ortaya çıkarmıştı.

'İNSANIN AKLINA HEMEN ÖLÜM GELİYOR'

Yazının Devamını Oku