Tekrar hamilelik düşündüğü için artık cihazı çıkartmak isteyen Hardy hastaneye gitti ancak sağlık görevlileri, kolun üst kısmında küçük, sert bir kibrit çöpü gibi dokunulduğunda fark edilen cihazı yerinde bulamadı. Cihaz aynı zamanda yapılan göğüs taramasında da görüntülenmedi.
1 YIL BOYUNCA NEREDE OLDUĞUNU BULAMADILAR
Genç kadın, tam bir yıl boyunca implantın nerede olduğunu öğrenemedi. Sonunda doktorlar, cihazın kanı kalpten akciğerlere taşıyan kritik kan damarları olan pulmoner arterlerden birinde buldular.
ÇIKARILMASI DURUMUNDA ATARDAMAR YIRTILABİLİR
Genç kadın kaybolan doğum kontrol implantının akciğerlerinde olduğunu öğrenince dehşete kapıldı. Hardy, doktorların kendisini implantın çıkarılmasının potansiyel tehlikeleri konusunda uyardığını, çıkarılması durumunda atardamarın yırtılmasından korktuklarını, bu nedenle onu olduğu yerde bırakmaya karar verdiklerini iddia ediyor.
Hardy, bu gerçeği öğrendikten sonra yaşadıklarını Daily Mail’e şu sözlerle anlattı:
“Doktorlar bana, implantı çıkarmaya çalışma seçeneğini sundu ancak bunun çok tehlikeli bir prosedür olduğunu söyledi. Çıkarılmaya çalışılması durumunda benim için işleri daha da kötüleştirebilir ve atardamarımı yırtabilir. Yıllar boyunca hiçbir sorun ya da herhangi bir belirti yaşamadığım için implantı olduğu gibi bırakmayı, risk almamayı kabul ettim çünkü düşünmem gereken iki çocuğum var.”
Pandemi ile adını daha sık duymaya başladığımız tiny house’lar büyük şehrin kalabalığından kaçmak isteyen ya da deprem korkusu nedeniyle kendine daha güvenli ve sakin yer arayanlar için mükemmel bir seçenek. Pek çok insan hem daha kullanışlı hem de masrafları azaltması nedeni ile bu küçük evlerin hayali kuruyor.
18 Ocak 2024 tarihinde yayınlanan Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin yayınlanmasıyla ‘tiny house'lar ile ilgili yeni bir dönem başladı.
Peki, bu yeni yönetmelik ile neler değişti?Turizm amaçlı olmayanlar için değişiklik var mı?
Her araziye tiny house yapılabilir mi?
İmar izni gerekir mi?
Nerelerden hangi izinlerin alınması gerekiyor?
Herkes pürüzsüz ve genç bir cilde sahip olmak istiyor. Kimse yaşlanmak istemiyor ve yüzünde çizgiler belirmeye başlayınca panik oluyor.
Kırışıklıklar için en basit çözüm olarak karşımıza botoks çıkıyor ama botoks için genel bir tabu vardır. 20’li yaşlarında botoks yaptırmak isteyen ‘yaşın küçük, kırışığın yok’ tepkisi ile karşılaşır ama pek çok uzman botoks ile en güzel sonucun genç hastalarda elde edildiğini söylüyor.
20'li ve 30'lu yaşlarındaki insanlar, kırışıklıkları durdurmak umuduyla giderek daha fazla botoks yaptırıyor. Bu uygulamaya önleyici botoks adı veriliyor. Ama işe yarıyor mu? Botoksun çeşitli kullanım alanları iyi araştırılmış olsa da, kırışıklıkları önlemek için uzun süreli kullanımına ilişkin geniş çaplı klinik araştırmalar yok. Bunu destekleyen kanıtlar genelde küçük çalışmalara dayanıyor ve genellikle ilacı satan şirketler tarafından finanse ediliyor.
Yine de birçok dermatolog ve plastik cerrah, botoksun bazı kırışıklıkların oluşmasını geçici olarak durdurabildiğini söylüyor. Dermatolog Ife J. Rodney, Washington Post’a yaptığı açıklamada cilt kırışıklıları ve botoks etkisini ilginç bir örnekle anlattı:“Genç cildi bozulmamış bir kâğıt parçası gibi düşünün. Kâğıdı buruşturmamak, buruşmuş bir kâğıdı tamamen düz hale getirmekten çok daha kolaydır.
Peki 20'li veya 30'lu yaşlarda botoks yaptırmak kırışıklıkların oluşumunu nasıl geciktiriyor?
Botoksa ince çizgiler ve kırışıklıklar belirmeden önce mi başlanmalı?
Önleyici botoks tedavileri kişinin genç görünümlü süresini uzatabilir mi?
BİZ HER BAYRAM BOŞANIYORUZ
Nedim K. (44)
Biz eşim ve iki oğlumla birlikte Samsun’da yaşıyoruz. Ailelerimiz ise iki farklı şehirde yaşıyor. Kayınvalidem ve kayınpederim bize yakın oldukları için sık sık ziyaretlerine gidiyoruz. Onları seviyorum ve asla saygıda kusur etmiyorum ama bayramlarda tatile gitmek ya da ara sırada kendi ailemle vakit geçirmek istiyorum.
Gel gelelim eşim ailesine "Bu bayram gelmeyelim" diyemiyor. "Sen her bayramı benim ailemle geçirsen memnun olur musun?" dediğimde "O başka" diyor. Neyi başka bal gibi aynı işte... Özetle biz her bayram boşanmaya karar veriyoruz, bayram geçince sinirimiz geçiyor unutuyoruz. Ta ki bir sonraki bayrama kadar...
BİZDE BAYRAM DEMEK KAVGA DEMEK
Melek S. (71)
Ben hayatımın en büyük hatasını farklı memleketten biri ile evlenerek yaptım. Evlendiğimiz ilk yıldan beri her bayram aynı sorunu yaşıyoruz. Bizim evde bayramın yaklaşması demek kavga gürültü ve dargınlık demek. Çocuklarım da bu yüzden küçüklükten itibaren bayramlardan nefret etti.
ÇAM KOZALAĞI PEKMEZİ
Yolda, sokakta, pazarda, hafta internet sitelerinde bile satılıyor, kullanan herkes öksürüğü şıp diye kestiğini iddia ediyor. Nedir bu şurubu efsane yapan şey?
Ahmet Akçay: Çam kozalağı pekmezi kalsiyum ve potasyum açısından zengin olan ve terpenler olarak bilinen uçucu yağlar bulunduru. Çam kozalağı olarak sıklıkla karaçam kozalağı (Pinus nigra) ve kızılçam kozalağı (Pinus brutia) kullanılır. Çamgiller familyasına ait bitkilerin yaprak, kozalak ve reçinelerinin çam yetiştirilen bölgelerde birçok hastalığın tedavisinde kullanılıyor.
Çam kozalakları akciğerleri nemlendirmek, öksürüğü kesmek ve ateşi düşürmek için kullanılıyor. Ayrıca farklı çam türlerinden elde edilen çam kozalaklarının anti-tümör, anti-inflamatuar, anti-bakteriyel ve antioksidan aktiviteye sahip olduğu belirtiliyor ancak çam kozalağının ürünlerinin faydaları hakkında literatürde yayınlanmış çalışma yoktur. Faydalı olduğunu söyleyebilmek için çalışmaların yapılmasına ihtiyaç var.
Fazla miktarda kullanılmasının yan etkiye neden olabilmesinden dolayı da öksürük kesici olarak tek başına kullanılmaması ve kullanılacaksa tamamlayıcı tedavi olarak uygun miktarlarda kullanılması gerekir.
Tüketici raporları fazla şeker tüketiminin ve aspartam gibi yapay tatlandırıcıların sağlık için iyi olmadığını söylüyor ancak ara sıra hepimizin canı tatlı bir şeyler istiyor.
Washington Post’a konuşan Houston'daki Suvida Healthcare'in direktörü Wesley McWhorter; bal, akçaağaç şurubu ve agavenin genellikle doğal ve daha sağlıklı seçenekler olarak öne sürüldüğünü ancak bunların sadece sıvı şekerler olduğunu, tüm ilave şekerler gibi bunların da alımının en aza indirgenmesi gerektiğini söyledi.
Aslında bir tatlı kaşığı bal, akçaağaç şurubu ve agave, 16 kalori ve 4 gram şeker içeren granül şekerden biraz daha fazla kaloriye sahiptir.
Bal ve akçaağaç şurubunun besin değerinin olmasına rağmen beyaz şekerin besin değeri neredeyse hiç yok. Bu da şekere göre bahsi geçen tatlandırıcılara hafif bir avantaj sağlıyor.
McWhorter, bu özel tatların gerçek avantajının size sunduğu lezzet olduğunu, belirli tariflere lezzetiyle katkıda bulunacağını, yiyeceklere lezzet katmak için daha az kullanmak gerektiği anlamına geldiğini söyledi.
Diyetisyen Nur Ecem Baydı Ozman, rafine şekere alternatif olarak besinleri tatlandırmak için tercih edilen bal, pekmez, akçaağaç şurubu, agave şurubu, stevia gibi tatlandırıcıların masum ya da şekersiz olduğunu düşündürerek gıdalara eklendiklerini, bu maddelerin doğal ya da bazen kalorisiz olmasının bu maddelerin eklendiği besinleri masum ya da kalorisiz yapmayacağının altını çizdi. Ozman, şeker veya şekere muadil bu maddelerin fazla tüketiminin sakıncalı olabileceği ve mutlaka kontrollü tüketilmesi gerektiğinin altını çizdi.
İşte doğal olduğunu düşündüğümüz o tatlandırıcılar ve içerikleri…
YOĞURT YİYENİN ÖMRÜ UZAR MI?
Bu sorumuza İç Hastalıkları uzmanı Aytaç Karadağ, bu konuda yapılan bir araştırmanın sonuçları ile cevap verdi.
“Yoğurt tüketiminin ölüm riskinin azalmasıyla ilişkili olup olmadığını değerlendirmek için ABD'li 82348 kadın ve 40278 erkekten oluşan çalışmada kadın grubu 1980'den 2012'ye, erkekler ise 1986'dan 2012'ye kadar takip edildi. Bu çalışmanın sonucuna göre düzenli yoğurt tüketimi kadınlar arasında uzun ömürle ilişkilendirildi. Aynı araştırmada, günde bir porsiyon yoğurdun fındık veya tam tahıllarla değiştirilmesinin kadınlarda ölüm riskinin azalmasıyla ilişkili olduğunu, tam tersine yoğurt yerine kırmızı et, işlenmiş et, süt veya diğer süt gıdalarıyla tüketilmesi ise daha yüksek ölüm oranıyla ilişkili olduğunu saptandı.”
Yoğurt tüketiminin ölüm oranı üzerindeki etkilerini bağırsak florasını düzeltmesi ve kemik sağlığı için kalsiyum, antioksidan özelliği olan magnezyum, selenyum ve çinko içermesi olduğunun düşünüldüğünü belirten Karadağ, ilave şeker ve aroma içermeyen ev yapımı yoğurdun uzun ömür konusunda sağlığa en faydalı olan yoğurt olduğunu sözlerine ekledi.
KEMİKLERİ GÜÇLENDİRİR Mİ?
Çocukken büyüklerimiz hep
VİTAMİN/ MİNERAL EKSİKLİKLERİNİZİ TAMAMLAYIN
Aslında en önemli şey güçlü bir bağışıklık sistemi oluşturmak… Bu da beslenme ile doğrudan alakalı. Öncelikle mutlaka vitamin ve/veya mineral eksiklikleriniz varsa bunları tamamlamalısınız.
D vitamini, B12, çinko, C vitamini hastalıklara karşı savaşan askerler gibi vücut savunmasında etkili ajanlardır. Bunların vücutta yeterli miktarda bulunması, hastalıklarla mücadele açısından çok önemli bir etki oluşturuyor. Varsa eksikliğinde buna yönelik beslenmek, gerekiyorsa takviye almak ve beslenmeye bütüncül olarak dikkat etmek gerekiyor.
TURUNÇGİLLER GÜNLÜK BESLENMEDE YER ALMALI
İlk olarak C vitamini eksikliği yaşamamak için mutlaka turunçgillerden tüketmelisiniz. Limon, portakal, mandalina günlük beslenmede yer alması gereken önemli C vitamini kaynaklarıdır.
ARA ÖĞÜNLERDE KURUYEMİŞ TÜKETİN
Kuru yemişler; özellikle kabak çekirdeği, badem, ceviz, fındık gibi yemişler B grubu vitaminlerinin yanında çinko da içermesi sebebiyle ara öğünlerde tüketilebilir.
TAVUK SUYU, KEMİK SUYU, PAÇA, İLİKLİ SU İLE HAZIRLANMIŞ ÇORBALAR İÇİN