Daha uzaklara…

“Uzaktan bakıldığında dümdüz ovanın orta yerine yemyeşil etekliğini sererek oturmuş bir eski zaman prensesinin geniş gerdanını andırıyordu tepe. Yüksekliği bulutlara değerken, prensesin ince ve zarif boynuna nakışla bezeli taşlarla örülmüş evlerin, sıra sıra, yan yana dizili görüntüsü; geceleri bir gerdanlığın göz kamaştıran ışıltısıyla parlıyor, korkunun sokaklara hâkim karanlığını uzaklaştırıyordu.

Haberin Devamı

Güneşin aydınlattığı gün boyu ise; yer yer bulutlarla gölgeleniyor, bağrındaki şehrin gökten inmişcesine yüksekteki gizemli duruşu nefes kesiyor, gökyüzü ile haşır neşir hali, görenlerin yüreklerini kanatlandırıyordu. Kumrular da kanatlanıyordu. Kümelendikleri kilisenin yüksek kulesinde çınlayan çan sesine cevaben havalanıyorlar, hemen birkaç sokak ötedeki camiye tünüyor, ezan sesini duyana kadar bekledikleri kubbe veya minaresinde cilveleşiyorlardı. Şehrin, bulutlarla sarmaş dolaş olduğu zamanlarda, meyve ağaçları ve yabani çiçeklerin renklendirdiği yamaçlarından yukarı doğru esen samyeline kapılmak isteyen taklacı güvercinler ise kuytudaki yuvalarına dönmek yerine, esintiyle el ele verip şehrin güneşle gölgelenen dar sokaklarında gezinmeye devam ediyordu. Pişmiş yemeklerin sokaklara ulaşan kokularını da topluyordu samyeli, taş duvarlara sürtünerek hem kendini soğutuyor hem de sokaklarda gezinen gizli sevdaları havalandırıyordu. Evlerin açık pencerelerinden içeri girdiğinde, bazen çiçek bazen meyve bazen de yemek kokuları yayıyor, uzun, ışıltılı ve serin geceye hazırlanan şehrin sakinlerine her halükârda derin bir oh çektiriyordu…”

Haberin Devamı

MARDİN BİENALİ

Daha uzaklara…

Daha Uzaklara…’ diyerek attığım başlık; aslında iki yılda bir düzenlenen ve bu yıl 6’ncısının yapılacağı ‘Mardin Bienali’nin bu sene belirlediği konsept ve başlık aynı zamanda. Yıllardır Mardin’le iyice özdeşleşen bienali en başından beri ‘Mardin Sinema Derneği’ düzenlerken direktörlüğünü ‘Döne Otyam’ ile ‘Hakan Irmak’ birlikte yapıyorlar. Sanatçı, akademisyen Ali Akay’ın küratörlüğünde 10 Mayıs-10 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek bu yılki bienal; ‘Daha Uzaklara’ başlığı altında günümüzde yaşanan tüm sanatsal, siyasi ve sosyolojik sorunların ötesine nasıl geçilebileceği hakkında çarpıcı sorular soruyor. Manifestosundan alıntıladıklarımın bazıları şöyle:

*Doğaya, kültüre (antroposen ve kapitalosen), bitkilere, hayvanlara ve başka insanlara, etnisitelere, milletlere, sınıflara, bölgelere post-kolonyal ve feminist, kesişimsel, de-kolonyal yapıbozum bağlamında ırkçılığa karşı mücadeleyi nasıl ‘birlikte var olma’ haline çevirebiliriz?

Haberin Devamı

* Bugün toplumlardaki aile ilişkilerinde (tek ebeveynli aileler, birden çok süre giden evlilikler ve bunlardan doğan çok çocuklu aileler, kan bağı olmayan aile ilişkilerindeki artış) ve teknolojik (yapay zekâ, dünyasal, robotlaşma ve enformatikleşme) değişim ve dönüşümleri nasıl örgütleyebiliriz?

* Özellikle dünyasal güncel durumdan nasıl çıkabiliriz ve canlılar arasında ‘müzakereci bir demokrasiyi’ (insani olduğu kadar diğer canlıları da bir ‘Şeylerin Parlamentosu’ fikrinde) nasıl iletişime sokabiliriz?

Bienal, 10 Mayıs akşamüzeri saat 18.30’da tarihi Alman Karargâhı’nda yapılacak açılışla başlıyor. Birçok görsel ve fikir yoğun sanatçının birlikte oluşturduğu sinerjiye kapılmamak mümkün görünmüyor. Bu oluşan nefis sinerjiyi, hele ki Mardin’in binlerce yılla biriktirdiği gizemle beraber yaşamak nasıl olur? Düşünmeyin… Mardin’e gidin… Görün…

Haberin Devamı

İZALA BUTİK OTEL

Daha uzaklara…

Mardin Bienali’nin Mezopotamya ovasına bakan terasında, açılış kokteylinin yapılacağı otelin hikâyesi de ilginç. ‘İzala’ Bizans döneminde Mardin coğrafyasına verilen isim olarak geçiyor. 1934 yılında Halkevi olarak kurulan bina, daha sonra çarşı karakolu, sağlık ocağı ve defterdarlık olarak yıllarca hizmet verdikten sonra emekli ediliyor. Bina, Mardinli Pamukçu ailesinin girişimiyle aslına uygun şekilde restore edilerek turizme kazandırılıyor. Mardin’in ilk butik belgeli oteli ünvanına sahip İzala Otel, Şehidiye Mahallesi cadde üstünde ve meşhur Mardin PTT binası bitişiğindeki konumuyla bienal katılımcı ve misafirlerine de ev sahipliği yapıyor.

Haberin Devamı

MARDE RESTORAN

Daha uzaklara…

Dünyanın sayılı mutfaklarından sayılan ve tüm ağzının tadını bilenlerin ısrarlı Mardin yemekleri tutkusu bilinen bir gerçek. Birkaç günlük ziyaretlerde tadım tabakları ile popüler restoranların yoğun trafiği ve yetiştirilemeyen mahalli yiyeceklerden mahrum kalma ihtimaliniz yüksek. Siz yine de hemen pes etmeyin ve şansınızı geçtiğimiz şubat ayında yeni evli çift Eyüp ve Sevim Bayraktar’ın hizmete açtığı Marde Restoran’da denemelisiniz. Sevim’in sevgili annesi Şükran Hanım’ın şefliğini yaptığı restoranın yemeklerini çok sevdim. ‘Karacadağ pirinç ve bademli dobo’ yemeği ile ‘ayvalı kavurma’ nefisti. Haşlanmış ve kızartılmış içli köfteler incecik ve çıtır hamurları ile şahane… Finalde mutlaka ‘kahiye’ ile tatlanmalısınız… Bayılmanız mümkün…

 

 

Yazarın Tüm Yazıları