AHMET Hakan dünkü "Necla Arat 3 Kez Çalmış" başlıklı yazısında, "Necla Arat’ın ’Profesörlük’ tezinin ’çalıntı’ olduğu, bu nedenle üniversiteden bir yıl uzaklaştırma aldığı daha önce defalarca yazılıp çizildi...
Benim elimdeki belgelerin ortaya koyduğu ’yeni bilgi’ ise şuydu: Necla Arat’ın doktora ve doçentlik tezleri de çalıntıymış!" sözleriyle çok vahim bir iddia ortaya atıyor ve haklı olarak soruyor:
"CHP, ’Bir bilim hırsızı olan Ömer Dinçer, Başbakanlık Müsteşarlığı koltuğunda oturamaz’ diye yeri göğü inletti.
Bakalım ’Bir bilim hırsızının Başbakanlık Müsteşarlığı koltuğunda oturması’na isyan eden CHP, bir bilim hırsızını CHP milletvekili yapacak mı?"
* * *
Ahmet Hakan’ın iki haklı tezi var:
1) CHP iç tutarlılık göstermeli.
2) Bilim hırsızları milletvekili olmamalı.
Ahmet Hakan aynı yazıda, yaptığı intihali (bilim hırsızlığını) inkár etmeden, zımnen de olsa Ömer Dinçer’e sahip çıkarak, "YÖK, Ömer Dinçer’in intihali konusunda anında karar alıp jet hızıyla uyguladı" diyor.
Ömer Dinçer konusunda epey araştırma yapmış bir kişi olarak açıkça ifade edeyim ki; Ömer Dinçer’in Yahya Fidan ile birlikte yazdığı iki kitapta (bir değil) intihal yapılmıştır.
En son 30 Ekim 2005 tarihinde yazdığım "Ömer Dinçer’e Bazı Sorular" başlıklı yazımda kendisine 6 soru yönelttim, bugüne dek birine dahi cevap alamadım. O yazımda intihalin Ömer Dinçer’in iddia ettiği gibi sadece bir kitapta olmadığını ve acele karar alınmasının gerekçesini de belirtmiştim.
"Ömer Dinçer’in Yahya Fidan ile yazdığı iki kitap var. İkisiyle de ilgili intihal iddiaları içeren raporlar mevcut. Ama, Prof. Dr. Tamer Koçel’den aşırma yapılan kitap (İşletme Yönetimi) ile ilgili intihal iddiası zamanaşımına uğradığı için bu kitap hakkında bir işlem yapılamıyor. Ama diğer kitap (İşletme Yönetimine Giriş-6. baskı-Kasım 2003) zamanaşımına uğramadan (zamanaşımı Kasım 2005’te işlerlik kazanıyordu) hakkında intihal kararı verildi. Karar bir ay geç alınsa idi, bu kitap da işlem göremeyecekti."
* * *
Ömer Dinçer bu yazının yazıldığı tarihlerde hem CNN Türk’te, hem de Milliyet’te yaptığı açıklamalarda YÖK kararıyla ilgili olarak hemen Danıştay’a gideceğini söylüyordu. Aradan 19 ay geçtiği halde Danıştay’ın bu konuda aldığı herhangi bir karar medyaya yansımadı.
Artık, Ömer Dinçer’in intihali kendisinin de kabul ettiğini söylemek yanlış olmaz!
* * *
Öte yanda Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi aldığı bir kararla, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’le ilgili hakaret davasını, "Anayasa ile bağdaşmayan görüşler savunduğuna göre eleştirilere de katlanmak durumunda" gerekçesiyle bozmuştu. Dinçer’in 1995 yılında katıldığı bir sempozyumda yaptığı şu açıklama, dava sürecini başlatmıştı:
"Türkiye’de (...) laiklik ilkesinin yerini İslam ile bütünleşmeye terk etmesinin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin (...) daha Müslüman yapıya devre(dil)mesi sorumluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum."
Kimileri Yargıtay’ın oybirliği ile aldığı kararın siyasi olduğunu iddia edecektir. Ama Ömer Dinçer’in görüşleri de ortadadır.
* * *
Madem iç tutarlılık arıyoruz, hem Ömer Dinçer’in, hem Necla Arat’ın milletvekilliği adaylığı sürecini hep birlikte izleyelim.