Türkiye’den 3 yerli ve 1 sürpriz yabancı, yurt dışından 1 yerli, Almanya dan 2 yabancı, İtalya’dan 2 yabancı ve İngiltere’den 1 yabancı... Bu oyuncuların transferi gerçekleşirse, Galatasaray için gelecek sezon çok iyi geçecek.
22 Mayıs 2011 Pazar... Yeni bir başlangıç yapacak olan Galatasaray için bu tarihin önemi çok büyük. Ben, Bülent Korkmaz, Tugay Kerimoğlu, Suat Kaya ve Hasan Şaş’ın; Fatih Terim Hoca’nın davetiyle, Kireçburnu’ndaki evinde yaptığımız toplantı, sıradan bir buluşmadan çok öte, bir değişimin startının verildiği bir gün oldu. Üç saatlik toplantı boyunca konuşulan tek konu ‘Galatasaray nasıl iyi olur’ idi. Herkesin kendisini veya menfaatini düşünmeden fikirlerini açıkça söylediği ve gelecek adına inşasına başlanan yeni Galatasaray’a bir tuğla da biz koyalım anlayışıyla geçen üç saat... Peki orada ne gördüm..?
ESKİSİNDEN FARKLIYDI
DEĞİŞİM: Bu değişimin en çarpıcı örneği Fatih Terim Hoca idi. Terim’in samimi, istekli, dinleyen, değer veren ve en önemlisi öğrenmeye açık tavrı beni şaşırtan ve umutlandıran durumdu. Kolay değil bu değişimi, dönüşümü yapabilmek. Sadece bu da değil... Terim’in yanına hatta kulübün birçok yerine UEFA Kupası şampiyonu kadrosunda yer alan oyuncuları düşünmesi ve onlardan yararlanmak istemesi de benim açıkcası beklemediğim bir durumdu. Yıllarca gitmeye çekindiğimiz ve nadiren gittiğimizde de sanki başka bir takımın tesisine gitmiş gibi garipsendiğimiz Florya’ya birçok arkadaşımın çeşitli görevler alarak geri dönecek olması, aslında çok geç kalınmış ama doğru bir hamle. Nereden nereye... Kulüpten uzak tutmak için çaba sarf edenlerden sonra şimdi kulübe davet edilen konuma gelmek zaten başlı başına değişimin ta kendisi değil mi?
GEÇMİŞİ UNUTTURACAK
VİZYON: Toplantı boyunca sadece sorunları ve Florya’yı konuşmadık. Tabii ki takımı ve Fatih Hoca’nın kafasında yapmayı düşündüğü transferleri de konuştuk. Kısa yoldan şunu ifade edeyim; anlaşılan isimler, anlaşmak üzere olunan isimler ve düşünülüp girişimde bulunulan isimleri bir araya getirince ben çok heyecanlandım. Fatih Hoca, “Aramızda kalmak şartıyla isim veriyorum” dediği için bu isimleri açıklayamıyorum, ama Galatasaray taraftarı kendisini tekrar büyük hissettirecek oyunculara hazır olsun. Transfer listesinde; Türkiye’den 3 yerli ve 1 sürpriz yabancı, yurt dışından 1 yerli, Almanya’dan 2 yabancı, İtalya’dan 2 yabancı ve İngiltere’den 1 yabancı oyuncu bulunuyor. Ünal Aysal ve Fatih Hoca’nın da vizyonunu ortaya koyan bu isimlerin transferi gerçekleşirse gelecek sezonun Galatasaray’ı geçmişi çok çabuk unutturup başarıyı hemen yakalar. Yani gelecek sezon Galatasaray yarışın içinde çok daha güçlü olacak ve sezon çok iyi geçecek.
EFSANE GERİ DÖNÜYOR
BİRLİKTELİK: Camianın ihtiyacı olan beraberliği sağlayacak olan başta başkan Ünal Aysal ve Fatih Terim’dir. Kaldı ki, bu ikili yukarıda yazdığım iki önemli etkeni devreye sokarak bunun ciddi anlamda adımını atmıştır. Fatih Hoca’nın yönetim ve takımı toparlama etkisine sahip tecrübesine, Galatasaray’ın alacağı başarılı sonuçlar eklenirse tekrar birlikte hareket edebilen bir dev ortaya çıkacaktır. Zaten geriye dönüp bakarsanız Galatasaray’ın tarih yazdığı dönemin önemli ayakları da bunlardı. Yani işini erbabı bir yönetim, işini iyi bilen bir teknik adam ve işini iyi yapan kaliteli futbolcuların oluşturduğu bu üçlü organizasyon şimdi yeniden oluşuyor. Şu anda geriye kalan kaliteli oyuncuların transfer edilmesi. Galatasaray önümüzdeki sezon başarıyı yakaladığında ‘Ben oradaydım’ diye bir yazı yazacağım ve 22 Mayıs 2011’i hatırlatacağım. İyi futbolcular ve iyi Galatasaray seyretmek isteyenler şimdiden hazırlığını yapsın. Efsane gerİ dönüyor.
Karar verirken iyi düşün Arda
TÜRKİYE’nin en yetenekli, en etkili ve en ilgi çekici oyuncusu olduğu aşikar. Geride bıraktığımız sezon yaşadıkları, futbol hayatını Avrupa’da sürdürme isteğini netleştirdi. Ben geçen sezon da Arda’nın gitmesi gerektiğini düşündüm ve yazdım. Gitmeliydi, çünkü koca Galatasaray’ın bütün sorunlarını tek başına karşılayabilecek veya sırtlayabilecek kadar tecrübe ve güce sahip değildi. Eski yönetimin bu kötü dönemde Arda’yı en ön safta kullanması ve yalnız bırakması, sadece Arda’yı değil kim olursa olsun herkesi bitirirdi. Fakat şimdi Arda konusunda farklı düşünüyorum. Çünkü Arda yeni kurulacak Galatasaray’da tek başına oyunu çevirmesi beklenen oyuncu olmayacak. Gelecek isimlerle beraber, yükünün azaldığı, daha rahat, daha etkili ve daha mutlu olacağı bir takımda oynayacak. Sadece oyun içindeki yükü omuzlarından alınmakla kalmayacak, bu saha dışına da yansıyacak.
Sığınacak bir liman
Bu bence daha önemli. Çünkü Arda geçen yıl saha içinden daha çok ilişkisi, giydikleri ve kullandıkları ile konuşuldu. Kariyer planlaması yanlış yapıldığı için en çok darbeyi buradan yedi. İşte Arda’nın en rahat edeceği taraf burası olacak. Çünkü Arda bütün o kötü dönem boyunca her şeyi tek başına göğüslemek zorunda iken artık Fatih Terim Hoca var. Takımın ve Arda’nın önünde onları koruyacak bir dalgakıran görevi görecek önemli bir figür olan Terim en önemli katkıyı burada yapacak. Arda’nın artık sığınacak limanı var.
Türkiye’de her şey hızlıdır
Bir diğer konu ise başarının unutturucu etkisi. Türkiye’de her şey hızlı yaşanır, çabuk unutulur. Dolayısıyla transferler yaparak güçlenmiş ve tekrar başarı kazanacak Galatasaray’da iyi oynayan bir Arda ile birçok şeyi hemen unutturacaktır. Tabii bunların hepsi, gerçekleşmesi yüksek öngörülerim. Karar verecek olan Arda. Aslında burada da problem var çünkü karar verecek aslında Galatasaray. Mukaveleli oyuncu olduğu için Arda’nın ki sadece istek olarak karşımızda duruyor. Arda yurtdışına giderse sosyal hayat olarak rahat edeceği, sadece futbolu düşüneceği bir dönem yaşayacak. Bunlar önemli kriterler, fakat Arda’nın şunu düşünmesi lazım; Bu kadar ilgiye alışmış, devamlı gündemde olan bir oyuncu olduktan sonra, sıradan ve sade bir Avrupa hayatı kendisini ne kadar mutlu edecek? Seçim Arda’nın. Kendisinin bir zamanlar söylediği gibi efsane olma şansını değerlendirmek mi, rahat bir yaşam mı?