Paylaş
Lig sıralamasının zirvesini de, dibini de etkileyecek maça Ankara rakibi kadrosu elverdiğince değişiklik yaparak, bir nevi, “Allah’ını seven defansa koşsun” taktiğiyle çıkmıştı.
Ümit Özat’ın attığı zarın tutuğunu, Galatasaray’ı kilitlediğini, silikleştirdiğini ve biri çok net gol pozisyonu olmak üzere daha çok tehlike yarattığını belirtelim.
Selçuk’un, Hopf tarafından savuşturulan şutunu saymazsak Galatasaray kilidi açacak anahtarı bulamadı, rakip kaleyi yıkmak bir yana doğru dürüst omuz atmayı bile beceremedi ilk yarı boyunca. Sarı kırmızılılar heba ettikleri ilk 45 dakikanın ardından ikinci yarıya “görece” bir baskıyla başladı, oyunu rakip sahaya yığdı ama nafile...
Galatasaraylılar heyecanlanmak için 55’inci dakikada Gomis’in şutunu bekledi; o dakikaya kadar yaprak bile kıpırdamadı desek yeridir.
PANiK ATAK!
Maçın 75’inci dakikasına ulaştığımızda, istatistikler Galatasaray’ın 450 pasına karşılık Gençlerbirliği’nin 100 pas bile yapmadığını gösteriyordu. Özetle Gençlerbirliği topu rakibe verdi ama oynatmadı; buna karşılık Galatasaray kadar, hatta daha da fazla etkili olabilecek atak geliştirdi...
Vakit ilerledikçe, “panik atak sistemine” geçiş yaptı bir klasik olarak ancak pek işlemediği bilinen bu sistem de ilaç olmadı. Ve bildik kural bir kez daha belirdi: Atamayana atarlar canım kardeşim...
Neticede Galatasaray bir düğün havasında gittiği Ankara’dan cenaze evi gibi bir havayla döndü evine.
Ligin son virajına girilmişken yaşadığı facia Galatasaray’a nasıl bir fatura ödetecek hep birlikte bekleyip göreceğiz. Hasar büyük, yol kısa, bedel ağır...
MAÇIN ADAMI: ÜMİT ÖZAT
Ümit Özat hem takımını hem de Galatasaray’ı silkelemiş oldu yaptığı değişiklikler ve takımına verdiği taktikle. Alkışın büyüğü elbette ona, tebrik ederim...
Paylaş