‘Aman üzülmeyeyim’ maçı

Rakip gol yemeyi pek sevmeyen, derli toplu, zor kırılan türden; 15 maçta 6 gol yemiş ki. Galatasaray bunun üç katı, 18 gol görmüş kalesinde. Beşiktaş 17, Trabzonspor 19, Fenerbahçe de 22 gol yemiş bu süreçte.

Haberin Devamı

 

Uzun bir aradan sonra “ideal”e en yakın kadroyla sahaya çıkan Galatasaray topa sahip olma iştahını daha fazla hissettiren taraftı.

İlk 15 dakikada sarı kırmızılar “bir tık daha” önde olsa da iki tarafın da açık bir üstünlük kuramadığı bir oyun izledik.

18’de İrfan Can’ın golü geldi. İrfan’ın attığı “feyki” kolayca yiyen Fernando’nun düştüğü hale mi yanarsın, elde kalan nadir sağlam isimlerden Muslera’nın şaşkınlığına mı?

İrfan Can’ın yeteneğine şapka çıkartılır o ayrı, şahane bir gol attı.

28’de oyun “1-0 öncesi” ayarlarına uygun hale gelmişken, Galatasaray hücumda “imkânlar dâhilinde” etkili olmaya çalışırken Ndiaye kaleci Mert Günok tarafından düşürüldü. Penaltıdan gelen beraberlik golüne imzayı Eren Derdiyok attı, denge yeniden kuruldu.
İkinci yarıda da büyük ölçüde dengede ilerleyen, tarafların sırayla parlayıp yavaşladıkları küçük bölümlerden oluşan bir maç izledik neredeyse.

Haberin Devamı

Galatasaray adına Eren’in, Başakşehir adına Bajic’in kaçırdıkları akıl almaz golleri gibi heyecan dalgalanmaları dışında pek bir “hadise” yaşanmadı.

68’inci dakikada Abdullah Avcı, Şampiyonlar Ligi yorgunu rakibin üstüne taze hücum gücüyle gitmeye karar verdi.

Napoleone ve Bajic’in yerine Elia ve Adebayor’un girmesi Galatasaray’ı biraz zorladı, oyunu dikte eden değil savunan takım konumuna geçti.

Kalan dakikalarda daha baskılı oynayan en azından gol atabilecek pozisyonları kurgulamaya çalışan taraf Başakşehir oldu.

Galatasaray da atsa kimsenin şaşırmayacağı pozisyonlar üretti ancak çoğunlukla doğru yolu bulamadı. Malum sebepler işte; top kayıpları, yanlış pas seçimleri vesaire.

Neticede iki taraf da kaybetse daha çok “üzüleceği” haftayı geçiştirmiş oldu, bu “aman üzülmeyeyim” maçı denge içinde bitti sayılır.

Ne zafer ne hezimet

Dışarıda ve içeride sarsıntılı bir dönemden geçiyor Galatasaray Kulübü. Öfkeli, huzursuz ve bunun bir yansıması olarak sahada da başarısız bir süreç yaşıyor.

Hakem rezaletleri, cezalar, sakatlıklar, Avrupa’da ve ligde buhran üstüne buhran.

Haberin Devamı

Tam bu vaziyetteyken, öncelikle bir galibiyet gerekirken, bu sıkıntılı dönemde karşısına lider Başakşehir çıkıyor.

Alınacak galibiyetin vaatleri büyük. Zirve civarına görkemli bir geri dönüş mesajı da olabilir, zirve yarışında üstünde sıralanan takımların birbirleriyle oynayacakları haftada müthiş bir puan hamlesi de.

Ama bir de madalyonun diğer tarafı var.

Alınacak bir mağlubiyet ve 11 puana çıkacak fark tam bir kopuşa, hezimete de kapı açabilir.

O kopuşun ardından yaşanacak olası zincirleme kopuşta da neler olur kestirmek güç.

Dün akşam Galatasaray ne “zafer, ne hezimet” diyerek çıktı maçtan, devre arasının hikmetine sığınarak. Kazanç mıdır, kayıp mıdır siz karar verin.

Haberin Devamı

Eldekilerin en iyisi

Abdullah Avcı’nın bir planı var ve bu plana uygun takımı kurarken oyuncularından talep ettiği performans kriterleri.

Mükemmel değiller, oyunları seyretmek için yanıp tutuşulacak, heyecan verici bir oyun değil. Fakat saygı uyandırıcı, rakibi diken üstünde yaşatan ve takımı liderliğe taşıyan bir oyun.

Şimdilik elimizdeki en iyi takım, en azından sıralamaya göre bu.

Yazarın Tüm Yazıları