Paylaş
Amaç ne? Türk futbolunun gelişmesi, Türk oyuncuların önünün kapanmaması ve daha fazla süre alması. Ancak ilginç olan şu: Mevcut düzende yabancı oyuncu serbest ve tarihin en güçlü jenerasyonlarından biri yakalanmış durumda.
SORUN ÜRETEMEMEK
Yabancı serbest iken Çağlar, Cengiz, Merih, Ozan, Zeki, Yusuf, Enes gibi Türkiye’den yetişmiş oyuncular yıldızlaşmış ve Avrupa’nın güçlü kulüplerine transfer olmuşlar. Şayet yabancı kısıtlaması olsaydı bu oyuncular büyük bir olasılık ile ülke içinde büyük kulüplerde astronomik ücretler ile oynayacaklardı. Bu seviyeye ulaşabilirler miydi? Bence Hayır. Ekonominin en temel prensiplerinden biri arz-talep ilkesidir. Yasaklar ve kısıtlama ile arz azalır, talep artar. Arz yeterli değilse de talep olan ürünün fiyatı artar. Bizdeki sorun üretmemekte. Üretene de herhangi bir teşvik yok.
MESELE PASAPORT MU?
Türk futbolunda yabancı tartışmaları ve uygulamaları hep pasaport üzerinden yapıldı. Eğer gerçekten de mesele yetiştirmek ve geliştirmek ise hep yanlış yolda yürüdük. 1 kelime Türkçe bilmeyen Muzzy İzzet, Colin Kazım, Emre Mor’lara ulusal formayı giydirdik; Fransız’a, Brezilyalı’ya, Afrikalı’ya, Amerikalı’ya pasaport verip Türk vatandaşı yapıp yarıştırdık, oynattık kazandık mutlu olduk.
TÜRKiYE’DEN YETiŞMiŞ
Şayet ırk ve kan söz konusu değilse ki değil; samimi bir şekilde ülke futbolunun ilerlemesi için sayı azaltılacaksa ‘yurt içinden yetişme’ koşulu getirilmeli.
Almanya’dan, Hollanda’dan, Fransa’dan kulüplerin altyapısında yetişmiş gurbetçi ailelerin çocuklarını alıp oynatacaksak ki ligdeki yerli oyuncuların yarısına yakını böyle- yine biz yetiştirmemiş olacağız. O zaman bu çelişkili uygulamayla devam ettiğimiz takdirde yine oyuncu yetiştirmiyor olmayı sürdüreceğiz. ‘türkiye içinden yetişmiş’ maddesi bu yüzden şart. Şimdi birileri çıkıp diyecek ki: “Almanya, Fransa ulusal takımlarında yabancılar oynuyor” Hayır efendim. Onlar göçmen ailelerin çocukları. O ülkelerde doğup yetiştiler. Futbolu o ülkelerin kulüplerinin altyapılarında öğrendiler.
ALMANYA MODELi REFERANS OLMALI
Detaylı ayrıntı için Hüseyin Özkök’ten yardım istedim. Almanya’da sistem şöyle işliyor: Profesyonel bir takımda oynama hakkına sahip 12 Alman oyuncu bulunması gerekiyor. Bunların 4 tanesi o kulübün altyapısından diğer 4’ünün ülke içinden yetişmiş olması şart. Bir oyuncunun kulüpten yetişmiş sayılması için o kulübün altyapısında 15-21 yaşları arasında 3 sezon kesintisiz lisanslı forma giymiş olması gerekiyor. Yani 19 yaşında transfer ettiğiniz bir oyuncuyu bu statüde kullanamıyorsunuz. Ayrıca kulübün kendi altyapısından yetiştirdiği yabancı uyruklu oyuncular ‘15-21 yaş 3 yıl’ kriterine uygunsa onlar da yerli statüsü kazanıyor. Bu sınıftaki oyunculara Fussball Deutsche yani ‘Futbol almanı’ deniyor. Çünkü burada amaç ırk veya pasaport ayrımı değil, oyuncu yetiştirmek.
32 YAŞ LiMiTi!
Son günlerde tartışılan bir diğer konuda 32 yaş üzerindeki oyunculara bariyer koymak. Bu şu anlama geliyor: Ligin mevcut yıldızları. Sosa, Gustavo, Falcao, Cisse vb. Ülkeye transfer olmayacak. Gomez’ler, Carlos’lar, Drogba’lar, Pepe’ler, Guti’ler bir daha olmayacak. Hatta öyle ki ironi yapalım ! Bir milyarder kafayı kırdı. Ronaldo veya Messi’yi parayı bastırıp alacak. 32 yaş bariyeri olduğu için transfer mümkün değil! Eğer ligin son kontrat çöplüğüne dönüşmesini istemiyorsak bu rakam 34 veya 35 olmalı. Futbol artık eskisi gibi değil. Oyuncular daha geç emekli oluyorlar.
BUNDESLIGA’DA DiKKAT ÇEKEN DETAYLAR
Bundesliga koronavirüs sürecinde futbola ilk dönen büyük lig oldu. Geride kalan 27 maçtan sadece 7 tanesini ev sahibi takımların kazanması seyirci avantajının ne denli önemli olduğunu gösterdi. Bir diğer göze çarpan detay ise ligde iddiası bulunmayan takımların kolay çözülmesi ve hedefi olan rakipler karşısındaki boş vermiş tavırlarıyla farklı yenilgiler alıyor olmaları. Bakalım Bundesliga’daki bu trend bize de yansıyacak mı?
Paylaş