Sanat Kapadokya içindir...

Uçhisar’a iki yıl önce gittiğimde gördüğüm manzara beni hayrete düşürmüştü. Dışarıdaki tabelada ‘Binbirgece Oteli’ yazılıydı. Sonradan öğrendiğime göre, bölgenin en eski otelinin ve diskosunun adıymış. Harabeye dönmüş peribacaları, çirkin müteahhit yapımı fayanslar, yer döşemeleriyle peribacalarının içleri adeta bir apartmanı andırıyordu. Yeni sahipleri de bundan memnun değildi ve yine otel yapmak düşüncesiyle bu kirliliğe bir son vermeyi düşünüyordu. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girmiş, insanlığın ortak mirası olan peribacalarını korumak onları gelecek kuşaklara olduğu gibi aktarmak fikrinden söz ettim.

Belki maddi açıdan kayıp gibi görünen ama manevi açıdan büyük bir doyuma neden olacak fikrim kabul gördü ve çalışmalara başlandı. Önce kültür varlıklarının içindeki o çirkin görüntüler ortadan kaldırıldı. Koruma Kurulu izniyle fayanslar, yer kaplamaları, PVC pencereler, duvarlara monte edilen elektrik ve su tesisatları sökülüp atıldı. Peri bacaları eski mağara görüntüsüne kavuştu. Eklemeler ve sonradan müdahaleler kaldırıldı. Tarihi miras yapılar yeniden insanlığın hizmetine sunuldu. Büyük maddi kayıplara rağmen eski otelin yeni sahipleri bundan hiç gocunmadı. 

Bu çalışmada imzası bulunanlar genç mimar Serhan Sarıpınar ve son yılların önemli modacısı Simay Bülbül.

Fikret Mualla Kapadokya’da

Bu müthiş ikili Kapadokya Sanat ve Kültür Merkezi’ni iki yılda hayata geçirdi. Günseli Kato’nun sanat danışmanlığını yaptığı merkezde Fikret Mualla tablolarından Hüseyin Arda’nın heykellerine kadar çok sayıda sanatçının eserleri sergileniyor. Son dönemin genç sanatçılarından Onur Çanka, Serdar Akkılıç, Seydi Murat Koç, Emmilie Gotmann, Ayşe Öztürkmen’in eşsiz eserlerini KSKM’de görmek mümkün. Özellikle hafta sonları ziyaretçi sayısı bini geçiyor. Ücretsiz gezilebilen kültür merkezinin manzarası da gelenleri adeta büyülüyor. Sanat eserlerine olan hayranlık Kapadokya bölgesinde gün geçtikçe artarken bölgeye gelen turistlere de vakitlerini geçirecek bambaşka bir atmosfer sunuyor. 

‘Rüya gibi...’

Geçen hafta avluda çalışan İtalyan Angelo Locente’de tanıştım. Dünyanın birkaç değişik yerinde yaptığı üç boyutlu heykelin üzerinde çalışıyordu. Dodecaedro adını verdiği eserin dilimizdeki karşılığı ‘on iki yüzlü şekil’ anlamını taşıyor. Art Pro Tacheles Birliği kurucu üyelerinden Locente bir haftada Kapadokya’ya hayran olmuş. Burada çalışmanın rüya gibi olduğunu düşünen Locente önümüzdeki dönemde daha farklı projeler için yeniden geleceğini söylüyor.

Malta topları

KSKM’nin girişinde sizi ilk olarak göçmen Onur Çanka’nın devekuşu heykeli karşılıyor. Başınızı yukarıya kaldırdığınızdaysa tepeden sizi Osmanlı dönemine ait Malta topları selamlıyor. Serhan Sarıpınar’ın ‘’Ülkemizin yitik mirasını nerede olursa olsun imkânlarımız ölçüsünde getirmeyi hedefliyoruz’’ sözleri, KSKM girişindeki topların burada olma amacını bize anlatıyor. Sonra adanın aslanları ile tanışıyorsunuz. İçeriye girdiğinizde birbirinden ilginç Hüseyin Arda isimli at, boğa ve gergedan heykelleri ile karşılaşıyorsunuz. Yine karşıda Günseli Kato’nun at heykelleri, Emmilie Gotmann’ın çocuk tasarımları avlunun vazgeçilmezleri oluyor. Fikret Mualla’nın üç orijinal eseri peribacalarının eşsiz salonunda sizi karşılıyor. Doyumsuz bir resim ziyafetinden sonra küçük bir kütüphanede soluklanıyorsunuz. Vaktin nasıl geçtiğini anlamadan bahçede Kapadokya’nın eşsiz manzarası ile tüm yorgunluğunuz gidiyor. Kapadokya’yı ziyaret edecekler için vazgeçilmez bir yer...