Paylaş
İlhan Mansız, çok kısa denebilecek bir süre oynamasına rağmen Beşiktaş tarihinin en sevilen futbolcularından biri olmuştur. İlhan Mansız sevgisinin altında, yarım voleleri, golleri filan aramak beyhudedir. Bülent Korkmaz’ın bir zaman dediği gibi, “Beşiktaş taraftarı tuttuğunu gerçekten sonuna kadar tutan, ama sevmediğini de hiç sevmeyen bir taraftar. Sevmedikleri zaman belki on tane gol de atsanız kendinizi beğendiremezsiniz, ama sevdikleri zaman da o futbolcuyu sonuna kadar desteklerler gerçekten.”
Beşiktaş taraftarını bir futbolcunun arkasında sonuna kadar tutan şeyin kendisi aşktır. “Başlangıçta bir melek konduğunu, sonunda bir kelebek öldüğünü, yani kısacık sürdüğünü” bile bile âşık olmaktır. O yüzden bir futbolcuyu severken kerterizi golden filan almazlar, bazen kısacık bir rüyayı “bir korkular ve alışkanlıklar bütünü”ne yeğ tutarlar.
İlhan Mansız’ın şahane gollerini unutabilirler ama o golü hiç unutmazlar. Denizlispor karşısında Fevzi’nin yediği iki hatalı gol tribünleri çileden çıkarmıştır. Devre arasında İlhan Mansız, tribünler tarafından yuhalanan, çok üzgün olan Fevzi’nin formasını ister. İkinci yarı attığı golden sonra kendi formasını çıkarır, içinden Fevzi'nin forması çıkar.
İlhan Mansız, Türkiye futbol tarihinin James Dean’idir. Popüler bir ikon olacak her şeye sahip olmanın, bir yandan sahici bir duruşa sahip olmayı dışlamadığının ispatıdır. Türkiye futbol tarihinin gördüğü en kısa rüyalardan biridir. O kısacık rüyadan bir Beşiktaş efsanesi doğmuştur.
Türk televizyon seyircisinin buz pateni sporuyla kurduğu köklü bağı çok iyi hesap eden “Buzda Dans” yarışmasında İlhan Mansız’ı görenler, bunu gündemde kalma çabası olarak okumuşlardı. Gerçi Mansız’ı oraya yakıştırmamak için ellerinde yeterli malzeme vardı: “O Şimdi Asker” şarkısıyla ünlenen Tuğba Ekinci’nin, yarışma öncesinde kalçasını sigortalattığı “Kalçama bir şey olursa ne yaparım? Onun arkasında ordu var” filan gibi bir açıklama yaptığı yazılmıştı. Sonra Asena karakterindeki eğitimci damara vurgu yaparak “Risk almam lazım. Çünkü bunu ileride dans okulumdaki çocuklara anlatmam gerekli” demişti. Tabi ki işin işine “Hülya Avşar” ile gündeme gelme polemiği de girmişti.
İlhan Mansız, en şahane yarım volesini bundan sonra çaktı. Uluslararası düzeyde bir sporcu olabilmek için, dört- beş yaş gibi çok erken yaşlarda başlanması gereken buz patenine otuz yaşından sonra âşık oldu. Korkular ve alışkanlıklar bütününü geride bırakıp akıl almaz bir ilerleme sağladı. İşi, partneri Olga Bestandigova ile birlikte Nebelhorn Trophy Artistik Buz Pateni Yarışması’nda, olimpiyat vizesini zorlamaya kadar getirdi.
Vizeyi almış almamış, kaçıncı olmuş zerre kadar önemi yok. Beşiktaş tribününden öğrendiğimiz gibi bir sporcuyu sevmek için başarısına değil ruhuna bakıyoruz.
O yüzden İlhan Mansız “Başka hangi sporcuyu buza yakıştırırsınız?” sorusuna “Deli İbo’yu” diye cevap veriyor.
O yüzden, eski puanlama sisteminin illa ki Katerina Witt’e saklanan 6.0’ları bundan böyle İlhan Mansız’ındır. Hem teknik, hem artistik.
Yazarın son yazıları |
#05 Ekim 2013 Milli profesyonellik
#01 Ekim 2013 Üç büyüklerin sonuncusu
#28 Eylül 2013 Kabile şefini nasıl seçer?
#24 Eylül 2013 Hepimiz Pluton’uz!
#17 Eylül 2013 Beşiktaşlı Amca
Paylaş