Paylaş
Ama dopingle imtihan sonuçlarımız ortadayken, Aslı Çakır Alptekin henüz aklanmamışken, daha Akdeniz Oyunları’nda yaşananlar bu kadar sıcakken gönül rahatlığıyla sevinemiyoruz.
Özellikle sporla seksenlerde ilgilenmeye başlayanların üstlerinden hala atamadıkları bir doping kabusu vardır. Seksenlerde çocuk olanların sporla kurdukları güven ilişkisinin ilk kırılma noktası 1988 Seul Olimpiyatları’nda yaşanır.
Sokakta Ben Johnson’ın 100 metre rekoru sonrasındaki hareketlerini taklit ederek koşan çocuklara kötü haberi mahallenin abileri verir: “Koşuşup durmayın deli deli, dopingli çıktı o!” derler.
Ben Johnson’ın dopingli çıktığı o gün, o çocukların içine bütün tekinsiz duygular çörekleniverir. Tüm taraftarlık duygularından azade, dünyanın öbür ucunda başarısına sevindikleri o adam yalan söylemiştir.
Doping, gözünü yummadan ebe olmak kadar yalan, körebede gözbağının altından bakmak kadar dolandır.
Doping, yakan top seni yaktığı halde “yakmadı” diye oyunda kalmaktır.
Doping, söz verildiği sene alınmayan bisiklettir.
Doping, yediğin onca ıspanağa rağmen popondaki demir iğnesinin acısıdır.
Ben Johnson’ın dopingli çıktığı o gün, bunları düşünürken anlarlar ki, dopingle elde edilmiş hiçbir rekorun, hiçbir başarının, hiçbir ödülün sporla uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Doping, sporun en kirli yüzlerinden biri, buna şüphe yok. Sporcuyu yavaş yavaş, sporu hemen oracıkta öldürür. Ama en fenası, doping, sporseverler için güvenin katilidir. Her öküzün altında buzağı aratır. Hiçbir başarıya gönül rahatlığıyla ortak olamazsın, ayağa fırladığın anda mahallenin abileri kulağına fısıldayıverir: “Bağırıp durma deli deli, dopingli olabilir!”
Olimpiyat ikincisi atletimiz Gamze Bulut, 23 Yaş Altı Avrupa Atletizm Şampiyonası'nda altın madalya kazandı. Ama dopingle imtihan sonuçlarımız ortadayken, Olimpiyat Şampiyonu atletimiz Aslı Çakır Alptekin henüz aklanmamışken, daha Akdeniz Oyunları’nda yaşananlar bu kadar sıcakken mahallenin abilerine “Bi susun!” deyip sevinemiyoruz.
Gamze Bulut’un o pırıl pırıl gülüşüne doping gölgesi düşer diye aklımız çıkıyor. Endişe etmek yine sporsevere düşüyor. Gerekeni yapması gerekenler tam olarak ne yapıyorlar onu da bilmiyoruz.
Yazarın son yazıları |
#13 Temmuz 2013Tamburam ne çalıyor!
#6 Temmuz 2013 Delikanlı kim bakalım
#29 Haziran 2013 Gitar çalmaya benzesin
#25 Haziran 2013 Kazım'ın Maradona'sı
#22 Haziran 2013 Sevgili Doktor
#18 Haziran 2013 Bu da mı gol değil?
#15 Haziran 2013 Deliler kazandı
Paylaş