Nasıl bir kafa yaşıyor bilmiyorum ama orada dur Bay Bilimlier.
90’lar demek Sezen her şeyden önce Aksu demektir. Ülkemize ilk Eurovision birinciliğini getiren öğrencisi Sertab demektir. Levent Yüksel demektir. Tarkan demektir yahu, Tarkan demektir!
Bak düşündükçe sinirleniyorum: Aylin Aslım, Özlem Tekin, Şebnem Ferah... Sibel Alaş, Emre Altuğ, Yaşar... Geçtim onları: Demet Akalın, Hande Yener demektir. Bunun Burak Kut’u, Emre Altuğ’u, Demet Sağıroğlu’su var. Ne bileyim, Gülşen’i, Mirkelam’ı, Fatih Erkoç’u, Göksel’i, İzel-Çelik-Ercan’ı var. İlhan İrem, Kenan Doğulu...
Saydıkça cinlerim tepeme çıkıyor: Serdar Ortaç demektir 90’lar. Leman Sam, Nazan Öncel, Mustafa Sandal, Emel Müftüoğlu, Kerim Tekin...
Var oğlu var: Nalan, Teoman, Rafet El Roman...
Kim bilir daha kimleri unutmuşumdur.
Çok sıkılmış Sayın Bilimlier.
Gelin bu hanımın yıldız falına da biz bakalım. Ondan daha kötü öngörü yapamayız ne de olsa...
◊ Hanım hanım... Eline, beline, diline mukayet ol, bu aralar Merkür kodes evinde retro yapıyor, ben sana söyleyeyim, ne olur ne olmaz.
◊ Hanım hanım... Sana bir iş değişikliği görünüyor. Böyle yaptığın bir işle, iddia ettiğin bir şeyle haksız falan mı çıkmışsın ki, sanki bundan sonra pek kimse sektöründe seni kaale almayacak gibi.
◊ Hanım hanım... Senin geçmişinde tehdit, hakaret, kasten yaralama, uyuşturucu gibi mevzular oldu mu hiç? Bu konular tekrar gündeme gelebilir.
◊ Hanım hanım... Kim öğretti sana bu astrolojiyi. Kimseye kızma, git hocanı sorgula. Kendine faydan yok, elaleme ne bilgiçlik yapacan?
Küçük Emrah, Küçük Ceylan ve Küçük Aleyna
Eskiden Küçük Emrah’ımız vardı, Küçük Ceylan falan. Gümümüzde Aleyna Tilki var genç yaşta şöhret olan.
“Diğer yolculardan ne üstünlükleri var ki” diye düşünenlerin yanında, söz konusu bir erkek takımı olduğunda özel uçak kaldırılmasının ayrımcılık olduğunu savunanlar da var.
Ben de ikinci görüşten yanayım:
Ya hepsine özel uçak, ya hepsine ekonomi.
“Uçakla gidiyorlar işte, daha ne istiyorlar” diye yorum yapan var. El insaf. Yüzerek mi gideceklerdi Amerika’ya.
Bir de şunu hesap etmek lazım:
Bunların her biri 2 metrelik kadınlar.
Ekonomide kolları-bacakları uyuşarak 13 saat uyuyamadan seyahat ettiklerinde nasıl bir performans bekleyebiliriz ki millilerimizden?
Bülent Ersoy’un yastığı
Son dönemde ibrem Getir’den yana kaydı ama hem Getir’in hem de Yemek Sepeti’nin uzun yıllardır müşterisiyim.
Yemek Sepeti’yle ilgili özel bir durumum da var, ilk kurulduğunda Nevzat Aydın’la o küçücük ofisinde ilk röportajı yapan gazeteci de bendim.
“Vay be, ne güzel fikir, benim niye aklıma gelmedi ki” diye hayıflana hayıflana...
Sonra Yemek Sepeti aldı, yürüdü. Yeni merkezlerini son ziyaret ettiğimde o küçük ofis NASA gibi bir yere dönüşmüştü artık.
Türkiye’nin her yerindeki siparişleri dev ekranlardan anlık olarak takip edebiliyor, siparişlerin akışına göre hava durumunu bile tahmin edebiliyorlardı: Eve siparişler arttığına göre, filanca ilçede yağmur yağıyor olmalı...
Bodrum-Yalıkavak’taki Bagatelle adlı mekânda geçen yaz 20 kişilik yemek için ödendiği ortaya çıkan 1 milyon 150 bin liralık hesabı yazmıştım dün. Bagatelle’den bir açıklama geldi. “Hatalı ve yanıltıcı haberler” hakkında bizleri bilgilendirmek isterlermiş:
“Standart menümüze ilave olarak özel şovlar gibi ilave hizmetleri de içeren ve dolayısıyla normal fiyatlarımızın üzerinde olan bir faturanın, işletmemizin piyasa şartlarının üzerinde fiyatlandırma yaptığına dair algı yaratacak şekilde gündeme getirilmesini üzüntüyle karşıladık...”
Birincisi; “hatalı ve yanıltıcı haberler” ibaresine biraz takıldım. Nesi hatalı? Fatura ortada:
Yazıyla bir milyon yüz elli bin törkish lira. İkincisiyse, “özel şovlar gibi ilave hizmetler” kısmına takıldım. 16 suya 3 bin 200 lira yazmışsınız işte.
Şov bunun neresinde? Aynı hesap bu yıl gelse 3 milyon olacaktı herhalde.
Bizi ilgilendirmez. Siz yazarsınız, ödemek isteyen de öder. Alan memnun, veren memnun. Ama kabul edin ki haber değeri de var bu hesap pusulasının.
Ayrıca üzüntüyle de karşılamayın, biz kendimiz için sizin yerinize de yeterince üzüldük.
Transparan peynirli sandviç
ESRA DERMANCIOĞLU
Ne dedi?
Önüme Cannes Film Festivali’yle ilgili görüntüler düşmeye başladı. Türkiye’den bizi temsil eden oyuncular orada yarı çıplak.İsterdim ki manyak performansları olan oyuncular oraya gitsin. Yarı çıplak, havalı yürüyüşler yerine, iletişim kurabilecek insanların orada olmasını isterdim.
Çırılçıplak yürüyeceğine, mikrofon uzatıldığında iki kelime laf edebilecek insanlar gitseydi. Ben biraz utandım. Oraya giden Türk oyuncuların uzun uzun konuşmasını dinlemek isterdim. O lisanı konuşmasını isterdim.
Aslında Cannes’da benim olmam lazımdı. En azından iki çift laf edebilirdik. Çünkü dillerini, kafa yapılarını biliyorum.
Bir gece kulübü müzik yarışması düzenleyecek, bu yarışma 23 yaşına basacak, toplamda 410 grup yarışacak ve kariyerine bu yarışmayla başlamış, ülkenin en tanınan müzisyenlerinden Teoman büyük vefa örneği gösterip gelip 23 yıl sonra birinciye ödülü kendi eliyle verecek...
Roxy %100 Müzik Günleri’nden bahsediyoruz.
Öncelikle birinci seçilen Eskişehirli grup Alkame’yi tebrik edelim, bahtları Teoman gibi olsun diyelim; sonra da İstanbullu olmayan okurlarımız için Roxy’yi bir küçük tarif edelim:
Bu şehirde 40 yaş üstünde, gece çıkma alışkanlığı olup da yolu Roxy’den geçmemiş pek az insan vardır. Taksim, Sıraselviler’deki Roxy, kent yaşamının hafızasında hâlâ ayakta kalabilmiş nadir “kurum”lardan biri.
Rock ve popüler müziğin bir nevi “yaşayan Maksim”i. Popüler semtler, trendler, müzikler değişse de onun gönüllerdeki yeri asla değişmiyor, Moğollar grubundan Taner Öngür ile Mor ve Ötesi’nden Harun Tekin’i, efsane yapımcı ve yönetmen İzzet Öz’ü aynı sahnede buluşturabiliyor.
Bence Roxy, İstanbul için bir kültür ve turizm değeridir, bakanlık tarafından korumaya alınmalıdır.
Motto: “O son sex on the beach shaker’ını ısmarlamayacaktık...”
Organizatör ve menajer Ahmet San, “Haber Bahane” programında Ajda Pekkan’la ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ajda Pekkan’ın dünya starı olmak yerine parayı tercih ettiğini söyleyen San şu görüşleri dile getirdi:
“1974’lerden bahsediyorum. Her yerde Ajda Pekkan şarkısı çalıyordu. O dönemin en büyük Fransız şarkıcılarından Enrico Macias, Ajda ile konser veriyordu. Avrupa starı olmaya giderken Bebek Belediyesi’nden (gazinoyu kastediyor olmalı) 6 aylık iş ve bilmem kaç aylık parasını peşin aldığı için bıraktı o pazarı.”
Ahmet San elbette alanında çok yetkin ve görüşleri kıymetli bir isim. Ama burada Ajda Pekkan’a biraz haksızlık yapıldığını düşünüyorum.
Ajda Pekkan parayı çok seviyor ya da sevmiyor olabilir.
Mesele bu değil. Ama şurası kesin ki 6 aylık gazino parası için dünya starlığını elinin tersiyle bir kenara atacak biri de hiç değil Pekkan.
Kaldı ki Ahmet San’ın bahsettiği 1974 yılı Türkiye ve Türk sanatçılar açısından zorlu yıllardı.
Kıbrıs Barış Harekatı yapılmıştı ve Türkiye ambargo altındaydı.