Bütün bu uyarıları topluyor ve bir özet yapıyorum: “Son yıllarda Bodrum, Çeşme gibi turistik yerlerde plajlara çöken mafya yeniden hazırlık içinde. Astronomik rakamlar. Vale kavgaları. Silahlar. Otopark kavgaları.”
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, CNN Türk’te Hakan Çelik’in sorularını yanıtlarken plajlarla ilgili çok önemli açıklamalar yaptı. Özetle, denize 50 metre uygulaması doğrultusunda kaçak plajların üzerine gideceklerini açıkladı. Bakan Bey, çok önemli bir soruna neşter atmış.
Biliyorsunuz... Yalnızca bizim denizlerimizdeki sahillerden birisine “Beach” deniyor.
Diğerine; “Halk plajı”
Bu da zaten her şeyi açıklıyor.
Ben işte o “Beach”lerdeki çeteleri hatırlatıyorum. Şimdiden başladı.
Gerçekten de geriye doğru bir baktım.
Ankara’daki polisiye muamma. Şimdilik hiçbir şekilde ne olduğunu anlayamadığımız olaylar.
Öyle sorular var ki. Onlarca senaryo, onlarca komplo teorisi.
Evet ortada bir suç var. Ama asıl mesele suçun köklerine doğru inmeye çalışınca başlıyor.
Sonuçta bekleyeceğiz. Adalete güveneceğiz.
Ve ben de dedim ki; Madem bu kadar anlaşılmaz bir gündem içindeyiz; O zaman en anlaşılmaz olanı yazayım.
Bilimin, bilim ötesine sorduğu soruları.
Soru şu: “İnsanlar ölmeden önce ne görüyor?”
Yalnız dikkat edin; “Ölürken” değil; “Ölmeden önce”... Yani ölüm kapıya dayandıktan sonra.
Bugün Yunanistan Başbakanı Miçotakis Ankara’ya geliyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la Başbakan Miçotakis’in görüşmesi Ege ve Doğu Akdeniz’de bitmek bilmeyen gerilime, sorunlar yumağına bir çözüm olacak mı?
İki lider görüşme öncesi açıklamalar yaptı. Miçotakis, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir’e konuştu. Erdoğan ise Kathimerini gazetesine açıklamalar yaptı.
Aslına bakarsanız; Görüşme öncesinde Erdoğan’ın bir Yunan gazetesine, Miçotakis’in de bir Türk gazetesine demeç vermesi; Ve bu demeçlerin aynı gün yayınlanması bile karşılıklı iyi niyet beyanlarının en açık şekilde Türk ve Yunan halklarıyla paylaşılması anlamına geliyor. Ki bu da barış, huzur ve işbirliği için iki ülke liderinin kararlı olduğunu gösteriyor.
Peki bu açıklamaları yan yana koyup karşılaştırınca ortaya nasıl bir manzara çıkıyor?
Ege’de barış ve huzur için umutlu olmalı mıyız?
İki açıklamayı da önüme alıp satır satır karşılaştırdım. İşte sonuç...
KONUŞARAK ÇÖZÜM
Biz onu teknesinin adı olan “Blue Horizon” başlığıyla yayınladığı muhteşem videolardan biliyoruz.
Dünya denizlerinden gönderilmiş yüzlerce macera...
11 metrelik teknesiyle tek başına okyanusları aşan bir efsane denizci...
O kadar çok seveni oldu ki...
5 yıl sonra dümen suyunu buluşturmak için yurduna döndü.
Döndü ama ülkesine giremedi.
Fatih Kaptan
Duydum inanamadım.
Binlerce denizcinin denizdeki maceralarını merakla izlediği...
Okyanusta tek başına oto pilotsuz günlerini heyecanla takip ettiği...
Çektiği yüzlerce videoyu ders gibi izleyen amatör denizcilerin Fatih Kaptanı...
Arkasındaki Türk bayrağıyla her adaya, her limana iz bırakan Fatih Aksu...
Karayiplerden Pasifik Okyanusu’nu geçip 5 yıl sonra Kaş’a geldi.
“
En çok konuşulan isim...
-Özgür Özel böylesine hassas bir toplantıya neden yanında Namık Tan’la gelmişti?
İkinci soru:
-Cumhurbaşkanı Erdoğan Özel’i asansörün kapısında karşılamıştı. Erdoğan CHP Genel Merkezi’ne geldiğinde Özgür Özel nerede karşılayacaktır?
Önce ilk sorunun cevabı.
CHP içinden yükselen bu soruya siyaseten bakınca şöyle düşünebilirsiniz.
-Namık Tan emekli bir büyükelçidir. CHP içinde mazisi çok yenidir. Teşkilatların hiçbir noktasında çalışmamıştır. Tabir yerindeyse dışarıdan atama yoluyla milletvekili olmuştur. CHP’de siyasi tecrübesi yoktur.
Buraya kadar tamam.
Boynundaki zinciri tutuşuna bakar mısınız?
“Çekme artık. Yapma artık” der gibi... İncecik parmakları ve o masum bakışlarıyla...
Nerede mi çekilmiş bu fotoğraf?
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde...
Niye?
İstanbul polisi müthiş bir operasyon yaptı arkadaşlar.
İçlerinde Orman Bakanlığı memurlarının da bulunduğu 36 kişiyi takibe aldı.
Tahmin ve tecrübe eşliğinde cevabımı şöyle sıralayabilirim:
1-Bize anormal gibi görünen siyasette el sıkışma; aslında demokrasi kültürünün normalidir.
Bakın dünyaya, bütün gelişmiş demokrasilerde iktidar ve muhalefet arasında, hangi düzeyde olursa olsun bir ilişki vardır. O nedenle bu “anormal” gibi yaşadığımız şey aslında “normaldir.”
2-Parti genel başkanları ne yazık ki defalarca seçim kaybetseler de değişmiyorlar. Değişmedikleri için çareyi daha da hırçınlaşmakta buluyorlar. Değişmedikleri için olay siyasetten çıkıp, kişiselleşiyor. Aradaki gerginlikler sıfırlanamıyor. (Bknz: Kılıçdaroğlu’nun görüşmeyle ilgili yorumu)
3-Dikkat edin CHP Genel Başkanı’nın değişmesiyle başladı bu yumuşama. Özgür Özel’in el uzatmasıyla başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimden birinci parti çıkan ve yeni gelen bu genel başkana elbette elini uzattı.
BİRLİKTE YÖNETMEYECEKLER
4-Bütün bu olumlu havaya bakıp da hayallere dalmayın. Yani sonuçta ülkeyi birlikte yönetmeyecekler. Özgür Özel’in görüşmede her istediği yerine gelecek diye bir şey yok. Ancak durum ve istekler en medeni düzeyde iletilmiş oldu. Muhalefet olmadan demokratik iktidar olmayacağını hepimiz biliyoruz. O nedenle bu el sıkışma bir niyet beyanıdır.
ERDOĞAN’IN CHP ZİYARETİ