Nedim Şener

Cumhur İttifakı’na Nurcu-Okuyucu Emniyet-Yargı darbesinin adı “Temiz Eller operasyonu”

13 Mayıs 2024
Fetullahçı Terör Örgütü’nün 2007’den itibaren kumpas operasyonlarıyla Türkiye’ye yaşattığı süreç tekrar ediyor.

15 Temmuz 2016’da Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki örgüt mensupları darbe girişimine kalkıştığından beri bir daha o günlere dönülmemesi için büyük bir mücadele verildi. Kamu kurum ve kuruluşlarında100 binden fazla örgüt mensubu ihraç edildi. 15 Temmuz gecesi 252 insanımız canları ile FETÖ’ye karşı mücadelede verirken, bir daha o günlere dönülmemesi için çok fedakârlık yapıldı. 15 Temmuz 2016’dan itibaren yaklaşık 8 yılda bu köşede yüzlerce yazı kaleme aldım. Elbette FETÖ’nün askeri bir darbe girişimi yapma ihtimali sıfırlandı ama süreç, bizi 17/25 Aralık 2013 kumpas sürecine geri döndürdü. Devletin içinde yine birilerinin bu kez Ankara Emniyet Müdürlüğü merkezli olarak iktidara kumpas kurduğu ortaya çıktı. Aylardan beri basında haber olan kumpas girişimi geçen hafta Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde üç üst düzey emniyet görevlisinin açığa alınmasıyla herkesin gözleri önüne serildi.

NURCU-OKUYUCU DARBE

2017-2019 döneminde Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından yakından takip edilmesine rağmen, özellikle yargı camiasından isimlerle kurduğu ilişkiler sayesinde hakkında açılan soruşturmalardan “takipsizlikle” kurtulan Ayhan Bora Kaplan dosyası, Engin Dinç’in Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne getirilmesinden sonra yeniden açıldı. Ayhan Bora Kaplan, hakkında ‘suç örgütü kurma, uyuşturucu, sahte para, adam yaralama, hırsızlık’ gibi 7 konuda soruşturma yürütülmüş, bunların beşinden takipsizlikle kurtulmuştu. Ayhan Bora Kaplan hakkında şüphelileri arasında Serdar Sertçelik’in de bulunduğu bir dosya üzerinde 2023’te yeni bir operasyon yapıldı. İşlettiği gece kulüplerinde yargı mensuplarını ağırlayıp yakın ilişki kuran mafyatik bir tip olan Ayhan Bora Kaplan, 7 Eylül 2023 tarihli operasyonla gözaltına alındı. Ancak emniyet içinde özellikle “Nurcu-Okuyucu” diye bilinen grup, bu operasyonu kısa süre içinde hükümete darbeye dönüştürdü. Bu operasyonda gözaltına alınan ve “M7” kod adıyla gizli tanık yapıldıktan sonra serbest kalan, emniyet içindeki grubun telkini ile yurtdışına çıkan Serdar Sertçelik yaptığı açıklamalarla Ankara Emniyet Müdürlüğü merkezli olarak iktidara kurulan kumpası deşifre etti.

AK PARTİLİLERE KUMPAS

Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Şube Müdürlüğü ekipleri, gizli tanık M7’ye, yani Serdar Sertçelik’e, ifadesine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın, eski Adalet Bakanları Bekir Bozdağ ve Abdülhamit Gül’ün, AK Parti Milletvekili Mücahit Aslan’ın, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ve Sadık Soylu’nun isimlerini gizli tanık ifadesine eklemesini söylemişler. Serdar Sertçelik tüm bunları ses kayıtlarıyla sosyal medyada paylaştı.

İktidara, 17/25 Aralık benzeri kumpası organize eden isimler olarak Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Organize Şube’den sorumlu Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Organize Şube Müdürü Kerem Gökay Öner ile Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan öne çıkıyor. Nitekim bu isimler açığa alındı ve konuyla ilgili müfettiş görevlendirildi. Ankara Cumhuriyet Savcılığı da konuyla ilgili soruşturma başlattı.

KİM BU BAŞKAN

Serdar Sertçelik

Yazının Devamını Oku

FETÖ’cüleri çıldırtan Casusluk Yasası

10 Mayıs 2024
MİLLİ İstihbarat Teşkilatı’nın son dönemde MOSSAD adına ajanlık yapanlara yönelik operasyonları Türkiye’de casusluk faaliyetlerinin içeriğinin değiştiğini gösteriyor.

İsrail gizli servisi MOSSAD adına Türkiye’de kişiler ve kurumlar hakkında menfaat karşılığı bilgi toplayan bir kısmı dedektiflik şirketi adı altında faaliyet gösteren şebekelere yönelik operasyonlar bu konuda yasal değişikliği gündeme getirdi.

Nitekim MİT internet sayfasından kısa süre önce “Casusluk nedir?” başlığıyla yaptığı paylaşımda değişen casusluk tanım ve yöntemlerini şöyle anlattı:

“Yabancı istihbarat servisleri hedefinde bulunan ülke, kurum veya kuruluşlara yönelik doğrudan ya da dolaylı şekilde bilgi toplamak amacıyla çeşitli kişilere temas etmektedir.

İstihbarat yalnızca bilgi toplamak değildir. Bilgiyi avantaj ve kazanç elde edecek şekilde kullanmaya hazır hale getirmektir. Hedefe etki etmek hedefi yönlendirmek ve hedefin zayıf noktalarını tespit etmek hususları da istihbarat çalışmalarına girmektedir.

Hasım veya hasım olması muhtemel istihbarat mensupları vatandaşlarımızla çeşitli yöntemlerle irtibat kurmaktadır. Ülkemizin menfaatlerini birliğini bütünlüğünü ve değerlerini hedef alan asıl istihbarat servisleri irtibat kurdukları vatandaşlarımızı casus olarak devşirebilmektedir. İstihbarat servisleri istifade ettikleri casuslardan açık kaynak bilgilerinden analiz çalışması ya da rapor hazırlamasını isteyebilmektedir. Hedeflerindeki şahısların adres bilgilerini öğrenmelerini önemli bina veya testlere ilişkin keşif çalışması yapmalarını talep edebilmektedir. Ayrıca hasım istihbarat servisleri organize suç ve terör örgütlerini de casusluk amacıyla kullanabilmektedir. Bilinçli ya da bilinçsiz şekilde yabancı ülke istihbarat mensuplarına yardımcı olmanın bir suç olduğu bilinmelidir.”

MİT bu paylaşımında istihbarat servislerinin ağına düşebilecek kişilere şu uyarıyı da yaptı; “Tanımadığımız kişilerin yönelttiği irdeleyici şüpheli ve hassas içerikli sorulara cevap vermeden önce soruyu soranın kim olduğu sorgulanmalıdır.”

MEVCUT YASA YETERSİZ

Yazının Devamını Oku

Kürt katili PKK’nın ‘siyasi tetikçisi’ Bakırhan’ın kayyum üzerinden kaos planı

8 Mayıs 2024
İÇİŞLERİ Bakanlığı’nın Anayasa’nın 127 ve Belediye Kanunu’nun 45 ve 46’ıncı maddeleri gereği, haklarında terör örgütü üyeliği, terör örgütü propagandası ile yardım ve yataklık gibi suçlardan soruşturma ve kovuşturma bulunan 27 PKK/DEM’li belediye başkanı hakkındaki inceleme ve araştırması bazı kesimleri rahatsız etti.

Anayasa ve yasalara göre kayyum atanması gereken bu kişilerle ilgili yapılan inceleme ve araştırmayı konu alan yazım ise yine bu kesimlerin gerçek yüzünü ortaya çıkardı.

Bu konuda çalışmayı yapan İçişleri Bakanlığı’na söz söyleme cesareti olmayan korkaklar doğrudan konuyu haberleştirdiğim için bana saldırmayı seçti. Ama onların kendilerini tarif eden kötü sözleri iki gerçeği yok etmiyor; Birincisi adı ister HDP olsun ister YSP, ister HEDEP olarak değiştirsin DEM’in PKK terör örgütünün siyasi sözcüsü ve işlediği suçların ortağı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İkincisi ise İçişleri Bakanlığı’nın bu konuda çalışma yaptığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Dolayısıyla bunlara tek tek cevap vermeye değmez.

Ama bir tanesi var ki cevapsız bırakmak, PKK terörü ile mücadele ederken hayatını kaybeden şehitlerimize, yaralanan gazilerimize, Türk-Kürt katledilen binlerce sivil insanımızın hatırasına ihanet olur.

BAKIRHAN’IN İFTİRASI

Bu tartışmada cevap vermem gerekli olan kişi, Halk TV ekranında bana “tetikçi” diye iftara atıp hakaret eden PKK/DEM’in Eş Başkanı Tuncer Bakırhan’dır. Bakırhan sadece iftira atıp hakaret etmiyor, konuşmasında aynı zamanda kayyum atanması halinde neler olabileceğine dair şöyle tehditler savuruyor: “Biz böyle itirafçıların, tetikçilerin söylediklerini dikkate almayız. Türkiye eski Türkiye değil. Kürtler de eski Kürtler değil!”

Hukuken hakkımı arayacağım ama önce buradan kimin tetikçi olduğunu anlatayım, sonunda da nasıl bir kaos planı yaptıklarına geleceğim. Öncelikle DEM’in terör örgütünün siyasi kolu olduğu, sözcülüğünü ve terör propagandası yaptığı bir gerçek. PKK terör örgütü 40 yılda 15 bine yakın resmi ve sivil insanımızı katletti.

KÜRT KATİLİ PKK

Katledilenlerin yarısı sivillerden oluşuyor. Bunların da büyük bölümü Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da köylerde, mezralarda ve kentlerde yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızdı. Hatta PKK, 15 Ağustos 1984’te Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla devlet görevlilerine ilk kurşunu atmadan çok önce, saldırılarına bölgede yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızı katlederek başladı. PKK’nın kanlı tarihini, yaşayanlar ve okuyanlar bu gerçeği bilir.

Yazının Devamını Oku

Hakkında terör soruşturma ve yargılaması olan PKK/DEM’li 27 belediye başkanına kayyum yolda

6 Mayıs 2024
31 Mart seçimlerinden sonra PKK’nın siyasi kolu DEM’in kazandığı belediyeler, terör propagandası başta olmak üzere İstiklal Marşımıza, Türk bayrağına, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaretleriyle gündeme geldi.

* Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda, başkanlık makamında ve internet sitesindeki Türk bayrağını kaldırdılar.

* Diyarbakır Bağlar Belediyesi’ne bağlı Bağcılar’daki bağ evinde terör örgütü PKK marşı eşliğinde temizlik faaliyetlerine giriştiler.

* 31 Mart seçimleriyle PKK/DEM Diyarbakır Bağlar Belediye Başkanı seçilen Siraç Çelik, PKK terör örgütünün yayın organına çıkarak Türkiye’de baskı ve zulüm altında oldukları yalanını söyledi.

* Diyarbakır Sur Belediyesi mazbata töreni sonrası, makam odasına girildiği sırada grup içinde bulunan bir kişi Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın duvarda asılı fotoğraflarını eliyle göstererek, Kürtçe hakaret etti.

* Bağlar Belediyesi PKK’lı kadın teröristler için heykel açılışı yaptı.

* Mardin Belediyesi’nde İstiklal Marşı okunması önerisini reddettiler.

* Tunceli Belediyesi’nin sosyal medya hesabının adı Dersim Belediyesi olarak değiştirildi.

PKK/DEM’E KAPATMA DAVASI

Yazının Devamını Oku

‘İsmailağa devlete akredite bir cemaattir’... ‘Gerektiğinde cemaatlere operasyon yapmalı’

3 Mayıs 2024
İsmailağa Cemaatinin 70 yıl şeyhliğini yapan Mahmut Ustaosmanoğlu, 1954 yılında Bandırma’daki askerlik görevini tamamladıktan sonra Ali Haydar Efendi’nin davetiyle İstanbul’a geldi.

İstanbul’da göreve başladığı İsmailağa Camii’nde 1960’tan itibaren cemaatini oluşturan Mahmut Ustaosmanoğlu’nun 2022 yılında vefatının ardından tarikatta şeyhlik tartışması başladı. Mahmut Ustaosmanoğlu’nun kendisinden sonra işaret ettiği Hasan Kılıç tarikatın başına geçti. O tarihte 95 yaşında olan Hasan Kılıç’ın sağlık durumu bir süre sonra Cübbeli Ahmet’in başını çektiği bir grup tarafından şeyhlik tartışmasının büyümesine neden oldu. Bu tartışma 2024 yılı mart ayında Cübbeli Ahmet’in tarikattan ihracı ile sonuçlandı. 22 Nisan 2024’te Hasan Kılıç’ın da 97 yaşında vefat etmesi üzerine Cübbeli Ahmet, Denizli’de yaşayan İbrahim Uslu’ya tabi olduklarını açıkladı. İsmailağa Cemaati İstişare Kurulu ise tarikatın başına Fikri Doğan’ın tayin edildiğini açıkladı. Böylece İsmailağa Cemaati, Fatih Çarşamba merkezli bir yönetim ile İbrahim Uslu etrafında toplanan bir Şura şeklinde ikiye bölünmüş oldu. Bölünmenin kalıcı olup olmayacağını zaman gösterecek.

İşte bu ortamda İsmailağa Cemaati önceki gün benim de aralarında bulunduğum bir grup gazeteciyi davet ederek açıklamalarda bulundular.

Tarikat tarihinde bir ilk olan basın toplantısında uzun yıllardır İsmailağa Camii’nde Diyanet görevlisi olarak imamlık yapan ve cemaatin ileri gelenlerinden SalihTopçu, vefat eden cemaat şeyhi Hasan Kılıç’ın oğlu Abdullah Kılıç ile cemaatin kurucusu Mahmut Ustaosmanoğlu’nun torunu Muhammed Fatih Ustaosmanoğlu hem soruları cevapladı hem de ilginç bilgiler verdiler. Cübbeli Ahmet’in iddiasına göre cemaatin başına 23 Nisan 2024 günü Fikri Doğan’ın getirilmesine rağmen tarikat fiilen bu isimler tarafından yönetiliyor. Tartışmanın temelinde ise tarikat silsilesinde 36’ncı isim olarak Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yer alması, 37’nci ismin ise beklenen “Mehdi” olması yatıyor. Buna karşın tarikat “Altın silsilede” vefat eden Hasan Kılıç’ı 37’nci, Fikri Doğan’ı ise 38’inci şeyh olarak ilan etti.

22 Nisan 2024’te 97 yaşında vefat eden Hasan Kılıç’ın kendisinden sonra cemaate liderlik yapacak bir ismi işaret etmemesine rağmen Fikri Doğan’ın 38’inci şeyh olarak ilan edilmesi aslında cemaatin kendi iç meselesi. Tıpkı giyim kuşamları gibi. Nitekim, çok bilinen başında sarık, sırtında cübbe ve altında şalvardan oluşan kıyafeti konusu bile toplantıda konuşuldu. İsmailağa Camii imamı Salih Topçu şunu söyledi; “Bu kıyafet devlete kafa tutmak için değil, biz böyle inanıyor böyle yaşıyor, böyle giyiniyor ve kendimizi başkaları gibi gizlemiyoruz yani kendimizi ifşa ediyoruz, devlete sızmak isteyen devlette yer almak isteyen bizim gibi giyinir mi?”


SalihTopçu, Abdullah Kılıç ve Fatih Ustaosmanoğlu (soldan)

İSMAİLAĞA’DA FETÖ ETKİSİ

Toplantıda konuların arasında İsmailağa Cemaatinde FETÖ etkisi konuşuldu. Çünkü,

Yazının Devamını Oku

FETÖ İsmailağa’yı ele mi geçiriyor

1 Mayıs 2024
BUGÜN İstanbul’un Fatih ilçesi Çarşamba semtinde İsmailağa tarikatının düzenlediği bir basın toplantısına gideceğim.

Sadece benim için değil, belki de basın tarihimizde bir ilk olacak. Bölünme aşamasına gelen ve içinde Fetullahçı Terör Örgütü tartışmalarının olduğu bir tarikat ilk kez kapılarını gazetecilere açıyor. Her şey İsmailağa Cemaati’nin şeyhlik silsilesinde 36’ncı isim olan Mahmut Ustaosmanoğlu’nun 2022 yılında vefatı ile başladı. Kendisinden sonra herhangi bir ismi “mürşit” olarak ilan etmeyen Mahmut Ustaosmanoğlu’ndan sonra silsilenin bitmesi ile “rabıta” yoluyla şeyhlik tartışması başladığı iddia ediliyor. Tarikat dilinde “rabıta” günlük 10-15 dakikalık seanslar halinde, rabıta yapacak kişinin Mahmut Efendi’yi düşünerek bir nevi onun yerine karar alması anlamına geliyor. Bunun tehlikeli yönü rabıta yapacak kişinin tehlikeli bir amacı olması halinde; kendi düşünce ve fikirleriyle sayıları milyonları bulan İsmailağa Cemaati’ni sadece kendisi için değil tüm toplum için tehlikeli bir noktaya taşıma riski.

RABITA TARTIŞMASI 

Silsilede 36’ncı isim olan Mahmut Ustaosmanoğlu’ndan sonra İsmailağa Cemaati’nin başına Hasan Kılıç getirildi. 22 Nisan 2024 günü Hasan Kılıç'ın da ölümüyle cemaat içinde iktidar ve güç savaşı gün yüzüne çıktı.

İstanbul Fatih Çarşamba’da büyük bir külliyesi bulunan, hatta semtin adıyla anılacak kadar büyük bir cemaat olan İsmailağa’daki kavganın bir parçası da Fetullahçı Terör Örgütü’nün etkisi. Cemaat içinden bazı isimler FETÖ’nün cemaati ele geçirmeye çalıştığını ve “rabıta” üzerinden etki altına alınacak cemaat liderinin Türkiye’de kaos planlayabileceğini düşünüyor. Bunların başında da Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü geliyor.

Nitekim Fetullahçı Terör Örgütü’nün firari kıta imamlarından Hamdullah Öztürk, ilginç biçimde üst üste videolar yayınlayıp, İsmailağa Cemaati’yle ilişkilerini anlatarak Cübbeli Ahmet’i hedef alan konuşmalar yapıyor.

FETÖ’CÜLERDEN YAYINLAR

FETÖ’cü Öztürk, 97 yaşındaki Hasan Kılıç'ın ölümü sonrası cemaatin başına Cübbeli Ahmet’in geçeceği ve bunun ‘derin devlet operasyonu’ olduğu gibi iddialar ortaya atıyor. Cevheri Güven gibi firari FETÖ’cüler, Cübbeli Ahmet’i hedef alan videolar yayınlıyorlar.

İsmailağa Cemaati içinden de

Yazının Devamını Oku

Avrupa’daki PKK’lı Kandil’den daha çok

29 Nisan 2024
TÜRKİYE yurtiçinde PKK’lı teröristlerin eylemlerini neredeyse sıfırlarken sınır ötesi operasyonlarla terörü kaynağında kurutarak Irak ve Suriye’de PKK/PYD-YPG’li teröristlere göz açtırmıyor.

PKK’lı teröristler de propaganda amaçlarına Avrupa ülkelerinde ağırlık vermeye başladılar. Türkiye’nin Irak’ta ve Suriye’de “teröristan” diye tabir edilen PKK/PYD-YPG’nin elinde tuttuğu yerlere yönelik yapacağı operasyonlar sırasında da terör örgütü yandaşlarının Avrupa ülkelerinde eylemlerini artırması bekleniyor. PKK terör örgütü Avrupa ülkelerini uyuşturucu ticareti, haraç toplama, insan kaçakçılığı yaparak finans, propaganda için merkez, terörist temini için insan kaynağı, malzeme temini için lojistik üssü olarak kullanıyor. PKK’lılar eylemler yaparak da Avrupa ülkelerini seslerini duyarabilecekleri propaganda merkezi haline çeviriyorlar. PKK’lı teröristler son üç yılda Hollanda, Almanya, Avusturya, İsveç, Fransa, İsviçre ve Belçika’da eylem yaptılar. 3 Aralık 2021 ve 1 Kasım 2022’de Lahey’de, 1 Mayıs 2022’de Oslo’da, 8 Mayıs 2022’de Basel’de 10 Ocak 2022’de Avusturya Liesing ve 31 Ekim 2023’te Viyana’da, 12 Mayıs 2022 ve 23 Aralık 2023’te Fransa Paris’te 22 Şubat 2024 günü Starzburg’da, 27 Mart 2024’te Paris’te son olarak da 24 Mart 2024 günü Belçika’da, 26 Mart 2024’te Hannover’de olay çıkardılar.

ALMANYA VE FRANSA

Avrupa ülkelerindeki PKK’lı ve sempatizan sayısının terör örgütünün üssü diye tabir edilen Kandil’deki mevcudun üzerini çıktığını söylesek abartmış olmayız. İstihbarat birimlerinin rakamlarına göre; Almanya’da 20 bin, Fransa’da 20 bin, İsviçre’de 15 bin, Hollanda’da 10 bin, Belçika’da 8 bin, Avusturya’da 6 bin, İngiltere’de 5 bin, İsveç ve Danimarka’da 4 bin, Rusya’da 3 bin, İtalya ve Norveç’te bin dolayında PKK sempatizanı var.

Tüm Avrupa ülkelerinde toplam 100 bini bulan PKK sempatizanları örgütün bir talimatı ile harekete geçip kentleri ateşe verebiliyor.

Nitekim, Belçika’nın Hasselt kentine bağlı Heusden-Zolder ilçesinde 24 Mart 2024 Pazar günü Nevruz kutlamaları sonrasında Türk ve Kürt gruplar arasında dünya basınında da yer bulan bir arbede yaşandı. Aralarında Suriyelilerin de olduğu bir grup Nevruz kutlamalarından dönerken provokasyon amaçlı geçtikleri Türk mahallesinde, terör örgütü PKK ve örgüt elebaşı Öcalan bayraklarını açtı. Konvoya tepki gösteren Türk asıllı bir kişiye PKK/KCK sempatizanları saldırdı. Saldırıya mahallede yaşayan diğer Türklerin karşılık vermesi ile olay büyüdü, başka mahallelere yayıldı. Belçika polisi olaylara TOMA’larla müdahale etti. Diğer mahallelere yayılan gruplar polis helikopterleri ile takip edildi. Ancak olayların önüne geçmek kolay olmadı.

SOSYAL MEDYADA EYLEM ÇAĞRISI

Örgüt sosyal medya üzerinden manipülatif haberler yayarak olayların daha da büyümesine neden oldu. Üstelik olayların Belçika sınırlarını aşmasını da sağladılar. Başta Fransa, Almanya, Hollanda ve Avusturya olmak üzere civar ülkelerden örgüte yakın kişiler Belçika’ya akın etti. Terör örgütü PKK/KCK üyelerinin Avrupa ülkelerinde bu kadar hızlı bir araya gelmesi, mobilize olma potansiyellerini de ortaya koydu.

Yazının Devamını Oku

PKK/DEM’e kapatma davası yolda... Yargıtay Başsavcılığı inceleme başlattı

26 Nisan 2024
Önce haberi vereyim; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, PKK’nın siyasi kolu DEM’in yönetici, üye ve bağlı belediyelerin Anayasa’ya ve Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı fiilleri ile ilgili savcılıklar tarafından yürütülen soruşturmalar hakkında bilgi istedi.

Yargıtay Başsavcılığı açılan soruşturma dosyalarını inceledikten sonra “delillerin toplanması” aşamasını tamamlayarak PKK’nın siyasi kolu DEM hakkında kapatma istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak.

PKK terör örgütünün siyasi kolu HDP, hakkında 2021 yılında Anayasa Mahkemesi’nde kapatma davası açıldıktan sonra, 2023 yılındaki cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimine YSP adıyla girdi. YSP seçim sonrası adını HEDEP olarak değiştirdi. “HEDEP” isminin kapatılan HADEP’e benzemesinden dolayı değiştirilmesi istendi.

TBMM’DE TERÖR PROPAGANDASI

PKK’nın siyasi kolu, son olarak ismini DEM olarak değiştirerek 31 Mart 2024 yerel seçimlerine bu isimle girdi. Tüm isim değişikliklerine rağmen PKK’nın siyasi kolu olarak TBMM’de terör örgütü faaliyetlerine devam eden DEM milletvekilleri, TBMM’nin açılışında İstiklal Marşı’na eşlik etmeyerek ilk icraatlarına başladı.

24 Aralık 2023 günü PKK/DEM Parti tarafından “Gençlik Meclisi 1. Olağan Kongresi” adı altında Diyarbakır’da organize edilen toplantıda PKK elebaşı Öcalan lehine sloganlar atılmış, gözaltına alınan 50’ye yakın parti üyesi hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı tarafından “suç ve suçluyu övme”, “terör örgütü propagandası yapma” suçlarından soruşturma açılmıştı.

İstanbul’da terör soruşturması kapsamında 27 Şubat 2024 günü DEM Partili Milletvekili Çiçek Otlu’nun evine bir operasyon düzenlenmiş, yapılan baskında terör örgütü üyesi Sıtkı Güngör yakalanırken ayrıca evinde cezaevinde bulunan örgüt üyelerinin mektupları da ele geçirilmişti.

BELEDİYELERDE TERÖR PROPAGANDASI

PKK/DEM milletvekili olan PKK elebaşının yeğeni

Yazının Devamını Oku