FOTOĞRAFLAR: Aykut USLUTEKİN - HAGGAY BAYSEL
Hayko Cepkin, müzik tarzı olarak zor yolu seçmiş olsa da bu kadar çok sevilmesinin ayakları yere basan nedenleri var.
Konserlerine gitmediyseniz mutlaka gidin. Çünkü böyle bir sahne performansı, şovu çok az sanatçıda var. Kendini durmadan yenileyen Hayko Cepkin, sahnesini de ciddi bir performans alanına çevirmiş durumda.
Ayrıca o ses nedir öyle! Bir insanın ses telleri arasında kaybolmak böyle bir şey olsa gerek.
Ve artık bir çok kişinin bildiği oyunculuk yeteneği ise ayrı bir röportaj konusu; zor rollerin oyuncusu oldu bile.
26 Mayıs İstanbul Beşiktaş Tüpraş Stadyumu’nda konser verecek olan Hayko Cepkin ile Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetler’de bir araya geldik. Ben ilham aldım, peki ya siz?
Keyifli okumalar...
“PALETİNİZDEKİ BOYAYI KURUTMAYIN”
- Hasan bey, aslında resim öğretmenisiniz. Öğretmenlikten sanatın özgür kanatlarına geçişiniz nasıl oldu?
HASAN RASTGELDİ: Gazi Eğitim Enstitüsü çok değerli eğitimciler, sanatçılar yetiştirmiş bir kurumdur. Ben donanımlı bir öğrenci olarak mezun oldum. Buca Eğitim Fakültesi’ne atanınca öğretmenlik yıllarımdaki verimsiz çalışmaları kapatmak için çok yoğun bir çalışma sürecine girdim. Resimde yetenek kadar sürekli çalışmanın da rolü büyük. Bu bakımdan genç arkadaşlara tavsiyem paletlerindeki boyayı kurutmasınlar.
- Çok üreten bir sanatçısınız. Durağan dönemleriniz sanki hiç olmadı ama olduğunda o ruh halinden çıkışınızı merak ettim… Var mı bir formülünüz?
HASAN RASTGELDİ:
FOTOĞRAFLAR AYKUT USLUTEKİN
Sohbet için oturduğumuz kafede sevenlerinin ilgisi görülmeye değerdi. Hayata tebessümle meydan okuyan, cesur ve matrak bir kadın vardı karşımda. Sanatını, ilişkileri, modaya olan ilgisini, mesleğindeki egoları, hayat tecrübelerini konuştuk.
Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetler’de bu hafta herkese ilham olabilecek, durmayan, üreten, çalışan, gülen, güldüren, düşündüren Nevra Serezli’yi konuk ettim. İlham olmaya devam!
ENERJİM ALLAH VERGİSİ
- Nevra hanım, sizde her şey yetişebilecek, her şeyin üstesinden gelebilecek bir duruş var. Gerçekten öyle misiniz?
NEVRA SEREZLİ:
Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetler’de müziği ile milyonların dinlediği Mehmet Erdem’le bir araya geldik. Bence çok sakin ve sade bir röportaj oldu çünkü kafası ve ruhu karışık olanlardan değil; gayet net ve dingin biri. Müziğini, hayata bakışını, oyuncu eşi Vildan Atasever ile olan evliliğini konuştuk. Bayram şekeri tadında bir sohbetle sizleri baş başa bırakıyorum.
MÜZİĞİN OLDUĞU HER ŞEY BENİ MUTLU EDİYOR!
- Birçok film ve dizi müziklerinizde besteleriniz var. Siz kendinizi besteci mi yoksa yorumcu olarak mı tanımlarsınız?
MEHMET ERDEM:
‘MÜZİK HAYATIMDA HEP VARDI’
- Caz severlere kendinizi nasıl ifadelerle anlatırsınız?
JACKY TERRASSON: Ben Berlin’de doğmuş, Fransız-Amerikalı bir piyanistim. Paris’te yaşadım, New York’a taşınıncaya kadar da Fransa’da bulundum ki bu da 1990 yılına kadar oluyor. Başlangıçta klasik müzik eğitimi aldım. Sonra Berklee’de okudum ve profesyonel olarak çalmak istediğimi fark ettim.
- Dünyanın sayılı caz piyanistlerindensiniz. Küçüklüğünüz, müzikle tanışma süreçleriniz nasıl oldu?
Tüzüm Kızılcan, dünyanın saydığı, ülkemizin sayılı seramik sanatçılarından ve yeniden görüyorum ki elleriyle, tabir-i caizse kan, ter ve gözyaşı ile kurulmuş, seramikten bir zirvenin her bir santiminde hatırı sayılır emek var.
Bugün sadece seramiğe değil, tutkusunun peşinden gitmek isteyenlerin örnek alabileceği bir hayat hikayesidir Tüzüm Kızılcan’ın yaşamı. Sohbetimizin çok az bir bölümünü buraya yazabiliyorum. Kayıt dışı olan iç döküşler, uzun uzun anımsanan hatıralar… Tüzüm Kızılcan seramiğin duayeni.
Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nde 10. Uluslararası EgeArt Sanat Günleri kapsamında açılan Mehmet Tüzüm Kızılcan’ın ‘Vefa’ adlı seramik sergisi 2 Nisan 2024 tarihine kadar sürecek.
Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetler’de sanatı ve duruşu ile kaç nesle ilham olmuş ve olmaya da devam edecek olan büyük ustanın ilham veren sohbetini sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyarım.
ÇOCUKLUKTA BAŞLAYAN TUTKU
Sovyetler Birliği’nde dahi çocuk olarak özel eğitimden geçiyor. 18 yaşında bir ameliyat sırasında ölüp tekrar hayata dönüyor. UNESCO ile dünyanın bir çok yerinde bulunuyor ve en son Türkiye’ye aşık oluyor ve kalmaya karar veriyor. Bir çok eseri, film müzikleri, besteleri, kitapları, müze organizasyonları, televizyon programları var ve tüm bunları müthiş bir farkındalık ile gerçekleştirerek insanlara olumlu etkiler bırakıyor.
Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetler’de müziğini, işini, hatta varlığını insanlık için en üst ve iyi niyetlerle gerçekleştiren çok özel bir sanatçı olan Anjelika Akbar ile gerçekleştirdim.
- Anjelika hanım, bir çok kişiye ilginç gelen bir detay ile bizleri tanıştırdınız. İki piyano ile konser veriyorsunuz, neden?
ANJELİKA AKBAR: En son çıkan ‘Ahenk432" (432 Hertz) adlı albümümden yola çıkarak dinleyicilerimle bunu paylaşıyorum. Çok uzun bir konu ama kısaca bahsedeceğim. ‘Her İnsan Bir Bestedir’ adlı kitabımda da bu konudan kısaca bahsediyorum. Bundan yaklaşık 100 yıl kadar önce dünyadaki bütün müzik enstrümanları bir dayatma sonucunda 432 Hertz iken 440 Hertz’e çıkarıldı. Oysa ki 432 Hertz insana en uygun olan, insanı doğaya ahenkli bir şekilde yaklaştıran frekansıdır. 440 ve üzeri Hertz’te dinlenen müzik insanı daha asabi, gergin ve agresif yapıyor. Müzik eğitimi gören çoğu insan bile bu konuyu bilmiyor, çünkü konservatuvarda bu bilgi net olarak verilmiyor, bilinsin istenmiyor. Ben bunun farkındalığını yaratmak istiyorum. Konserlerimde biri 440, diğeri 432 Hertz’e ayarlanmış farklı iki piyanoda örneğin ‘la’ tuşuna basarak ne kadar farklı olduklarını gösteriyorum. Ayrıca konuşulmayan çok önemli iki unsur var:
Sık röportaj vermediğini biliyordum ama özellikle duygulanarak anlattığı, ‘çok az kişi bilir’ dediği çocukluk anısında yaşadığı o hissi umarım satırlarıma aktarabilmişimdir... ‘Başka da bir yerde anlatmam’ dedi. Metafor vardı o anlattığında. Batı’ya döndüğü yüzünde, dünyayı sığdırdığı müziğinde o coşkuyu, duyguyu görmemek mümkün değildi.
Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetler’de çok özel bir isim olan, yeni vizyona giren ‘Türkler Çıldırmış Olmalı 2’ filminde oynamış, dünya müzik insanı Burhan Öçal’ın içini açtığı, azmin ve sanat tutkusunun hikayesini okuyacaksınız. Keyifli okumalar...
- Burhan Bey sizi yakalamakta zorlandım, hiç durmuyorsunuz… Hiperaktif misiniz?
BURHAN ÖÇAL: Duramıyorum mümkün değil, böyle doğmuşum. Bir şeyle meşgul olmadığımda hayatı çok sıkıcı buluyorum.