Yordun bizi Pam

Bu aralar zorlu bir ‘‘algılama süreci’’ içersindeyim. Geç idraktan mustaribim. Tabii tabii, standart sersemliğim...

Eh, kadın kendini ve dinleyici türlerini ziyadesiyle iyi tanıyor... Başına gelecekleri de elbette ki biliyor mu biliyor.

Ta ne zaman söylemişti... Hattá yaklaşık bir ay önce Hürriyet Keyif'te yayınlanan Tuğçe Erdemli imzalı röportajda başlığa bile çıkmıştı keháneti: ‘‘İnsanlar başta beni algılamakta zorlanacaklar.’’ Demişti... Pamela Spence... Yani uyarmamazlık etmemişti...

Peki hiç kulak astık mı? Yok...

Alın işte, buyrun burdan yakın şimdi...

Yine şaşkın ördek gibi lafa tersinden daldık. Şu dingin algılama sürecinden yakayı sıyırmak nasip olsa, anlatacağım. Diyeceğim ki, geçenlerde ekrana kitlendik, su altında el fenerine yakalanmış balık gibi donduk ve bakakaldık: Pamela Spence...

Hani baba tarafından ABD'li, anne tarafından Türk; kendisi Almanya doğumlu... Hacettepe Üniversitesi Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunu... Memleketin muhtelif şehir ve bar-kulüp-mekánlarında, farklı tarz ve gruplarla 10 küsur yıl piştikten ve dört yıl boyunca Teoman'ın vokalistliğini yaptıktan sonra, temmuz başında kendi albümü ‘‘Eğer Dinlersen’’i çıkaran... ‘‘Hafif’’ hiperaktif olduğu her hálinden belli olan ‘‘Pam...’’

Bu láubali yaklaşımı mazur görünüz. Kendilerini sanki okul arkadaşımızmış gibi ‘‘Pam’’ şeklinde anıyorsak, camiada öyle anılmasındandır. Yoksa tanışmışlığımız filan yok yani. (Hoş, muhtemelen tanışsaydık da ben ikide bir darlanır; ‘‘Bi' dur be kardeşim! Düz dur düz!’’ filan diye çıkışırdım. O da muhtemelen kick-box eldivenlerini takıp bana doğru Van Damme yumruklarıyla ve uçan tekmelerle girişirdi. Öyle tepişe tepişe anlaşırdık. Yani herhálde; bilemem...) Ayrıca Allah biliyor ya, Pam şeklinde bir hitap, arzettiği ve ‘‘Türkiye'nin Pink'i olmak istiyorum’’ beyanatına bakacak olursak, inkár da etmediği şekilde hafif ‘‘alıntı’’ kokan Charlie'nin Meleği tavırlarına daha çok uyuyor. Pamela Spence ismi, hak verirsiniz ki, hanımefendi pop yıldızı değil de Prenses Diana'nın anne tarafından akrabasıymış gibi bir intiba uyandırıyor.

Neyse ya...

Ben yorgun ve bezgin bir kadınım. Hiiiç ilişmem...

Dinleyenler dinlemeyenlere anlatsın. Hatta Tolga Akyıldız da geçenlerde uzun uzun yazdı: Eğer Dinlersen, eni konu iyi bir albüm. Sound'u 80'lerin popunu çağrıştırıyor. Bazı parçalar, yer yer epey cüretkár güfteler içeriyor. Albümdeki tüm parçaların bestesi ve sözleri Artun Ertürk'e ait. Pam sadece albüme ismini veren Eğer Dinlersen ve Şuna da Bak isimli parçalarda Artun Ertürk'e yardım etmiş. Öyle deniyor.

Albümün çıkış parçası olan Ayrılamayız Biz'in klibinde Pam, Uday'ın kaplanlarından biriymiş de yanlışlıkla kuş kafesine kapatılmış havalarında, bir odanın içinde dört dönüyor. Ellerinde kırmızı kick boxing eldivenleri, hop oraya, hop buraya: Onu da yaparım, bunu da ederim; teğel de yaparım, düğme de dikerim, seni de, onu da, şunu da, bunu da döverim. Kafamı bozmayın, tepelerim... Edaları...

Ama sonunda ne görüyoruz. Darmadağın olmuş odayı, yine garibim, bir ‘‘yardımcı kadın’’ toparlıyor. Elinde elektrik süpürgesinin sapı, şaşkın ve hafif bıkkın bir emekçi ifadesiyle elbet.

Eh, böyle bir tipin arkasını toplamak kolay olmasa gerek...

Pam, geçen haftasonu Akşam'da yayınlanan röportajında ne diyordu: ‘‘Klibin boks eldivenli olması ilgi çeksin diye değil. Dört senedir kick box yapıyorum. Maço kız değilim ama taş gibiyim.’’

Sizin işiniz de zor be kardeşim. Yalnız bu algılama süreci beni biraz yordu; içim geçmiş hafif tertip. Ben müsaadenizle, sessizce çekileyim.
Yazarın Tüm Yazıları