Güncelleme Tarihi:
ZONGULDAK (AA) - AK Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Metin Külünk, ''Türkiye tek başlı demokratik, tek başlı güçlü ve dinamik bir devlet yönetimine kavuşmak mecburiyetinde'' dedi.
Partisinin Ereğli ilçe teşkilatınca Gülüç beldesinde bir otelde düzenlenen ''Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi'' konulu konferansta konuşan Külünk, ilk kez bir ilçede yeni anayasa ve başkanlık sistemine ilişkin konferans verdiğini söyledi.
AK Parti iktidarının topluma kulak verdiğini belirten Külünk, "Siyaset millet için yapılır. AK Parti'nin en önemli başarılarından biri Türkiye'deki demokrasiyi derinleştirmesidir. Halkın iktidar olabilmesinin önünü açmıştır. Geçmişteki gibi şapkasını alıp gitmek değildir. AK Parti, Ankara'da milleti iktidar etmektedir" diye konuştu.
Çok partili siyasi yaşama geçilmesinin ardından 70 yılda 64 hükümet kurulduğunu söyleyen Külünk, şöyle konuştu:
"Bir şeyler yanlış gitmiyor mu? Bugüne kadar, AK Parti iktidarından önce söylüyorum, nerede tankımız, savaş gemimiz, uçağımız? Niçin bunlar yok? Bakınız beş başlıkta bir ülke milli ve bağımsızdır. Birincisi milli ve bağımsız siyaset, ikincisi milli ve bağımsız ekonomi, üçüncüsü milli ve bağımsız sanayi, dördüncüsü milli ve bağımsız basın ve beşincisi milli ve bağımsız entelektüel dünya. Bu beş başlıkta milli bağımsız güç olduğunuzda siz milli bağımsızlıktan bahsedebilirsiniz."
Siyasi, askeri ve iktisadi anlamda güçlü ülke olmak mecburiyeti bulunduğunu anlatan Külünk, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu güçlere sadece 78 milyon memleket evladının ihtiyacı yok. Kocaman bir İslam dünyasının ardından da kocaman bir insanlık aleminin ihtiyacı var. Çünkü Türkiye insanlığın ümit adasıdır. Bu ülke güçlü olursa Akdeniz'in ortasında hiçbir göçmen Akdeniz'in soğuk sularına düşmez. Bu ülke güçlü olursa bizim medeniyet kodlarımız, medeniyet değerlerimiz, 'komşusu aç iken tok yatan bizden değildir' emri gereği Afrika'da çocuklar açlıktan ölmez. Suriye'de kan olmaz. Ortadoğu'nun zenginlikleri Ortadoğu'daki halkların refahı için yeryüzüne çıkar. Bunların yeniden var olmasının tek bir adresi vardır. İlla Türkiye, illa Türkiye, illa Türkiyedir, bunu unutmayınız. Bunları soracağız. Ne alakası var başkanlık sistemi ile? Parlamenter sistem ile 70 yıldır bize vakit kaybettirenler, parlamenter sistem ile Türkiye'ye yönetilirken demokrasiyi her 10 yılda bir rafa kaldıranlar, meclisin kapısına kilit vurduranlar, Türkiye'deki siyasi kavgaları askeri karakollarda bitirenler, ekonomik karakolları, ekonomik istikrarsızlıkları IMF'nin karakolunda bitirenler...Türkiye'yi kontrol etmek için Türkiye'ye biçtiği roldür parlamenter sistem. Türkiye'yi kontrol etmek hani şimdi Sayın Erdoğan'a, 'çok oldu', Türkiye'ye diyorlar ya 'çok oldunuz, ne işiniz var Tanzanya'da, ne işiniz var Somali'de? Her yerde karşımıza çıkıyorsunuz. Afrika ile ilgili bütün toplantılarda karşımıza çıkıyorsunuz, Ortadoğu denkleminde karşımıza çıkıyorsunuz. Siz AK Parti iktidarı ile sınırları zorlamaya başladınız, çok oldunuz' diyorlar bize. Çünkü bize parlamenter sistem ile biçtikleri rol Lozan'da çizdikleri sınırlardı. Lozan'da bize sadece fiziki sınırlar çizmediler, siyasi sınırlar çizdiler, ekonomik, sosyal, kültürel sınırlar çizdiler. Ve dediler ki siz bir daha bu sınırların ötesine çıkmayacaksınız."
Parlamenter sistem ile ülkenin uyutularak kontrol edildiğini, büyük tarihin güncellenmesinin engellendiğini ileri süren Külünk, "Biz buna rağmen sandık üzerinden tüm bu eksikliklere rağmen büyük işler başardık. Biz bugün dünyanın ilk 10'u içinde olmalıydık. Savaş gördük mü? Görmedik. Niye ilk 10'da değiliz? Almanların, Fransızların bizden çok mu büyük üstünlükleri var? Yok. İlk 10'da olamamamızın nedeni parlamenter sistem ile istikrarsızlaştırarak kontrol ediliyor olunmasıdır" diye konuştu.
Başkanlık sisteminin milletin genetiğine uygun, demokratik bir model olduğunu vurgulayan Külünk, konuşmasını söyle sürdürdü:
"Başkanlık sistemi milletin egemenlik hakkının üzerinden hiçbir gücün vesayet inşa edememesidir. Başkanlık sisteminde iktidar hizmet odaklı şekilleniyor, ideolojik değil. Başkanlık sisteminde bir daha 7 Haziran hüsranı yaşamayacaksınız. Çünkü başkanlık sistemi bunu kendisi mecbur ediyor. 10 adaydan en çok oyu alan 2 kişi kalır. Türkiye çok partili siyasal yaşamda eğer kendi genetiğine uygun başkanlık sistemi ile yönetilseydi bugün 64. hükümeti konuşmayacaktık, bugün 13. hükümeti konuşacaktık. Çünkü bu sistem kendisi istikrara mecbur ediyor."
Külünk, tarihin en kritik döneminde olunduğunu, Türkiye'nin mevcut parlamenter sistem ile gelecek yüzyıla çıkamayacağını öne sürerek, şunları kaydetti:
"Dünya ve coğrafya yeniden şekilleniyor. Türkiye tek başlı demokratik, tek başlı güçlü ve dinamik bir devlet yönetimine kavuşmak mecburiyetinde. Sayın Erdoğan'ın bireysel hiçbir sıkıntısı yok. Sayın Erdoğan'ın ülke ve bekamız ile ilgili derdi var. Kapımızda Suriye, Irak var. Bu yangını söndürecek olan güçlü Türkiye. Bu sistem değişmez ise önümüzdeki yüzyılda ciddi sıkıntılar yaşanır. Musul'un ardından şimdi de Kürtleri bizlerden kopartmak istiyorlar. Bizi kilitlemek, etkisizleştirmek, edilgenleştirmek istiyorlar. Doğu Akdeniz'de bizim güçlü olmamızı istemiyorlar. Türkiye bu iki başlı sistem ile gidemez, bu parlamenter ile hele bu meclisteki iç tüzük ile bir yere gidemez, kaybedecek bir vaktimiz yok."