Güncelleme Tarihi:
VAN (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, "Bu bölge üzerinde herkesin birtakım hesapları olmuştur, o nedenle bölgeyi istikrarsız bir halde tutmak, daha önce açılan yaraların kapanmasını engellemek büyük güçlerin hedefi olmuştur" dedi.
Edremit ilçesindeki bir otelde AK Parti Seçim İşleri Başkanlığı Bölge Toplantısı için Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı Mustafa Ataş, Seçim İşleri Başkan Yardımcısı Yusuf Başer ile Van'a gelen Şentop, burada yaptığı konuşmada, bölge toplantılarından 14'üncüsünü gerçekleştirdiklerini söyledi.
Şentop, haziran ayında çok önemli bir seçimin yapılacağını ve bu seçimlerde AK Parti'nin önünü kesmek isteyenlerin 2 yıl öncesinden Gezi olaylarıyla çalışmaya başladığını belirterek, Gezi Parkı'nda ağaçlarla ilgili başlayan sokak hareketinin, çapulcu hareketinin ardından 17-25 Aralık'ta paralel cuntanın darbe teşebbüsünün ortaya çıktığını vurguladı.
Türkiye'nin kaderin değiştirecek 3 seçimin arka arkaya yapıldığını ve bu seçimlerde AK Parti'yi zayıflatmak isteyenlerin boş durmadığını dile getiren Şentop, yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu emellerine ulaşamayanların milletvekili genel seçimlerinden de elleri boş ayrılacaklarını kaydetti.
Şentop, Takriri Sükun Kanunu'yla Türkiye'de seçimlere tek partinin katıldığını anımsatarak, şöyle konuştu:
"Seçimler var ama kimin kimi seçeceği belli. Burdur ilinde Mahmet Akif Ersoy Üniversitesi var. Orada sordum Ersoy kente gelmiş mi? Bir kere geldiğini düşünenler var. Neden çünkü Mehmet Akif Ersoy Burdur'dan milletvekilliği yapmış. Yahya Kemal, Tekirdağ milletvekilliği yapmış ama Tekirdağ'a hiç gelmemiş. Tabii bunlar şahsiyetlerin kıymetiyle ilgili değil söylediklerim. Bunları milletvekili olarak belirliyorsunuz ama herkes Ankara'da, seçimler oluyor kendiliğinden, kağıt üzerinde herkes seçiliyor. CHP şimdiki Atatürk'ün partisi diyorlar ama bu CHP, Deniz Baykal'ın partisidir. Atatürk'ün 1923'te kurduğu partiyle sadece isim benzerliği var. Bunu neden söylüyorum. 1981 yılında 12 Eylül 1980 darbesinden sonra bütün siyasi partiler kapatılıyor. Tüzel kişilerin hukuki varlıkları kapatmayla sona eriyor. 1981 yılında Türkiye'de ne kadar siyasi parti varsa o zaman darbe rejimi partilerin hepsini öldürmüş. Yani Atatürk'ün kurduğu CHP de 1981'de ölmüş. 1991'de eski isimlerle partilerin kurulacağına dair kanun çıkıyor ve Deniz Baykal aynı isimle partiyi kuruyor."
- "Seçim olmadan iktidara gelmenin yolunu aramışlar"
CHP'nin o dönemde siyaset ve siyasetçilerin yanı sıra devlet bürokrasisini temsil eden bir parti olduğunu, İçişleri Bakanı'nın CHP'nin genel sekreteri, illerde valilerin CHP il başkanı, ilçelerde de kaymakamların CHP ilçe başkanı olduğunu, ideolojik olarak da bütünleştirildiklerini anlatan Şentop, şöyle devam etti:
"CHP parti felsefesi 1937 yılında Anayasaya koyulmuş. Devletle partiyi bütünleştirmişler. Devletle bütünleşmiş olan sadece siyaseti temsil eden değil aynı zamanda bürokrasiyi de temsil eden CHP, 1950 yılında kaybetmiş seçimleri. Bundan sonra da seçim olmadan iktidara gelmenin yolunu aramışlar. Bunun en pratik yolu da darbedir. 1960 yılında askeri darbe yapmışlar ve iktidara gelmişler. Kitaplarda yazar derler ki 1960 darbesi Türkiye'de bürokrasinin darbesidir. 1950'de bürokrasi kaybetmiştir, 1960 yılında bürokrasi silahla rövanş almıştır milletten. 'Silahlarla her şey yapılır ama üstünde oturulmaz' diyor Fransız dışişleri bakanlığı yapan biri. Kısa zaman sonra darbe biter ve yine seçim yapmak zorundasınız. Seçime ihtiyaç duymamak için seçimi kazanamasa da iktidara getirecek bir formül lazım. Bunun yolu anayasadır. 1961'de yapılan anayasa millette olan egemenlik yetkisini anayasaya devretmişler, anayasa üzerinden egemenlik yetkisini dağıtmaya çalışmışlar" diye konuştu.
Şentop, AK Parti olarak göreve geldikleri günden itibaren bu zihniyete karşı savaş açtıklarını ve bunu temel hak ve hürriyetlerin alanını genişleterek yaptıklarını aktararak, 27 Nisan'da yayınlanan e-muhtıraya gereken cevabın verilerek Türkiye tarihinde ilk kez şımarmış zihniyete "dur" dendiğinin altını çizdi.
Türkiye'nin, 12 yıldan bu yana siyasi ve ekonomik istikrarını sürdürdüğünü ve yüz yıldır çözülmeyen sorunları çözmek için adımlar attığını belirten Şentop, "Düşünün Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli, Selahattin Demirtaş olsa Türkiye bu günlere gelebilir miydi? Mümkün değil. Siyasi liderler geçmiş dönemlerde Kürt sorunuyla ilgili bir cümle kurduktan sonra söylediklerini unuttular" dedi.
- "Her şeyin konuşulabileceği bir Türkiye'yi arzu ediyoruz"
Şentop, Kürt sorununun çözülmesi konusunda atılan adımların sonucunda çözüm süreci denilen kısma gelindiğini ve yeni anayasanın hazırlanması için tüm partilerin temsil edildiği Uzlaşma Komisyonu kurduklarını dile getirerek, şunları söyledi:
"Bölge dünyanın en önemli bölgesi. Ekonomik, insan kaynakları, dinler ve ideolojiler bakımından en önemli bölge. Bölge üzerinde herkesin birtakım hesapları olmuştur, o nedenle bölgeyi istikrarsız bir halde tutmak, daha önce açılan yaraların kapanmasını engellemek büyük güçlerin hedefi olmuştur ama bunlara imkan sağlayacak zeminin olması lazım. İşte bu zemini de biz kendi ellerimizle oluşturmuşuz. Biz yıllarca bir arada yaşamışız ama ne zaman aramıza fitne girmiş, bizim büyük devletimizi yıkmak için araya fitne sokmaya başlamışlar, biz de bizi bir arada tutan değerlerimize sahip çıkamamışız. Bu anayasada devletin milleti deniyor, yani devlet, anayasaya göre milleti kendi mal varlığı gibi görüyor. Onun için her şeyine karışıyor. Bu sakat anlayış. Biz bunu tersine çevireceğiz, devletin milleti olmaz, milletin devleti olur. Herkes bu sürecin sorumluluğunun kendine düşen payını yerine getirmek zorundadır. Kanuna aykırı hareket edenlere devlet kendi imkanları çerçevesinde uygulayacaktır. Her şeyin konuşulabileceği bir Türkiye'yi arzu ediyoruz. Herkes talebini siyaset yoluyla ifade etsin ama tehdide, şantaja boyun eğmeyeceğiz, pabuç bırakmayacağız."
Türkiye'nin geleceğe daha emin adımlarla yürümesi için önümüzdeki seçimlerin çok önemli olduğunu, daha önce AK Parti'yi zayıflatmak isteyenleri herkesin gördüğünü vurgulayan Şentop, daha önce kendileriyle hareket ettiğini sandıkları arkadaşlarının, kardeşlerinin bile karşılarına çıkarıldığını kaydetti.
- "Son kozlarını oynamak istiyorlar"
Şentop, tüm bu gelişmelerin temelinde Türkiye'nin mazlum milletlerin sözcüsü olma, bütün dünyada adaletli bir nizam, düzen talebinin yer aldığını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu dinlemeler, tape kayıtları Recep Tayyip Erdoğan'ın 'one minute' sürecinden sonra başlamış. AK Parti'yi devre dışı bırakarak Türkiye'yi ABD başkanının önünde el pençe durmasını isteyen bir hale getirmek istediler. Bunun taşeronluğunu paralel yapıya verdiler. Yapılanların hepsi seçimleri etkilemek içindir. Her seçimde artık biter dediler ama bitmeyince kapatma davası açtılar. İki kişiden birinin oy verdiği partiyi kimse kapatamaz. Hayal kırıklığına uğradılar. Onun için bir araya gelmesi hayal edilmeyen kesimler bir araya geldi. 'Hangi ilde kim güçlüyse onu destekleyin' dediler. Bütün Türkiye'deki AK Parti muhaliflerini bir araya getirdiler ve son kozlarını oynamak istiyorlar ama bu seçimlerde de halkımız gereken dersi verecek."
Konuşmaların ardından bölge toplantısı basına kapalı devam etti.