IHA
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 09, 2015 12:11
250 YILLIK MANASTIR TURİZME KAZANDIRILMAYI BEKLİYOR
Van’ın Gürpınar ilçesinde 250 yıl önce Osmanlılar döneminde yaşayan Ermeni vatandaşları tarafından yapılan manastır, turizme kazandırılmayı beklerken define avcıları tarafından tahrip edildi.
Gürpınar ilçesi topraklarında bulundurduğu eserlerle tarihe ev sahipliği yapıyor. Tarihi yapılar ise zaman zaman doğa olaylarına yenik düşerken, zaman zaman da define avcıları tarafından tahrip ediliyor. Yaklaşık 250 yıl önce Osmanlı döneminde yaşayan Ermeniler tarafından yapılan tarihi manastır, define avcıları tarafından tahrip edildi. Ekibi ile incelemelerde bulunmak üzere Arkboyu Mahallesi’ne giden Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top, yaklaşık 45 dakika yürüyerek tarihi manastıra ulaştı. Kazı ekibi olarak Gürpınar’da bulunan farklı kültür varlıklarını ziyaret ettiklerini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top, “Bunlardan bir tanesi Gürpınar Arkboyu Mahallesine bağlı araç yolu bulunmayan ve tam tepede bulunan eski ismiyle Saint Marinos, yada (Bakireler) Manastırında yaptık. Burası Arkboyu Mahallesi’nde 45 dakikalık bir ya yürümeyle ulaşılıyor. Burası ile ilgili tarihi bilgiler daha çok Van’ın 1648 yılında yaşadığı depremde buranın zarar gördüğünü ve mevcut yapının o depremden sonra oluştuğunu görüyoruz. Etrafı duvarla çevrili içerisinde 12 odanın bulunduğu ve bir kilise yapısı var. Bu kiliseye yapısı ilginç bir özelliğe sahip. Merkezi kubbeli ve kapalı yunan açık planlı. Hatta kubbesi içten topraktan yapılmış. Buda ilginç bir kubbe yapısını bize gösteriyor. Van’da biz ilk defa böyle balçık, yada toprak bir kubbeyle bu yapıda karşılaşmış oluyoruz. Buda kilisenin hemen hemen yaklaşık 200-250 yıllık geçmişi olduğunu bize gösteriyor. Çünkü o toprak yapı daha eskiye gitmez muhtemelen” dedi.
"TARİHİ MANASTIR, DEFİNECİLER TARAFINDAN TAHRİP EDİLDİ"
Definecilerin her tarihi yapıyı tahrip ettikleri gibi bu manastırı da tahrip ettiklerini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top, “Tabi içerisinde definecilerin yapmış olduğu bir tahribatlar. Hem kilise içerisinde hem de manastır yapısında. Bazı çevre şöyle yaptığımız araştırmalarda üzerinde haç işaretten olunduğu taşlarla karşılaştık. Yani buranın acilen bir araç yolunu yapılarak en azından turizme kazandırılması gerekiyor. Özellikle Gürpınar bölgesindeki iki manastırdan bir tanesi. Diğeri Meyrem diye geçiyor. Norduz tarafında yer alan bir manastır, onunda araç yolu yok. O daha büyük bir yapı. İkincisi de bu bahsettiğimiz Bakireler manastırı. Buda dediğim gibi büyük bir ölçüde kilise kısmı ayakta diğer kısımları yıkılmış. Ama turizme kazandırılması gereken bir yapı” şeklinde konuştu.
“MANASTIR, KÜLTÜR BAKANLIĞI’NIN KAYITLARINDA BULUNAN BİR YAPI”
Bu kilisenin Osmanlı döneminde Ermeniler tarafından yapıldığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top, “Kültür varlığı olarak kaydı var, tescilli en azından. Kültür Bakanlığı’nın kayıtlarında bulunan bir yapı. Bu önemli. Bundan sonra yerel yönetimlerin burada röleve, restitüsyon çalışmaları, kazı çalışmaları başlatıp bu manastırın en azından turizme kazandırılması gerekiyor. Yanında zaten suyu da var. Burada bir süre çıkıyor. Tabi buraya iki yerden ulaşmak mümkün. Biz aşağıdan yokuş olan yoldan buraya çıkmaya çalıştık. Bir de Kurubaş’tan biraz daha kolay bir şekilde sonradan buraya ulaşabildiğini öğrendik. Bu yapı ile ilgili ilk defa bilimsel çalışmalar yabancı araştırmacılardan Fransız Teli tarafından yapılmış. Ermeni mimarisi ile ilgili çalışmaları olan bir araştırmacı. Bunun dışında bizim Türk araştırmacılardan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Anıtlar Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Yalçın Karaca’nın bu yapıyla ilgili hem tezinde makaleleri bulunuyor. Dediğim gibi turizme kazandırılması gereken bölgedeki önemli manastırlarda bir tanesi” şeklinde sözlerini tamamladı.
Gürpınar’ın 6 kilometre batısındaki Arkboyu Mahallesi’nin 2 kilometre yukarısında Cadı Taşmış Dağı yamacında bulunmaktadır. XIX yy. da 300 rahibenin barındığı önemli bir merkez olduğu belirtilmektedir. Terkedildikten sonra önemli ölçüde harap olan manastırın, etrafı yüksek bir avlu duvarı ile çevrilmiştir. İçinde değişik amaçlı hizmet odaları ve kilise bulunmaktadır. Kilise yörede nadir görülen Yunan Haçı planında yapılmıştır. Dikdörtgen planlıdır. Orta mekanı örten bir kubbe varıdır. İç mekan pencerelerle aydınlatılmıştır. Kubbenin ortası yıkılmıştır. Ayrıca kesme taşlarla yapılan kilisenin duvarlarında derin çatlaklar oluşmuştur.