25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma Günü

Güncelleme Tarihi:

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma Günü
Oluşturulma Tarihi: Kasım 26, 2015 14:06

GÜLŞEN DALAZ, 25 KASIM NEDENİYLE BİR AÇIKLAMA YAYINLADI.

Van Kardelenler Kadın Derneği Başkanı Gülşen Dalaz, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü nedeniyle bir açıklama yaptı.
Birleşmiş Milletler tarafından 1999 yılında ilan edilen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü için dünyada ve Türkiye’de bir dizi etkinlikler gerçekleştirildiğini ifade eden Dalaz, ancak kimsenin gündeminde savaş mağduru kadınların olmadığını söyledi. Dalaz, “Suriye, Irak, Doğu Türkistan ve Filistin’de son üç yıl içerisinde on binlerce kadın öldürüldü. Binlerce kadın taciz ve tecavüze maruz kaldı. Sadece 15 Mart 2011’de başlayan devrimden bu yana Esed güçlerinin saldırılarında Suriye’de 9 bin 411 kadın öldürüldü. İslam coğrafyasında dünyanın gözü önünde kadın katliamları devam ederken, BM Genel Kurulu’nun ilan ettiği Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nde savaş mağduru kadınların yok sayılmaktadırlar. Dünyada ve ülkemizdeki birçok kadın hakları savunucuları, İslam coğrafyasındaki kadına yönelik şiddete karşı üç maymunu oynamaktadırlar. Kadına yönelik İslamofobik saldırılar karşısında da derin bir sessizlik var. Çok acı bir tablo. Oysa kadına şiddet tartışılırken; dini, dili, rengi ne olursa olsun yapılan her türlü şiddeti, hak ihlalini yüksek sesle kınamak gerekir. Ayrıca Türkiye’de 2010-2015 yılları arasında kadın örgütlerinin derlediği bilgilere göre bin 134 kadın cinayeti işlenmiştir. Türkiye’de bu yıl 255 kadının öldürüldüğünü öğreniyoruz, bu çok ciddi bir durum. Türkiye de tüm dünya gibi bu hastalıkla boğuşmaktadır. Kadına yönelik şiddet, kamuoyunda en çok kadın ölümleri olarak duyulmaktadır. Fakat kadınların çok ciddi boyutta fiziksel şiddetin yanında cinsel, psikolojik, ekonomik de gördüklerini biliyoruz. Kadına yönelik şiddete karşı mücadelede tüm bu şiddetlerin önlenmesi ve olaya bütünlüklü bakmak durumundayız. 3 kadından biri şiddet deneyimi olduğunu biliyoruz, ancak bunu söylerken sadece fiziksel şiddetten söz ediyoruz. Buna ekonomik ve psikolojik dâhil değil. Bu bile rakamların ciddiyetini göstermektedir. Türkiye’de ve dünyada hala kadınların toplumsal konumları erkeklerden farklı görülmektedir. Kadınlar daha düşük statülü, daha düşük maaşlı işlerde çalışıyorlar, erkeklerle aynı iş kolunda çalışsalar bile erkeklerden kadar yüksek ücret almıyorlar. Ev emeği, çocuk bakımı gibi işler kadınların omzunda, dolayısıyla toplumda kadının erkekten farklı bir konumu var. Şiddetin önlenmesi için yapılan yasaların ve bunların uygulanmasının önemi kadar kadına bakış açısının değişmesi gerekmektedir. Kadınların erkeklerden daha düşük konumda olduğu kabul edilemez. Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi, yaptırım gücü olan ilk sözleşmedir. Mayıs 2011’de Türkiye tarafından İstanbul’da imzalandığı için kısaca İstanbul Sözleşmesi olarak anılmaktadır. İstanbul Sözleşmesi, imzalayıp onaylayan ülkelere, fiziksel, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddet türlerini önlemek için gerekli yasal önlemleri alma yükümlülüğü getirdi. Sözleşme 25 Kasım 2011’de TBMM’de kabul edildi, ancak sözleşmenin yürürlüğe girebilmesini sağlayacak ön koşullar yerine gelmediği için, sözleşme henüz geçerli değil ve ülkemiz bunun yürürlülüğe girmesi için gerekli ön koşulları bir an önce yerine getirmelidir. Ayrıca biz Müslüman ülkeler bu konuda da Peygamber Efendimizi örnek alırsak, bu sorunu da daha kolay çözebiliriz. Kadına karşı şiddeti en güzel dile getiren ve yasaklayan Resulullah’tır. Kadına şiddet konusu da Hz. Peygamberin veda hutbesinde haykırışı nettir. Hz. Peygamberin veda hutbesinde ‘Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız’ buyuruyor. İşte en büyük örnek budur” diye konuştu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!