Güncelleme Tarihi:
UŞAK'taki Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Özge Gizli Çoban, çocuk ve gençlere uygulanan aile içi şiddetin davranım bozukluğuna yol açtığını belirtti.
Uşak Kamu Hastaneleri Birliği Uşak Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Özge Gizli Çoban, çocuk ve gençlere uygulanan aile içi şiddetin davranım bozukluğuna yol açtığını belirterek, çocukluk döneminde başlayan davranım bozukluğunun ilerleyen zamanlarda ciddi rahatsızlıklara yol açtığını dile getirdi. Yetişkinlerde görülen ruhsal problemlerin çocuklarda ve gençlerde de görülebildiğini ifade eden Çoban, "Çocuk ve gençlere yönelik yapılan şiddet, zeka geriliği, depresyonlar, yeme bozuklukları, duygu durum bozuklukları, ruhsal problemler, şiddet ve davranım bozukluklarına yol açar. Davranım bozukluğunun temel özelliği, o yaş için uygun olduğu kabul edilmiş toplumsal kuralların sürekli olarak çiğnenmesidir. Sık sık başkalarına kabadayılık yapma, tehdit etme, kavga başlatma, zarar verecek sopa, taş, şişe gibi şeyleri silah olarak kullanma, insanlara ve hayvanlara acımasız davranışlar, gasp, hırsızlık, cinsel saldırı, yangın çıkarma, başkalarının malına isteyerek zarar verme, hırsızlık, aldatmak amaçlı yalan söyleme, evden ve okuldan kaçma, habersiz eve gelmemek bu hastalığın bulgusudur. Eğer bu belirtilerin üç veya daha fazlası varsa, en az bir yıldır sürüyorsa o zaman çocukta davranım bozukluğu vardır" dedi. Çocukluk döneminde başlayan davranım bozukluğunun daha ağır olduğunu ifade eden Dr. Çoban, "Çocukluk döneminde başlayan durumlarda genetik geçiş daha etkilidir ve aile içi şiddete sık rastlanır. Ailenin denetimsizliği, yanlış öğreti ve tutumlarını, basında çıkan haberlerin veriliş şekillerini ve etkilerini, dizilerde, filmlerde sunulan yanlış özdeşim modelleri ve hepsinin normalleştirdiği şiddetin çocuk ve gençler üzerine olumsuz etkisi bulunmaktadır. Çocuk ve gençlerde meydana gelen davranım bozukluğunun tedavisine uzmanın yanı sıra aile, okul ve yaşadığı toplum da katılmalıdır. Dürtülerini, öfkelerini kontrol etmeyi öğretmek, destekleyici psikoterapi vermek, duruma göre bunlara destek olan ilaçlar kullanmak, aileye kontrolü ve çocukla doğru ilişkiyi öğretmek, bu çocukları başarısızlar diye eğitim sisteminin dışına, sokağa atarak öfkelerini arttırmak yerine, sistemin içinde uygun eğitim vermek, kötü özdeşim yapacakları film, yazı gibi şeyleri denetlemek tedavinin parçalarıdır. Bunları yapabilirsek çocukları ve toplumun geleceğini doğru yönlendirebiliriz. Ama yapmazsak çocuk ve ergen suçlulardan, alkol ve madde bağımlısı çocuklardan, büyüdüklerinde de sorunları iyice artmış, üretken olmayıp, toplum huzurunu bozan erişkinlere dönüşmelerine neden olabiliriz" dedi.
Yavuz KUŞDEMİR/UŞAK, (DHA)
FOTOĞRAF