Güncelleme Tarihi:
'ATEİST BİRİNİN DİNCİLİKTEN DOLAYI İŞİTEN ATILMASININ İLK ÖRNEĞİYİM'
Doç. Dr. Candan Badem, Kanun Hükmündeki Kararname ile Munzur Üniversitesi'ndeki görevine son verilmesini, 'faşizm' olarak değerlendirdi. Doç. Dr. Badem, "Bu kararname ile üniversite ile ilişkimin kesilmesi kabul edilir bir durum değil. Böyle bir durumu asla hak etmediğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Bu baskılar ve kararlar tamamen siyasidir. Bu darbe girişiminin ve FETÖ'cüleri bahane ederek, siyasi anlamda muhalif olanları tasfiye etmek istiyorlar. Özellikle solcu, sosyalist insanları tasfiye etme harekatı olarak görüyorum bu uygulamaları" dedi.
Kocaeli Üniversitesi'ndeki 19 barış imzacısı akademisyenin hepsinin ihraç edildiğini hatırlatan Doç. Dr. Badem, "Herhalde ben de Dersim'de, Munzur Üniversitesi'nde öne çıktığım için böyle bir ceza verme yoluna gittiler. Çünkü FETÖ'den bir şey bulamadılar, hiçbir delil yok ellerinde. Tabi bu kararı kimin verdiği de belli değil. Üniversite rektörlüğüne sorsanız, 'listeler bize dışarıdan geldi' diyorlar. Böyle faşist baskıya maruz kalmak benim için onurdur" diye konuştu.
Bir akademisyenin, görüşlerinden dolayı üniversiteden atılmasını 'facia' olarak yorumlayan Doç. Dr. Badem, "Bir kere her halükarda bir akademisyenin görüşlerinden dolayı, üniversite ile ilişkisinin kesilmesi, nereden baksanız facia. Benim sevmediğim birisi de olsa, sırf görüş ve düşüncelerinden dolayı atılması hoşuma gitmezdi. Ama şu olsa doğru derdi; Sınavlarda soru çalarak bir yerlere gelenler varsa, bunlar atılsın. Ama düşüncesi ne olursa olsun bir akademisyen çalarak, hırsızlık yaparak gelmemişse, bulunduğu yere, mevkiye hak ederek gelmişse, bence görüşleri ne olursa olsun onları ifade etme özgürlüğüne sahip olmalı" diye konuştu.
Görevine son verilmesiyle ilgili hukuk mücadelesi başlatacağını kaydeden Doç. Dr. Badem, dinciliğe, tarikatçılığa karşı devamlı bir mücadele içinde olduğunu beliterek, şöyle konuştu:
"FETÖ'cülük benim için çok ağır bir hakaret. Cezanın ötesinde çok ağır bir hakaret. Ömrüm boyunca her türlü dinciliğe, tarikatçılığa karşı mücadele etmiş bir insanım. Marksistim, ateistim ben. Ama şunu da açık söyleyeyim; Benim FETÖ'cü olduğuma kimse inanmıyor, kendileri de inanmıyor zaten. Kanun hükmünde kararnamede sadece FETÖ yok. Çok geniş muğlak ve lastikli bir ifade var. 'Milli güvenliğe tehdit olan her türlü oluşum' ifadesi kullanılmış. Bu karar tamamen keyfi bir durum, kabul edilir bir yanı yok. Ben bu durumdan geri döneceğime eminim. Ama ne kadar bir zaman sürecek onu bilemiyoruz. Avukatımla birlikte bir hukuk mücadelesi başlatacağız. Ben görevime tazminatla geri döneceğime eminim. Ama öyle görünüyor ki uzunca bir süre bu hukuksuzluğa devam edecekler."
FOTOĞRAFLI