Güncelleme Tarihi:
TRABZON (AA) - TUNCAY BEKAR - Geçmişten bugüne uzanan ancak zaman zaman unutulmaya yüz tutan telkari, kazaziye ve hasır işçiliği, Doğu Karadeniz'de ev kadınlarının geçim kaynağı haline geldi.
Eskiden beri kadınların en beğendikleri takılardan olan, özellikle altın modelleri hala düğünlerde gelinlerin takılarının başında gelen el sanatlarından hasırın yanı sıra saç teli inceliğindeki altın veya gümüş teller ile yapılan kazaz sanatı ve tel işi anlamına gelen telkari işlemeciliği, geçmişten bugüne uzanan el sanatları arasında.
Rağbet görülme oranı ve yapan ustaların azalması sebebiyle unutulmaya yüz tutan el sanatlarından hasır, özellikle kadın ustaların 31-32 mikron inceliğindeki gümüş telleri ilmek ilmek örmesiyle yapılıyor.
Sanatçı bir ruhun yanı sıra tamamen el emeği ve göz nuru isteyen hasır sanatıyla geçmişte çeşitli araç gereçler, kaplar üretilirken artık hasır bilezikler, gerdanlıklar, küpeler ve kolyeler üretiliyor.
Pahalı bir işçilik gerektiren kazaz sanatında ise ipek ya da naylon tel üzerine burularak sarılan 8 mikron inceliğindeki 995 ayar altın ya da 999 ayar gümüş teller kullanılıyor. Bu sanatta da altın ve gümüş tellerin ipek tele sarılması sonrası elde edilen 03-05 milimetre kalınlığındaki tel kullanılıyor.
Rahatlıkla kullanılabilecek hale gelen bu yeni tel ile üretime başlayan kazaziye ustaları kolye, küpe, bileklik, tespih ve tespih püskülleri yapıyor.
Anadolu'ya uzanan en önemli el sanatlarından kazaziye işçiliğinin tarihi geçmişi kesin olarak bilinmemesine rağmen bu sanatın Mezopotamya uygarlığından günümüze kadar ulaştığı sanılıyor.
Milattan önce 3 binli yıllarda Mezopotamya'da, milattan önce 2 bin 500'lü yıllarda Anadolu ile Yunan ve Roma uygarlığında kullanılan ve Dağıstanlı ustalarca Anadolu'ya getirildiği sanılan telkari işlemeciliğinin 15. yüzyıldan sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaygın olarak yapılan el sanatı olduğu ifade ediliyor.
İşçiliği en zor olan bu sanatta ise usta eller, fincan takımı, takunya ve mutfakta kullanılan çeşitli kapların yanı sıra yöreye özgü serender ve kemençe maketleri ile çeşitli kurumlara davetlilerine armağan etmesi için plaket üretiyor.
Halen Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde yaşatılmaya çalışılan bu üç el sanatı, Trabzon'da özellikle ev kadınlarına ekmek kapısı oldu.
- Trabzon'un bacasız sanayisi hasır
Trabzonlu el sanatı ustası Hamdi Levent Seyhan, dünyada 3 el sanatının üretildiği tek kent olan Trabzon'da kazaziye, hasır ve telkari işçiliğinin en güzel örneklerinin bulunduğunu ifade etti.
El sanatlarının Kafkaslar'dan Anadolu'ya geldiğini anlatan Seyhan, "O dönemde Anadolu'dan giden İpekyolu vardı. Bu yolun bir hattı Karadeniz'den gidiyordu ve merkezi Trabzon idi. İç Anadolu'dan giden hattın merkezi Beypazarı, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'dan giden hattın merkezi de Mardin Midyat. Kafkasyalı ustalar bu yollarla Anadolu'ya gelerek ilk çalışmalarını yaptı" dedi.
Karadeniz usulü telkari işçiliğine dikkati çeken Seyhan, "Karadeniz telkarisi daha girintili, zor motiflerle az üretildiği için az biliniyor. Trabzon'da dal, gül, çiçek, dalga motifleri işlenir. Beypazarı'nda yuvarlak, Mardin'de ise köşeli motifler var. Köşeli motiflerin üretimi daha kolaydır" diye konuştu.
Trabzon'a özgü hasır işlemeciliğine de değinen Seyhan, "Bölgemizde hasır bileziğin örme kısımlarını örerek ev ekonomisine katkı sağlayan yaklaşık 5 bin ev hanımı var. Bu da bölge için bacasız fabrika gibi çalışan sistemi oluşturuyor" dedi.
İğneyle gümüş ve altın telin örülmesiyle yapılan kazaziye işçiliğinin de Trabzon'da yaşatıldığını anlatan Seyhan, kentte 500 kişinin bu işten geçindiğini söyledi.
El sanatlarına sahip çıkılması isteyen Seyhan, "Ürünlerimizi yurt içi ve yurt dışına satıyoruz. Kentimize gelip bu ürünlerden satın alan müşterilerimiz özel ürün elde ederek biz ustaları destekliyor. Bu ürünlerden elde edilen kazanç bizim gibi gözükse de aslında ülkemizin kültürel kazancıdır. Buna sahip çıkılmalı" ifadelerini kullandı.
İnce işçilik isteyen hasır, telkari ve kazaziye işçiliği ürünlere yerli ve yabancı turistler ilgi gösteriyor.