Güncelleme Tarihi:
TRABZON (AA) - Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, TBMM'de soruşturma komisyonunda dört eski bakanla ilgili yapılacak oylamaya ilişkin, "Soruşturma Komisyonu'nun kararına aynen uyacağım. Çünkü komisyondaki arkadaşların yetkinliğine, samimiyetine yüzde yüz inanıyorum" dedi.
Canikli, AK Parti 5. Bölge Belediye Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye güçlendikçe, bölgesinde ve küresel ölçekte daha fazla söz sahibi olmaya başladıkça, saldırıların boyutunun, biçiminin sıklığının artacağını, büyüyeceğini ve devam edeceğini ifade etti.
Hareketlerinin önünün açık olduğunu belirten Canikli, "Bu hareket bir kervandır. Biz olalım ya da olmayalım. Dolayısıyla istediğiniz kadar uğraşın ne yaparsanız yapın Allah'ın takdiri ve izniyle, bu yürüyüşü ve bu kervanı engelleyemezsiniz" şeklinde konuştu.
Canikli, Meclis Soruşturma Komisyonu'nun yarın bir oylama yapacağını anımsatarak, şöyle devam etti:
"Zaman zaman bize soruyorlar, sen ne düşünüyorsun, nasıl karar vereceksin, genel kurulda oylama yapılacağı zaman. Komisyonun kararına aynen uyacağım. Bunu şahsım olarak söylüyorum. Çünkü komisyondaki arkadaşlarımın yetkinliğine samimiyetine yüzde yüz inanıyorum. İşin uzmanı, bütün belgelere, bilgilere de sahipler. Komisyon üyesi olarak bütün değerlendirmeleri, analizleri bu arkadaşlarımız yapıyor. O belgelerin, bilgilerin çoğu bizde yok. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan gelen bilgilerin, belgelerin tamamı komisyon üyesi arkadaşlarımız tarafından görüldü, incelendi, değerlendirildi. Samimiyetleri, hassasiyetleri açısından en ufak bir kuşku duymuyoruz. Bu arkadaşlarımız neye karar verirse, komisyon nasıl karar verirse o karar bizim açımızdan geçerlidir o karar bizim açımızdan doğrudur. Zor bir karar ve görev."
Soruşturma komisyonunu engellediğimiz, geciktirdiğimiz şeklinde eleştirilerin yapıldığını hatırlatan Canikli, "Hayır, biz engellemedik. Muhalefet engelledi. Komisyonun çalışmalarının gecikmesinin nedeni muhalefettir. Anayasa ve içtüzükte belirtilen vasıfta, özellikte üye vermedikleri için. Verdikleri üyeler daha önce bu konuda görüş beyan ettikleri için, komisyona üye olamazlar. Bunu kendileri de biliyordu" ifadesini kullandı. Komisyonun faaliyetlerine geç başlamasından muhalefetin sorumlu olduğunu belirten Canikli, "Bu konu Meclis'in gündemine ya da Türkiye'nin gündemine nasıl geldi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yaptığı bir soruşturma nedeniyle, bu soruşturmayla ilgili fezlekenin TBMM'ye gönderilmesiyle başladı. Daha sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bakan kısmı hariç ama olay aynı, takipsizlik kararı verdi. Bu çok önemli. Bunun gözden uzak tutulmaması gerekir" görüşünü paylaştı.
Canikli, komisyonun en hukuki en doğru kararı yarın vereceğini belirterek, "Hiç kimsenin bu partide en ufak bir yanlışa göz yumması söz konusu değil. Bunun sayısız örnekleri var. Her yıl İçişleri Bakanlığımız içinde AK Partili belediye başkanlarımız da olmak üzere diğer siyasi partilerin ,ki daha fazla yargılanmasına izin veriyor ya da müfettiş gönderiyor soruşturma için, hiçbir şeyin kapatılması söz konusu değil" ifadesine yer verdi.
Kamuoyunda bir altın meselesinin olduğuna da işaret eden Canikli, "Bunu ayrıntılı olarak paylaşmak istiyorum. İsimleri kullanmayacağım. Dubai'den Türkiye'ye bir uçak geliyor. Uçağın belgeleri eksik olduğu için, uçak o anda mühürleniyor. Tutanak altına alınıyor. Mevcut belgelerde uçağın yükünün bin 500 kilo kıymetli taş olduğu beyan ediliyor. Ama başka belgeler eksik olduğu için prosedür gereği uçak mühürleniyor. Uçağa kimse giremez hale getiriliyor" şeklinde konuştu.
Daha sonra alıcısının ilk beyanlarda Türkiye'de bir adres gösterdiğine işaret eden Canikli, "Sonra Dubai'ye uçağı göndermek istiyor yükün sahipleri. Başka şüpheli işlemler olunca, yükün tespitine karar veriliyor. Diyorlar ki bir bakalım, şüpheli işlem var. Daha önce yükün varacağı ülke Türkiye iken şimdi bir başka adres gösteriliyor. Bunun üzerine yine yetkililerin katılımıyla mühürler kırılıyor, gidiliyor bakılıyor. Giriliyor, bakılıyor ki yük sarı altına benzer bir şey. Tekrar kapatılıyor" bilgisini aktardı.
Canikli, yük sahiplerinin bu malın tekrar başka bir yere gönderme talebinde bulunduğunu ifade ederek, "En sonunda gerçek tespit amacıyla tekrar mühürler kırılıyor. Bu sefer sayım yapılıyor, tespit yapılıyor. Altın olduğu tespit ediliyor, tartılıyor. Bin 500 kilo beyan edilmiş ya bu beyandan 292 kilo eksik çıkıyor. Bu bilgi kamuoyuna yansıyınca başladılar 292 kilo altın içeride birilerine verildi, aktarıldı, demeye" ifadesini kullandı.
Bir gram altının bile içeriye sızmasının mümkün olmadığını vurgulayan Canikli, şunları kaydetti:
"Bu olayla ilgili yargıda soruşturma yapıyor. Oradaki belgelerin birkaç tanesinde şöyle bir bilgi var. Esasında gönderenler de alanlar da uçağın ne kadar altın getirdiğini bilmiyorlar. Birisi 3 ton olacak, birisi 2,5 ton olacak galiba diyor. Yani yükleyenler de ne kadar yüklendiğinden haberi yok. Bütün bunlar belgeli. Uçağın getirdiği bu kadar ama beyan bin 500 kilo ama gelen bu kadar. Hepsi tutanak altına alıyor. 3-4 defa tutanak düzenlenmiş. Hepsinin altında 8-9 kişinin imzası var. Belgeler tamamladıktan sonra uçağın kalkmasına müsaade ediliyor. Diyorlar ki niye kaçakçılıktan dolayı işlem yapmadınız. Nedeni çok basit. Çünkü altının Türkiye'ye ithalatı 1984'den beri KDV'ye tabi değil. 1990 yılından beri de ÖTV'ye tabi değil. Yani altının Türkiye'ye girişi serbest. Bir kuruş vergi vermezsiniz. Kim olursa olsun. Kural bu. Kaçakçılık vergiye tabii olup da işlemini yaptırmadan bir malı Türkiye'ye sokmak ya da yanlış beyanda bulunmaktır. Vergiye tabi olmayan bir malın kaçakçılığı olur mu? Vergiye tabi değil ki. İsteyen isteği zaman külçe altını bir kuruş vergi ödemeden Türkiye'ye getirebilir."
Burada yanlış beyanda bulunulduğu için kanun gereği bir idari para cezası kesilip, tahsil edildiğine dikkati çeken Canikli, "Ne içeriye altın girişi ne de altın kaçakçılığı söz konusu değil. Aylardan beri bunun üzerinden yaygara kopartıyorlar, demediklerini bırakmadılar. Ortada her şey. Altın vergiden muaf. Bugün, Türkiye'de birçok insan, işte şu kadar altın içeriye girdi, altın kaçakçılığına müsaade ettiler dedi. En ufak yasadışı bir işlem söz konusu değil. Bu konuda müfettişler gönderilmiş, soruşturmalar yapılmış, o soruşturmalar üzerine kararlar alınmış ve uygulanmış. Onlar da biliyorlar bunu. Ama buna rağmen bir algı oluşturma çalışıyorlar. Amaçları bu" değerlendirmesinde bulundu.
Şişli Belediyesi'nde yaşanan tartışmalarla ilgili olarak ise Canikli, "CHP'nin yaptıklarını yıllardan beri söylüyoruz ama bunun kamuoyundaki belki bırakmak istediğimiz izlenimi, Şişli Belediyesinde ortaya çıkan olaylar, belki 100 katından daha fazla. Maskenin arkasındaki yüzün görünmesine katkı sağlıyor. Biz anlatıyoruz yıllardan beri. Bunun yüzde biri bizim herhangi bir belediyemizde meydana gelseydi, Şişli Belediyesi de önemli bir belediye, orada ismi geçenler de parti yönetiminde söz sahibi olmuş isimler, bizi çiğ çiğ yerlerdi" şeklinde konuştu.
Canikli, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Demediklerini bırakmazlardı. Neler yazarlar neler çizerlerdi. İddiaya göre, şantaj, tehdit, para, ihanet, mafya var. Gerçekten rezil oldular. Şu hale bakın. Başka daha neler çıkacak bilemiyoruz. Allah aşkına böyle bir anlayışa, böyle bir yönetime, Türkiye'yi, yerel yönetimleri, hazineyi, merkez bankasını teslim ettiğinizi düşünün, bir hayal edin. Şişli'yi monte edin Türkiye'ye. Allah korusun. Daha çok dua etmemiz lazım. Kılıçdaroğlu diyor ya 4 yıl bize yetki verin, bırak 4 yılı 4 dakikada hallederler bunlar Türkiye'yi. Bu noktaya nasıl gelindi 12 yılda, milletimizin duasıyla, iğneyle kuyu kazılarak. Yani mesele sadece merdivenden ters yürüme değil."
Canikli, toplantının ardından Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu'nu da makamında ziyaret etti.
(Bitti)