IHA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2015 17:52
TEKİRDAĞ 50. YIL ORTAOKULU'NDAN TEOG ÖNCESİ SEMİNER
Tekirdağ Süleymanpaşa 50. Yıl Ortaokulu, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi (TEOG) öncesi öğrenci ve velilere ’Sınav Kaygısı ve Baş Etme Yöntemleri’ konulu seminer düzenledi.
Tekirdağ İl Milli Eğitim Müdürlüğü Toplantı Salonu’nda düzenlenen seminer, 8. sınıflardan sorumlu Uzm. Psk. Danışman ve Rehberlik Öğretmeni Ebru Kapçak tarafından verildi. Katılımın yüksek olduğu seminerde sınav kaygısının normal düzeyde olması gerektiği, sınav kaygısının baş edilebilir bir duygu olduğu, sınavların öğrencilerin kişiliğini değerlendiren bir ölçü olmadığı, kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğu vurgulandı. Uzmanlar, TEOG sınavlarına bir gün kala büyük bir kaygı içerisinde olan veli ve öğrencilere sınav kaygısının giderilmesi konusunda çeşitli önerilerde bulundu.
Seminerde, Tekirdağ Süleymanpaşa 50. Yıl Ortaokulu Müdürü Hulusi Tatar, 8. Sınıflardan Sorumlu Müdür Yardımcısı Sıla Özer ve 8. Sınıflardan Sorumlu Psikolojik Danışman ve Rehberlik Öğretmeni Ebru Kapçak, öğrenci ve velileri sınav kaygısını aşmaları konusunda bilgilendirdi.
Okul Müdürü Hulusi Tatar, sınavların, çocukların kişilik özelliklerini, zekasını, ailenin başarılı olup olmadığını belirleyen bir araç olmadığını söyledi. Sınavların geleceğin tek belirleyicisi olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Tatar, "Sınavlar sadece birer fırsattır. Bu fırsatların bir şekilde telafisi vardır. Aile, öğrenciye sınavın bir ölüm-kalım meselesi olmadığını, yararlanılması gereken bir fırsat olduğunu, bu fırsat kaçırılsa bile hayatta başka fırsatların onu beklediğini anlatmalıdır" dedi.
Okul Müdürü Tatar, sınavın çocukların öğrenme yaşantılarını değerlendiren ve onların bir üst eğitim kurumuna yerleşmesini sağlayacak bir araç olarak görülmesi gerektiğini vurguladı. Her duygu gibi kaygının da kişinin yaşamında önem taşıdığını ve gerekli olduğunu dile getiren Tatar, "Orta düzeyde bir kaygı kişiye enerji verir, onu motive eder. Amaç, kaygıyı tümüyle ortadan kaldırmak değil, yapıcı bir düzeyde tutabilmektir" ifadelerini kaydetti.
8. Sınıflardan Sorumlu Müdür Yardımcısı Sıla Özer, "Sınava giren bizler değil çocuklarımızdır. Her çocuk, aynı düzeyde sınav kaygısı yaşamaz. Çocuklar farklı durumlara, farklı kaygı tepkileri verirler. Anne ve babaların yüksek düzeyde sınav kaygısı yaşamaları, çocuklarına yönelik yüksek beklenti duymalarına neden olur. Çocuğun var olan sınav kaygısına, anne ve babanın sınav kaygısı da eklenince çocukların kaygı düzeyleri daha da artar ve bu durum çocuk ile anne-baba ilişkisinin bozulmasına neden olabilir. Eğer çocuğumuzun sınav kaygısı onun günlük yaşantısını olumsuz etkiliyor ve günlük yaşam etkinliklerini yerine getirmesine engel oluyorsa bu konuda psikolojik destek de alabilirsiniz" dedi.
Okul Rehber Öğretmeni Ebru Kapçak ise velilere çeşitli önerilerde bulundu. Velilerin, zor dönemde çocuklara anlayışlı ve destekleyici davranması gerektiğine dikkat çeken Kapçak, "Sınav yaklaştıkça çocuklarımız daha yoğun bir kaygı duyacaklardır. Eğer mümkünse TEOG sınavındaki başarıları hakkında konuşmamaya özen gösterin. Örneğin matematikten şu kadar net yapmalısın, İngilizceden ful yapmalısın gibi zorunluluk ifadeleri kaygı düzeyinin artmasına sebep olur. Çocuğunuzu hiçbir zaman başka çocuklarla kıyaslamayın. Sizin sınıftan şu öğrenci sınavdan ful çekmiş, senin ne eksiğin var gibi. Her zaman çocuklarınızın yanında olduğunuzu hissettirin. Çocuğunuzun geçmiş başarısızlıklarından ziyade başarılarının üzerine vurgu yapın ki kendisine olumlu bakması kolaylaşsın. ’Eğer kazanamazsan, falan okula gidersin.’ gibi sözler onun gideceği okulu, yapacağı işi sevmesine imkan bırakmaz. ’Sen bizim evladımızsın. Seni seviyoruz ve hep seveceğiz.’ şeklinde açıklamalar yaparak çocuğunuzu rahatlatabilirsiniz. Bu durumda çocuğunuz sizin sevginizi kazanmak için özel bir gayret sarf etmek zorunda olmadığını anlayacaktır. Bu rahatlama, çocuğunuzun sınavda daha iyi performans göstermesini sağlayacaktır. Velilerin sınav günlerinde çocuklarına her zamanki gibi davranmaları gerektiği, rahatlatmak için çabalarken ekstra kaygı oluşturmamaları, her zamanki gibi davranmaları ve eğer öğrenci sınav günü ailesinin de yanında olmasını istiyor ise sınav yerinde onu beklemeleri de uygun olabilir. Sorumluluklar yerine getirildikten sonra, sonuç ne olursa olsun ’Hayırlısı buymuş’ şeklinde düşünülmesi, en uygun olan davranış biçimidir" diye konuştu.