Güncelleme Tarihi:
İrfan ÖZŞEKER- Hakan KALELİ/SİVAS, (DHA)- SİVAS'ta, Şehit Aileleri ve Gazileri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nce 2006 yılında Türkiye'de bir ilk olarak açılan Şehitler Müzesi, özellikle cuma günleri ziyaretçi akınına uğruyor. Şehitlerin özel eşyaları ve mektuplarının sergilendiği müzeye gelenler, duygusal anlar yaşıyor.
Resmi kayıtlara göre terörle mücadelede 302 şehidi bulunan Sivas'ta, Şehit Aileleri ve Gazileri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği onların hatırasını yaşatmak için harekete geçti. 80 şehidin yakınlarından alınan özel eşyalarla 8 yıl önce Yukarı Tekke Mezarlığında, Şehit Kabristanlığı içinde Şehitler Müzesi oluşturuldu. Müzeye, şehitlerin fotoğraflarının yanı sıra ailelerine yazdıkları mektuplar, künyeleri, kıyafetleri, tespih, çakmak, cüzdan, kalem, saat gibi özel eşyaları konuldu.
Kent merkezinin en büyük mezarlığı içerisinde yer alan müzeyi, yakınlarını ziyarete gidenler, sıklıkla ziyaret ederek, duygusal anlar yaşıyor. Özellikle şehadetlerinden kısa süre önce gönderilen ve müzede sergilenen şehit mektupları okuyanları duygulandırıyor. Mektuplar arasında, maddi sıkıntı içinde olan ailelerine asker maaşını göndermek istediği ifade eden satırlar, şehit olacaklarını bilircesine ailelerinden helallik isteyen cümleler dikkat çekiyor. Şehit aileleri de sık sık oğullarının kabrini ziyaret için gittikleri şehitlikte yer alan müzeyi de ziyaret ederek, evlatlarının özel eşya ve hatıraları ile hasret gideriyor.
80 ŞEHİDİN EŞYALARI SERGİLENİYOR
Sivas Şehit Aileleri ve Gazileri Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı Mustafa Hızal, şehit ailelerini ziyaretleri sırasında gördükleri özel eşyaları toplamak için 2004 yılında çalışma başlattıklarını dile getirerek şunları söyledi:
"Şehitlerimiz geldikten sonra aile ziyaretlerinde gördük ki şehitlerimizin özel eşyaları var. Bu acıyı kendileri yaşıyor. Biz de 'bu acıyı toplumda nasıl paylaşabiliriz?, gelecek nesillere nasıl anlatabiliriz?' diye düşündük. 2004 yılında dernek binamızda müzemizi açtık. Daha sonra orası tamamen şehitlerimizin eşyalarıyla dolunca dönemin Valisi ve Tugay komutanı ile görüşerek Yukarı Tekke Şehitliği içerisine bir müze yapılmasıyla ilgili çalışma başlattık. 2008 yılında temeli atıldı ve 2009 yılından beri burada faaliyetimizi sürdürüyoruz."
Şehitlerin özel eşyalarını yakınlarından almanın çok zor olduğunu ama acıları paylaşarak hafifletmeye çalıştıklarını belirten Hızal şöyle devam etti:
"En azından yeni yetişen topluma gençliğimize bunu vermek zorundayız. Biz nasıl ki şu anda nasıl Çanakkale'yi anlatmaya çalışıyoruz. Buradaki yaşadığımız olayları da günümüze kadar getirip yeni nesile aktarmaya çalışıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti bugüne geldi ama ne canlar verildi diye ifade etmeye çalışıyoruz. Türkiye'de ilk olan bu Şehitler Müzesini bu ortama getirince neslimiz bunları anlattıkça çocuklarımızda bir bilinç oluşuyor. Vatan, millet sevgisi oluşuyor. Şehitlerimize karşı bir vefa duygusu oluşuyor. Bu çocuklarımız belli bir makama geldiğinde burada vermiş olduğumuz vatan sevgisini, vatan bilincini unutması mümkün mü?"
'YENİ MÜZELER AÇILMALI'
Başkan Hızal, dini günlerde, bayramlarda, cuma günlerinde müzeye yoğun bir ziyaretçi talebi oluştuğunu belirterek şöyle devam etti:
"Dışarıdan gelen gurbetçilerimiz tarihi mekanları gezdikten sonra, müzeye de gelmek için bizimle irtibata geçiyorlar. Diğer dernek başkanlarımızda buraya gelecek ve buradaki örnekten yola çıkarak çalışma yapacaklar. Türkiye'nin her ilinde bu tür faaliyetlerin olması gerekiyor. Ben özellikle sayın il Valilerimize sesleniyorum. Bölgelerindeki dernek başkanlarımıza destek verilirse, yeni müzeler açılacaktır. Bu tür müzelerin sayısı arttıkça biraz daha duygu yüklü, şehitlerine karşı saygılı, gazilerine sevgiyle bakan, onların bıraktığı çocuklarına sahip çıkan bir nesil yetişecektir. Bu duyguları vermediğimiz süre içerisinde gelecekteki çocuklarımızdan bir şeyler bekliyorsak yanlış yapıyoruz. Biz anlatıyoruz ama her şey anlatmakla olmuyor. 20 yaşındaki fidan gibi gençlerin hayattan beklentilerini, anlatmak çok zor. Aileler için de, bizim için de çok zor. Çok zor da olsa ayakta duracağız. Buradaki maneviyatı anlatmak için ayakta duracağız. İçimiz çok acı da olsa, içimize çok ağır da olsa yapmak zorunda olduğumuzu 18 yıldır dile getiriyorum."
'ONLAR YAŞIYOR'
Müzede eşyaları sergilenen, 2016 Hakkari'nin Yüksekova ilçesi Hisar Dağı bölgesinde PKK'lı teröristlerin saldırısında şehit düşen Deniz Piyade Sözleşmeli Er Nurullah Çakır'ın babası Salih Çakır, acılarının ilk günkü gibi sıcak olduğunu söyledi. Çakır, "Unutamıyoruz tabi ki evlatlarımızı. Her zaman yanlarında olmak istiyoruz. Buraya gelince bir rahatlama oluyor. Onlar yaşıyor diye düşünüyoruz. Bir çok ölümler gördük. Annemiz, babamız, yakınlarımız ama bu şehitlik ve evlat acısını çok farklı hissediyoruz. Hayatımızın yüzde 50'si yok oldu. Hiç bir şeyden tat almıyorsunuz. Bununla yaşayacağız. Allah başkalarına vermesin" dedi. Terörle mücadele konusuna da değinen baba Çakır, "Son yıllarda terörle mücadele başarılı yürütülüyor. Bundan önce terörle mücadele sözde olarak yapılmış" diye konuştu.
BABASININ İZİNDE
2016 yılında şehit olan özel harekat polisi Osman Yurt'un eşi Rabia Yurt ise sadece özel günlerde değil haftanın bir kaç günü şehitliğe gittiklerini belirterek, "Burası bizim evimiz gibi oldu. Huzur bulduğumuz yer. Buraya gelince huzur doluyorum. Buraya geldiğimde özlem bitmiyor ama burada olduğunu biliyorum. Onun da benim geldiğimi hissettiğini düşünüyorum. Acı geçmiyor ama acıyla yaşamaya alışıyorsunuz" dedi. 3 çocuğundan ortanca olan 19 yaşındaki Ömer Faruk Yurt'un polis okulunda birinci sınıfta olduğunu dile getiren Rabia Yurt şöyle devam etti:
"Kahraman babasının izinde. Bana dediler 'Neden izin veriyorsun' diye. Benim eşim özel hareket polisiydi. 22 yıl onun mesleğiyle gurur duydum. Gurur duyduğum mesleği çocuğumun da yapmasını istedi. Oğlum da istediği için arkasında durdum. İnşallah o da babası gibi güzel mesleğini yapacak. Bu vatana millete güzel işler yapacak. Babamız yok ama çocuklarımız onun izinde gidecek. Kahraman babanın kahraman çocukları olacak onlar."
FOTOĞRAFLI