Güncelleme Tarihi:
Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS, (DHA)- SİVAS'ta, Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Recep Toparlı, kentteki engellilerin tüm ihtiyaçlarıyla yakından ilgileniyor. Engellilerin eğitimine yönelik birçok faaliyete bizzat öncülük eden Prof. Dr. Toparlı'ya engelli çocuklar 'dede' diye hitap ediyor. Prof. Dr. Toparlı (62), "Biz bizzat engellilerin hemdert olarak problemlerini çözmeye çalışıyoruz. Onun için bana 'dede' diyorlar. Benim onlarla 1 dakika bine geçirmem, bana mutluluk veriyor" dedi.
Prof. Dr. Recep Toparlı, 2016 yılında kendi öncülüğünde kurulan Cumhuriyet Üniversitesi Engelliler Birimi (CENGEL) ile kentte yaşayan engellilere destek olarak ihtiyaçlarını karşılamaya başladı. Birim bünyesinde yapılan birçok etkinliğin öncülük yapan Prof. Dr. Toparlı, büyük küçük tüm engellilerle yakından ilgileniyor. Hem üniversitede hem de şehirde birçok faaliyet başlatan Prof. Dr. Toparlı, eğitime yönelik düzenlediği kurslarla engellilere yardımcı oluyor. Prof. Dr. Toparlı, Sivas Valiliği, Sivas Belediyesi, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ile de işbirliği içinde çalışıyor. Prof. Dr. Toparlı ayrıca, üniversite bünyesinde kurduğu birimin de koordinatörlüğünü yapıyor. CENGEL'de engellilere kabartma yazı, bilgisayar, işaret dili ve Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) kursları veriliyor, engellilerin imece usulü yardımlaşması, engelli rehberi uygulaması, sağlık taramaları ve işitme engelli ailelerin çocuklarına eğitim desteği gibi faaliyetlerde bulunuluyor.
'ENGEL HAYATIN BİR GERÇEĞİDİR'
Engelli olmanın ve engelin hayatın bir gerçeği olduğunu söyleyen, CENGEL Koordinatörü Prof. Dr. Recep Toparlı, "Sağlıklı insanlar olduğu gibi onlarca engelli insanımız da var. Bunlar bizlerden yardım falan istemiyorlar. Bunlar sadece kendilerine destek olunmasını, engel olunmamasını istiyorlar. Hepimizin bir engelli adayı olduğunu söylemeye gerek yok. Bir dakika sonra ne yapacağımızı, nasıl olacağımızı Allah bilir. Önemli olan bu insanların dertlerine derman olmak, onlara yardımcı olmaktır. Ama sadece konuşmakla değil, bizzat etkinliğin içine sokarak onlara her türlü maddi ve manevi desteği vererek yapmak istiyorduk. Cumhuriyet Üniversitesi'nde CENGEL adında bir birim kurduk. Bu CENGEL üniversitemizdeki hem akademik personelin hem idari personelin hem de öğrencilerin dertleriyle ilgilenmek için kuruldu. Engelsiz bir üniversite istiyoruz. Engelsiz bir üniversite için de CENGEL lazımdı. Biz kurduk ve şu anda bir yılımızı doldurduk. Her fakültede ve yüksekokulda bizim bir temsilcimiz olacak ve onlar vasıtasıyla bu öğrencilerimizi taratacağız. İhtiyaçlarını soracağız. Bizden ne istiyorlar, onu tespit edeceğiz. Engelsiz bir üniversite için çalışacağız" diye konuştu.
'BU BİR HİZMET MESELESİDİR'
Prof. Dr. Toparlı, kurulduğu günden bu zamana kadar CENGEL bünyesinde yapılan etkinlik ve faaliyetleri de anlattı. İşitme engelli anne ve babanın işiten çocuklarına yönelik eğitim kurslarından bahseden Prof. Dr. Toparlı şunları söyledi:
"Türkiye'de ilk kez yapılıyor. Amacı, işitme engelli anne ve babanın işiten ve konuşan çocuklarına derslerine yardımcı olmak, onlara takviye etmek ve hayata hazırlamaktır. Burada gönüllü 4 hocamızla birlikte bu işi yapıyoruz. Öğrencilerimiz bundan gayet memnun. Bu yaptığımız çalışmalardan sadece bir tanesi. Yine işitme engelliler için cuma günleri Selimağa Camisi'nde vaaz ve hutbeyi işaret diliyle tercüme ettiriyoruz. Böylece o insanların kıldıkları namazdan ve dinleyemedikleri vaazdan bir derece olsun nasiplenmesini istiyoruz. Biz engelli kardeşlerimizle bayramlaşma törenleri yapıyoruz. İftar törenleri yapıyoruz. Engelli kardeşlerimizle imece usulü yardımlaşmalarımız var. Engelliler kendi aralarında para toplayıp bir başka engelliye yardımda bulunuyorlar."
Çalışmalarının Türkiye'de yapılan ilk işlerden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Toparlı, şöyle dedi:
"Ayrıca üniversitemiz ve şehrimizde görme engelliler için kurslar açıyoruz. İşitme engelliler için işaret dili kursu açıyoruz. Bu işler o kadar zor değil, bu işler gönül işidir. Bu bir hizmet meselesidir. Bu insanlara yardımcı olmak meselesidir. Üniversite olarak daha birçok işler yapacağımıza inanıyorum. Diğer yandan, engelli personelimiz özel araçla sabah evlerinden alınıyor ve tekrar akşam evlerine bırakılıyorlar. Böylece bu insanları hayata küstürmeden, hayatın içine sokmak istiyoruz. Önümüzde Mevlit Kandili var. Kandilde program düzenleyecekler ve kendileri okuyacaklar. Daha sonra engelliler haftasında bütün Sivas'ı kapsayacak şekilde bir etkinlik yapacağız. İşitme engelliler halay çekecekler. Ayrıca Sivas'ın yetiştirdiği 'Bitirim Zeki' orada konser verecek. Kısaca şunu söylemek istiyorum: Biz laf değil iş üretiyoruz."
'ONLARLA VAKİT GEÇİRMEK MUTLULUK VERİCİ'
Engelli vatandaşların problemlerini çözmeye çalıştıklarını söyleyen Prof. Dr. Toparlı, "Biz bizzat engellilerin hemdert olarak problemlerini çözmeye çalışıyoruz. Onun için bana 'dede' diyorlar. Onlarla bir dakika geçirmek bana mutluluk veriyor. Her dertleriyle ilgilenmeye çalışıyoruz. Görme engelliler, işitme engelliler ve bedensel engellilerle işbirliği içindeyiz. Yakında bir başka etkinlikte tekerlekli sandalye dağıtacağız. Bunlar tamamen bir gönül işidir. Engelli kardeşlerimize biz acımıyoruz. Onları biz kardeş kabul ediyoruz. Onlar da hayatın bir gerçeğidir. Biz onlarla her zaman el ele vermeye devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.
'REHBERCİK' EĞİTİMİ
Engellilerin kendileri kadar herhangi bir engeli olmayan çocuklarını da hayata hazırladıklarını, eğitimlerine katkı sağladıklarını ifade eden Prof.Dr. Toparlı şunları dile getirdi:
"Bu gördüğünüz çocukların hepsi işitme engelli anne ile babanın işiten ve konuşan minicik yavrularıdır. İngilizcede bunlara 'coda' deniliyordu. Ben ayrıca eski Türk Dil Kurumu üyesi olduğum için ben bunlara 'rehbercik' denilmesini istedim. Buradaki 'cik' eki aslında küçültme yapmıyor. Mehmetçik gibi büyük bir anlam ifade ediyor. Bu çocuklar hayatları boyunca anne ve babalarını omuzlarında taşıyorlar. Her zaman onlara yardımcı oluyorlar. Bir işitme engellinin çocuğu oluyor. Dram orada başlıyor. Bu çocuğun ağladığını anneye babaya kim haber verecek. Teknoloji gelişti ama yine de insanların bazen uykuları çok derin olduğu için sorun olabiliyor. Bana göre bunların anneleri babaları kahraman bu iki üç sene o çocuğun ağzını gözlüyorlar. 2.5-3 yaşından sonra bu çocuklar anne ve babalarının engelli olduğunu kabullenmeye başlıyorlar. Bu da çok zordur. Akşamları anne ve babalar çocuklarına güzel güzel derslerini yaptırıyorlar. Peki bu çocuklara kim yaptıracak. Bu çocuklara da Sivas Belediyesi ve Cumhuriyet Üniversitesi geçen yıl sahip çıktı. Fedakâr hocalarımızla biz bu işi herhangi bir ücret olmadan yaptık. Bu çocuklarımıza üniversitenin bütün imkanlarını getiriyoruz. Bu çocuklar bizim bir parçamız oldu. Bu çocuklar hayatlarından çok mutlulular. Sıkıntı içindeydiler. Eğer biz bu çocuklara bir nebze yardımcı oluyorsak ne mutlu bize ve bu uygulamanın Türkiye'de ilk olduğunu da belirtmek istiyorum."
İşitme engelli anne ve babaların kurs gören çocukları ise çalışmalardan memnunluk duyduklarını belirtti, "Recep dedeyi çok seviyoruz" dedi.
FOTOĞRAFLI