Güncelleme Tarihi:
Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS, (DHA)- SİVAS'ta 5 çocuk babası Ali Yazarlı (69), 9 yaşında başladığı kente özgü 'kalemlik ve ağızlık' mesleğinde 60 yılı geride bıraktı. 'Çubukçuluk' diye de bilinen ve 1800'lü yıllardan bu yana devem eden meslekte çırak bulma sorunu yaşandığını belirten Yazarlı, "Biz bu meslek ölmesin diye uğraş veriyoruz" dedi.
Sivas ağızlıklarının yapımında Tokat- Erzincan- Kars ve Ağrı yörelerinden temin edilen germişek, gürgen ya da karamuk ağaçları kullanılıyor. Germişek çubukları, yapılacak ürüne uygun boyda kesiliyor. Çubuklara uzunluklarına göre 'lüleli', 'topcık başlı', 'yanma başlı', 'ufak lüleli ağızlık', 'arabalı ağızlık' gibi çeşitli adlar veriliyor. Tomruk makinesinde kabukları soyulan çubuklar tornaya bağlanarak desen veriliyor, sonra, nakış keskisi adı verilen ince uçlu işleme kalemi ile ince desenler oluşturuluyor. İşlemleri bitirilen ağızlıklar kezzaba batırılıyor. Ateşe tutularak zımparalanan parçalar yeniden torna mekinesinde işlenerek ağızlık kısmı açılıyor. Daha sonra yeniden kezzaba batırılıp kızartma ve cilalama işlemi yapılıyor. Bu şekilde hazırlanan ağızlık, kalemlik, şamdan ve minare gibi hediyelik eşyalar, son olarak ince renkli ipekler ile üzerine işlenen 'Sivas hatırası' yazısı ile tamamlanıyor.
Sivas Belediyesi'ne ait İhramcızade Kültür ve Sanat Merkezi içinde 60 yıldır 'Çubukçuluk' mesleğini icra eden Ali Yazarlı, mesleğin 1800'lü yıllarda yaşadığı belirtilen, aslen Malatya Darendeli olan ve Sivas'ta ikamet eden Çubukçu Aziz Baba ile başladığı söyledi. Kendisinin de mesleğe babası Mehmet Yazarlı'nın yanında 9 yaşında başladığını anlatan Yazarlı, "Babam da bu mesleğe çekirdekten yetişmiş. Ben de çocukken bu mesleğe başladım. Gün geçtikçe bu mesleği daha da geliştirmek için uğraştım. Mesleğimiz geçmiş tarihlerde 'Çubukçuluk' diye anılıyordu. Eskiden sadece ağızlık yapılıyordu. 1975 yıllarından sonra masa kalemliği üretmeye başladık. Daha da ilerleterek gümüş kaplamalı şekilde kalemlik yapmaya başladım. Bunları yaparken ilk olarak tornada yapıyoruz. Sağlam olması için gürgen ağacını seçiyoruz. Kalemlerimizi de germişek ağacı dediğimiz bir ağaçtan yapıyoruz. Sağlam olması için bu ağaçları seçiyoruz" dedi.
'TÜRKİYE'DE BAŞKA YERDE YOK'
Kalemlik ile ağızlık üretiminin sadece Sivas'ta yapıldığını, başka illerde üretimi olmadığını belirten Yazarlı şöyle devam etti:
"Her taş yerinde ağırdır. Bu ürünler Sivas ile özdeşleşmiştir. Sivaslı olan herkes her yerde bunları bilir. Şimdi dışarıdan kente gelenler genellikle gümüş işleme yaptığımız türdekileri alıyorlar. Sadece ahşap olan kalemlik ve ağızlıkların alımı azaldı. En çok gümüş işlemeler alınıyor. Ben emekli olduğum için az miktarda yapıyorum. Az yaptığım için sadece Sivas'a satıyorum. Şu anda az yaptığımız için dışarıya gönderemiyoruz. Tatillerde, yaz geldiğinde yurt dışından gelen turistler ve Sivaslı olup dışarda kalan vatandaşlarımız, bunlardan alıyorlar. Bu kalemlikleri 2 günde yapıyoruz. Ürünlerin fiyatı çeşidine göre 70 liradan başlıyor. Biz burada sadece sanatı devam ettiriyoruz. Zannetmeyin ki bundan para kazanılıyor. Bunu ancak seri imalata geçirirsek ve yurt dışına ihraç edersek para kazanırız. Biz el sanatları ölmesin diye buradayız."
'BU MESLEĞİ SEVEREK YAPMAK LAZIM'
Sivas'ın en gözde el sanatları arasında bulunan kalemlik ve ağızlık üretiminde bugünlerde çırak bulma problemi yaşadıklarını söyleyen Yazarlı şunları söyledi:
"Şimdi biz de çırak yetiştirmeye çalışıyoruz. Biz birşeyler öğretirken özellikle çekirdekten yetişmesini istiyoruz. Bunu öğretmek için küçük yaşta, 10 yaşlarında bu işe başlanması lazım. Bu yaşlardaki çocuğu bulamıyoruz. Çünkü gelmiyorlar. Çünkü bizim verdiğimiz az bir para oluyor. O yüzden gelmiyorlar. Biz buna bir hayli emek veriyoruz. Bu kara kalem ile resim yapmaya benzemiyor. Bu mesleği severek yapmak lazım. Biraz meşekkatli olduğu için çocuklar fazla gelmiyor. Ama biz yine de senede bir kişi de olsa öğretsek kârdır diyoruz."
FOTOĞRAFLI